Fehim TAŞTEKİN
El Bab’ın sokaklarında mehter marşıyla asker dolaştıran bir düşünce biçimimin öngörülebilir hiçbir yanı kalmadığından “Türkiye yarın ne yapacak” sorusunun yanıtı da muallakta. Türkiye’nin Şengal ve Menbic’i yakın plana alan müdahaleci çizgisi “Osmanlı’da oyun bitmez” mottosuyla dallanıp budaklanıyor.
Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı ile fethe niyetlendiği Menbic etrafında birden bire çok sayıda bayrak dalgalanır oldu. Küçük bir alanda Amerikan, Rus, Suriye, Türk ve milis güçlerin bayrakları!
“Şu Boğaz Harbi nedir; var mı ki dünyada eşi?” diyecek halimiz yok ama küçük Sacur nehrinin kıyılarındaki gürültüler büyük bir harp varmış gibi dikkatleri celp ediyor. Harpten ziyade bir harbe özgü ‘restleşmeler’ diyelim.
“Hayırdır asla bir araya gelmez denilen bayraklar birlikte dalgalanıyor” diye iğnelediğim bir PYD’li temsilci gülerek “Ortadoğu’da oyun oynamak zordur, ustalık ister. Sonunda biz de bir şeyler öğrendik!” dedi.
El Bab’a girdikten sonra Fırat Kalkanı’nın yeni komutu “İstikamet Menbic” olunca Kürtlerin altyapısını oluşturduğu Menbic Askeri Konseyi, Rusya ile anlaşarak Türkiye destekli grupların ateş hattına çevirdiği bir bölgeyi Suriye ordusuna bırakacağını açıkladı. Bu hamleyle mesaj verilen taraf sadece Fırat Kalkanı güçleri değil YPG ile ortaklık kuran Amerikalılardı. Yani ABD’ye de denildi ki “Türkiye’yi Rakka operasyonuna dahil etme adına Menbic’i yem edersen biz de başka ittifaklar kurarız!”
Kürtlerin 2012’den beri izlediği ‘Üçüncü Yol’ stratejisinin mantık bütünlüğüne ve pragmatik çerçevesine uygun bir taktik. Tabii Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) diye anılan gruplara hamilik yapan taraflar, bunu, “YPG’nin rejimin maşası olduğunun resmidir” diye gördü.
Resme baktığımızda Kürtler şu anda tarihin muayyen bir mekân ve zaman diliminde gülen taraf gibi duruyor.
Nedir muayyen ve muvakkat olan?
Türk hükümeti, ABD Başkanı Donald Trump yeni Suriye siyasetine karar verinceye kadar sahada en uygun koşulları oluşturmaya çalışıyor. Bunu yaparken Rusya ile ABD arasındaki denge unsurlarını kullanıyor. Rakka’da ortaklık önerdiği Trump yönetimine Rojava savunmasının kırılgan ve YPG’nin de sağlam bir müttefik olamayacağını göstermek istiyor. Bir NATO üyesiyle alenen savaşa girdikleri takdirde Kürtlerin ABD’yle ortaklığının bozulacağı hesabı güdülüyor.
Bu hesaplar karşısında Kürtler de “Çaresiz değiliz” dercesine kendi oyununu oynuyor. Suriye ordusunun hızlı bir hamleyle El Bab’tan Rakka’ya inen güzergâhı kapatıp Fırat Kalkanı’nın önünü kesmesinin ardından Türkiye iki yönlü bir hareket geliştirdi:
İlki Menbic ile El Bab arasında kalan Arima üzerinden Rakka istikametine koridor açmaya yönelik bir hamle.
İkincisi Güney Kürdistan’da eğitilen Suriyeli Kürtlerle (Roj Peşmergeleri) Rojava’yı güneydoğu istikametinden markaja almaya yönelik Şengal hamlesi.
***
Fırat Kalkanı’nın Menbic’i hedef aldığını söylerken aslında asıl taarruza geçtiği yer, savunması daha zayıf olan El Bab’ın Arima nahiyesi oldu. Türkiye’nin baskısının artması üzerine Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bünyesindeki Menbic Askeri Meclisi, Suriye ordusu ile işbirliğine gitti. Suriye ordusuna açılan alan Menbic merkezi değil Arima bölgesi.
Neden Arima? Çünkü Arima, SDG ile ABD arasındaki pazarlıklarda koalisyonun koruma garantisi vermediği bir yer. Haliyle Fırat Kalkanı Arima’ya girdiğinde koalisyonu karşısına almış olmayacağı düşünülüyor. Kürtlerin Rus kartına oynadığı nokta da burada başlıyor. Bir YPG’li komutan izlenen stratejiyle ilgili bana şunları söyledi:
“Menbic’i kurtarma hareketi başlattığımızda kent merkezini özgürleştirdikten sonra El Bab istikametinde devam ettik. Yaklaşık 19 kilometre El Bab topraklarına girmiş olduk. Bu alanda El Bab’a bağlı Arima yer alıyor. Koalisyonla yaptığımız planlamanın dışında kalan bir yer. Biz operasyonu El Bab’a kadar götürmek için El Bab Askeri Meclisi’ni ilan ettik. Ancak koalisyon güçleri bu işe hazır değildi. Yani plana sahip çıkmadılar. Bu yüzden El Bab Askeri Meclisi havada kaldı. Şimdi Fırat Kalkanı’nın saldırıları bu alana yönelik. Arima’ya bağlı 11 köy saldırıya uğradı. Biz de koalisyon güçleriyle oturup net konuştuk; ‘Eğer korumaya almayacaksanız biz de başka güçlerle ittifak geliştiririz. Ya kendiniz sahip çıkın ya da başka güçler (Rusya-Suriye) gelip burayı korusun’ dedik. Suriye ordusunun Arima bölgesine girmesi bu temel üzerinde gelişti. Amerikan güçleri de Menbic’i koruma taahhütlerine bağlı olduklarını yinelediler. Bölgede iki günde bir yaptıkları devriye turlarını daha görünür hale getirdiler. Bu devriyeler epey zamandır yapılıyordu. Ama Menbic hattındaki askeri araçların fotoğraflarını yayımlanmasına imkân verdiler. Bizim stratejimiz şudur: Amerikalılar ile ittifak oluşturduğumuz alanlarda başka güçlerle ittifak yapmayacağız. Ama Amerikalıların ittifak kurmak istemediği alanlarda başka güçlerle farklı formüllere açık olacağız.”
Ruslar üzerinden sağlanan anlaşma ile Arima bölgesine Suriye ordusu girip bayrağını dikti. Oradaki Menbic Askeri Meclisi’ne bağlı güçler çekilip bir yere gitmedi. Farklı noktalarda konuşlanan iki güç arasında bir koordinasyon var. Rusya da bölgede Ummu’l Kehf gibi köylere insani yardım ulaştırdı. Haliyle Rus bayrakları da sahneye çıkmış oldu. Menbic’in tamamen Suriye ordusuna bırakıldığına dair çıkarımlar üzerine Menbic Askeri Meclisi kent merkezinin başka bir güce bırakılmasının söz konusu olmadığını açıkladı.
Arima’da Rusya ve Suriye bayraklarının Menbic Askeri Meclisi bayraklarıyla birlikte görüntüye girmesi Fırat Kalkanı’nın önüne set çeken gelişmenin bir boyutu. Sacur nehrinden Fırat’ın kıyısında eskiden Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu bölgeye kadar olan alanda Amerikan bayrakları ile verilen pozlar da o settin öteki yüzünü oluşturuyor. Bunlar, Fırat Kalkanı karşısında Kürtler için belli bir mekân ve zaman diliminde durumu avantaja çeviren iki karşı ağırlık.
Rusya ve Suriye’nin araya girdiği Arima bir kenara Fırat Kalkanı güçleri, ABD’nin bayraklı mesajına rağmen Menbic’e yürürse bunun iki sonucu olabilir:
Birincisi Kürtler Amerikan koruması kalktığından Menbic merkezini de Ruslarla koordinasyon içinde Suriye ordusuna bırakabilir.
İkincisi Fırat Kalkanı doğuya yönelirse Afrin’deki YPG güçleri de batıdan cephe açabilir. Yani güneyde Suriye-Rusya ittifakının önünü kestiği Fırat Kalkanı doğu ve batıdan ikili baskıyla karşı karşıya kalabilir. Elbette bu Rojava kantonlarından biri olan Afrin açısından son derece tehlikeli bir seçenek. Ancak Suriye’de ‘olmaz’ denilen ne varsa oluyor.
***
Fırat’ın batısındaki Menbic’e odaklı harekâtın mantık haritasını Roj Peşmergelerinin Şengal’e gönderilmesi planı tamamlıyor. O hareket henüz Dicle Kalkanı adını almadı ancak özü itibariyle hedef tanımlaması aynı: Rojava’yı kuşatıp özerklik projesini bitirmek.
Roj Peşmergeleri eğer Şengal Direniş Birlikleri’ni (YBŞ) bertaraf edip Hanesor’da kontrolü ele alabilirse yapacağı ilk iş Rojava-Şengal arasında bağlantıyı kesmek. YPG’nin 2014’te Ezidileri kurtarmak için açtığı bu hat fiili olarak abluka altındaki Rojava’yı Şengal’e yani Irak’a bağlıyor. Barzani yönetimi Feşhabur-Semelka ve Rabia geçişlerini kapattığı için Rojava/Suriye’ye giriş-çıkışlarda potansiyel olarak Hanesor hattı önem kazandı. Irak güçlerinin Musul ve Tel Afer’i IŞİD’den tamamen temizlediğinde bu güzergâh da kritik bir kart haline gelecek. Tel Afer’den Suriye sınırına giden anayol Hanesor’un az altından geçiyor. Buradan Rojava’ya işlevsel bir kapı açılacağı beklentisi söz konusu. Bu beklentiyi büyüten şey de Bağdat yönetiminin Barzani’nin bütün itirazlarına rağmen YBŞ’yi meşru savunma gücü olarak tanıması ve Rojava’daki aktörlerle işbirliğine açık bir pozisyonda durmasıdır. Haliyle Ankara’nın Musul ve Tel Afer kaygıları sadece Musul ve Tel Afer’in müstakbel statüsüyle sınırlı değil.
***
Özellikle Suriye sahnesindeki bütün hesaplarda frenleyici ya da bozucu faktör olarak Rusya’nın benimseyeceği siyaset çok önemli. Dün Rus ve Türk genelkurmay başkanları Antalya’da durum değerlendirmesi yaptı. Türk-Rus ortaklığının kaderini tayin edecek asıl buluşma 10 Mart’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin arasında gerçekleşecek. Tabir caizse altının karatı liderler zirvesinde belli olacak. Sadece Menbic’e yönelen harekât değil El Bab’ın Suriye ordusuna teslimi, Amerikan planına karşı Rakka’ya yönelik alternatif seçenekler ve Selefi örgütlerin kümelendiği İdlib’in temizlenmesi de masada olacak.
***
Peki, günün sonunda ne olacak? Türkiye’nin oyun planı nedir? Fırat Kalkanı’nın IŞİD’den aldığı yerleri Suriye ordusuna bırakıp çekilmek mi? Fırat Kalkanı’na geçit veren Ruslar karşılığında ‘devrim projesi’ni söküp temiz bir teslimat bekliyor. Strateji, Kürtlere üzerinde baskıyı artırıp bölgenin Suriye ordusuna bırakılmasını sağlamak mı? Amerikalılarsa SDG’yi IŞİD’den sonra Suriye yönetimine karşı bir silaha dönüştürmeyi düşlemiyorsa ABD’de devrim oldu demektir.
El Bab’ın sokaklarında mehter marşıyla asker dolaştıran bir düşünce biçimimin öngörülebilir hiçbir yanı kalmadığından “Türkiye yarın ne yapacak” sorusunun yanıtı da muallakta. Türkiye’nin Şengal ve Menbic’i yakın plana alan müdahaleci çizgisi “Osmanlı’da oyun bitmez” mottosuyla dallanıp budaklanıyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025