Fehim TAŞTEKİN
40 yıl dışişleri bakanlığı, 3 yıl başbakanlık yaptıktan sonra 12 yıldır da emirlik koltuğunda oturan Şeyh Sabah, 33 yaşında ‘dehlenmiş’ bir delikanlıyla sınav veriyor. Ve bu adam Kaşıkçı cinayetinin de baş sorumlusu. Cinayeti örtbas etme oyununda orkestra şefi ABD başkanı. Şeyh Sabah o yaşı ve tecrübesiyle korkmasın da ne yapsın!
Suudiler kendilerini Arap dünyasının lideri sayarlar. Suud silsilesinin çıkarlarına göre çevreye düzen vermeyi bir hak olarak görürler. Körfez’in diğer ülkeleri Arabistan’dan yayılan Arap kabilelerin gittiği yerlerdir; bu yüzden Suudi Kralı’nın buralara el uzatmasından doğal ne vardır! Coğrafi olarak da onlar için Suudi Arabistan Arap Yarımadası’nın kalbidir. Bu kalp attıkça Bahreyn vardır, Kuveyt vardır, BAE vardır, Katar vardır vs. Hatta Katar ülke bile değildir. Şöyle demişti eski İstihbarat Şefi Turki bin Faysal: “Katar 300 bin kişilik bir aile.”
Liderlik iddiasını Arap Yarımadası’nın ötesine taşırken söze “Arabistan İslam’ın anavatanıdır” diye başlarlar. Haliyle biri İslam dünyasına liderlik edecekse o da Suudiler olmalıdır. Kral’ın böbürlenmesine sebep Hadim’ul Harameyn olmasıdır, yani ‘iki kutsalın (Mekke ve Medine) hizmetçisi!
Kendini Arap ve İslam aleminin merkezine koyan Suudilerin etki alanına Türkiye gibi emperyal bir geçmişi olan ülkenin girmesi sinir hatlarında kısa devre yapıyor. 2017’de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) diğer üyelerini de yanına alarak Katar’ı halletmeye yeltendiğinde Türkiye’nin devreye girip adeta Hammad hanedanına kalkan olması affedilemez bir hamle olarak kara kaplı deftere yazıldı. Ankara’nın 2013’te Mısır’daki darbeden sonra Müslüman Kardeşler’e himaye sunması zaten alttan alta bir hınç biriktirdi. (Malum Suudi-Emirlikler Müslüman Kardeşler’i çok tehlikeli siyasi bir alternatif olarak görüyor.)
Katar, Türkiye ve Müslüman Kardeşler’le bağlantıları yüzünden üstü çizilen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul’da kendi konsolosluklarında öldürmeleri bu hesaplaşmaların gölgesinde gelişti.
KATAR’DAN SONRA KUVEYT’E ÜS KURULUR MU?
Kaşıkçı olayının Türkiye-Körfez ilişkilerine olası yansımalarını tartışırken Türkiye kaşların kalkmasına neden olan başka bir adım attı. Kritik bir zamanlama ile Kuveyt’le askeri işbirliği anlaşması imzalandı.
9-10 Ekim’de beşincisi düzenlenen Türkiye-Kuveyt Askeri İşbirliği Komitesi toplantısında iki ülkenin genelkurmay başkan yardımcılarının imza koyduğu anlaşmaya göre askeri alanda deneyimler paylaşılacak ve koordinasyon sağlanacak.
Bu ortaklık nereye gider? Kaçınılmaz olarak akla Türkiye’nin üs kurduğu Katar örneği geliyor. Suudiler kaşlarını kaldırırken Abdülbari Atvan, Rai el Yevm’deki köşesinde Kuveytli kaynakların, “Anlaşma Türk askerlerinin Kuveyt’te konuşlanmasının önünü açabilir” dediğini aktardı. “Anlaşma, Doha’yı kendisine abluka ve ambargo uygulayan dört ülkenin işgalinden koruyan Katar-Türkiye anlaşmasına benzer şekilde Türk askerlerinin Kuveyt’e konuşlanmasını ve zırhlı araçlar dahil Türk silahlarının satın alınmasını dışlamıyor” dedi.
Suudiler de Türkiye’nin Katar’dan sonra Kuveyt’e el atmasını ucu açık bir açılım olarak görmüş olmalılar ki Kuveyt Emiri Şeyh Sabah’a dersini vermek için bu ülkeyi işgal çağrısı yapanlar çıktı.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman hesabına trollük yapan Prens Halid bin Abdullah bin Faysal bin Turki (I) el Suud, Twitter’dan Yemen’e karşı yürütülen Suudi-Emirlik operasyonuna atfen, “Kuveyt, İhvan’ın ve Hamad’ların necasetinden kurtulmak için yeni bir ‘Kararlı Fırtına Operasyonu’na muhtaç” diye yazdı. Suudiler, Katar’ın Müslüman Kardeşler’i kullanarak Kuveyt’i etkilediğini öne sürüyor. Katar ise Suudi Arabistan’ın Medine Üniversitesi’nden mezun Kuveytli Selefileri ‘etki ajanı’ olarak kullandığını savunuyor.
Kuveyt kendisini kıskaca alan komşulardan farklı olarak parlamento seçimleri düzenleyen ve iç dinamikleri bu şekilde teskin eden siyasal bir mekanizmaya sahip. Siyasal İslamcılar da Şiiler de Kuveyt’te göreceli olarak sisteme nüfuz etme kanallarına sahipler.
Kuveyt’teki kavga Müslüman Kardeşler-Katar bağlamına oturduğunda ucu dönüp dolaşıp Türkiye’ye ulaşıyor.
Kuveyt Dışişleri Bakan Yardımcısı Halid el Carallah aba altından sopa gösterilince, “Türkiye ile ilişkilerimiz Suudi Arabistan’la dostluğumuza halel getirmez” minvalinde açıklama yaptı.
Kuveyt öyle bir sarmal içinde ki, “Suudilerle sorun yaşıyoruz” deme lüksü yok. Katar’ın Türk askerini dengeleyici faktör olarak evine almasının Suudi Arabistan ve BAE’de yarattığı kızgınlık ortadayken son derece yutulası bir pozisyonda duran Kuveyt neden şimşekleri üzerine çekecek bir askeri ortaklığa kapı aralıyor?
İlişkilerin dış görünüşüne bakanlar Suudilerle Kuveytlileri pek çok konuda uyumlu görür. Ama hakim psikoloji tam tersi. O uyumun arkasında Kuveytlinin korkusu yatıyor.
Neden korkuyorlar? İşgalden.
TARİHTEN MİRAS KORKULARA BİR İLAVE: KÜÇÜK SADDAM
Tarihsel olarak Irak’ın milliyetçilerinden, dün İran’ın Pers heveslerinden bugün Şii ajandasından, Suudi Arabistan’ın kılıç yarası ağabeyliğinden mütevellit bir korku. Bu ülke üzerinde hak iddia eden Irak’tan gelen tehlike 1961’de işgale niyet, 1973’te işgal girişimi ve 1990’da resmen işgal ile kendini gösterdi. Kuveyt’in nüfusunun yüzde 35-40’ı Şii ve hanedan İran’ın bu kanaldan etki alanı açmasından çekiniyor. Suudilere gelince orada tarihsel çakışma, çatışma ve güncel olarak da çıkar uyuşmazlıkları mevzubahis.
İki ülke Osmanlı hakimiyetinden çıkarken iyi bir başlangıç yapmıştı. Osmanlı’nın ortağı Raşid hanedanı ile Suudi ailesi arasında çatışmalar olurken Kuveyt emiri, Raşid’e karşı Suud’a kucak açmıştı. Suudilerin minnetle andığı kritik olaylardan biri Kuveyt limanını kapatarak Osmanlı’nın Raşid’e silah gönderilmesini engellemesi, diğeri Raşid hanedanı üstün geldiğinde Necd’i terk eden Suud ailesine sığınma hakkı vermesiydi. Ancak komşuluk 1913’te sınırlar belirlenirken bozuldu. Suudiler Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Şatt’ul Arap’ın sınırlarını çizen İngiliz-Osmanlı Anlaşması’nı kabul etmeyip Kuveytlilerle savaşa tutuştu. Sonunda İngilizler 1922’de Ukeyr Anlaşması’yla Suudileri memnun ederken Kuveyt’e verilmiş toprakların üçte ikisi geri alınmış oldu. Kuveytliler adına İngiliz askeri temsilci Persy Cox’un imza atması ne tür bir dayatma olduğunu anlatmaya yetiyor.
Güncel tabloda ise Muhammed bin Selman’ın saray darbesiyle veliaht prensliğe terfi edip ipleri eline almasından sonra Suud dış politikasındaki saldırganlığın dozu arttı. Kuveyt bağımsızlığını kazandığı 1961’den bu yana belalardan beri olabilmek için tarafsızlık ya da arabuluculuğu diplomasisinin eksenine oturtmuş bir ülke. Suudi-Emirlik ittifakının Katar’la yaşadığı krizde hemen tarafsız pozisyon alıp arabuluculuk rolüyle devreye girdi. 2014’teki ilk krizde bu hamle iş gördü. Ama Haziran 2017’deki krizde ters tepti. Çünkü bu sefer amaç Katar’ı Müslüman Kardeşler ve Cezire TV konusunda uslu hale getirmenin ötesinde Hammad hanedanını çökertmekti. İddia o ki iş işgale kadar gidecekti. Kuveyt’ten arabuluculuk değil Katar’a ablukaya eşlik etmesi istendi. Bunu yapmayınca da çizik yedi.
İkinci kriz ortak petrol alanı Hafci ve Vafra’da yaşanıyor. İki ülke çıkan petrolü yarı yarıya paylaşıyor. Fakat Suudiler teknik anlaşmazlıkları bahane ederek 2014’te Hafci’de, 2015’te Vafra’da üretimi durdurdu. Kuveyt tek taraflı adıma 18 milyar dolar gelirden mahrum bırakıldığını söyleyip zararının tazmin edilmesini istiyor. Muhammed bin Selman 30 Eylül’de bir hışımla Kuveyt’e gidip cüssesini gösterdi. Üretime tekrar geçilmesi için bastırdı. Çünkü büyük patron Donald Trump, kasımdan itibaren İran’ın petrol satışını sıfıra indirmek için tüm gücünü kullandığında uluslararası fiyatları tutmak için Suudilerden daha fazla petrol üretmesini bekliyor. Suudi yönetiminin sözü var, ‘Yeter ki İran’ın tepesine bin, petrol benden’ diye! Muhammed bin Selman’ın Emir Şeyh Sabah’la görüşmesi çok ters gitti ve komşuya ilk ziyaret 2 saat içinde sonlandırıldı. Hakim korku o ki eğer Suudiler Yemen ve Katar’da başarırsa sıra Kuveyt’e gelecek. ABD, Kuveyt’i Saddam’ın elinden kurtardı ama Trump bölgesel hesaplarını Muhammed bin Selman üzerine kurduğu için Kuveytliler hop oturup hop kalkıyor.
Kuveyt geçen bahar BM Güvenlik Konseyi’nde geçici üye sıfatıyla İsrail’in estirdiği teröre karşı Gazze’ye uluslararası koruma önerisini gündeme getirdiğinde Amerikan yönetimi çılgına dönmüştü. Trump’ın damadı Jared Kushner’in Ortadoğu’daki düzenbazlıktan sorumlu Beyaz Saray özel elemanı olarak duruma el atmış ve görüştüğü Kuveyt Büyükelçisi Salim Abdullah’ı Katar örneği ile tehdit etmişti.
40 yıl dışişleri bakanlığı, 3 yıl başbakanlık yaptıktan sonra 12 yıldır da emirlik koltuğunda oturan Şeyh Sabah, 33 yaşında ‘dehlenmiş’ bir delikanlıyla sınav veriyor. Ve bu adam Kaşıkçı cinayetinin de baş sorumlusu. Cinayeti örtbas etme oyununda orkestra şefi ABD başkanı. Şeyh Sabah o yaşı ve tecrübesiyle korkmasın da ne yapsın!
Körfez üzerine çalışan Lübnanlı araştırmacı Ali Murad’ın bana aktardığına göre Kuveyt’teki siyasi kulislerde Muhammed bin Selman artık ‘Küçük Saddam’ diye anılıyor.
KUVEYT’İN DENGE ARAYIŞI VE ÇARESİZLİĞİ
Şimdi Kuveytlilerin Çin’le yakınlaşma ve Türkiye ile ilişkilere askeri boyut katma çabası biraz daha anlaşılır hale geliyor. Bunu tehdit algısı yükselirken güç dengesi oluşturma çabası olarak görmek mümkün.
Araştırmacı Ali Murad, “Suudilerin kötü niyetleri karşısında Türkiye gibi bölgesel bir güce ihtiyaçları var” deyip ekledi:
“Açıkçası Suudi işgalinden korkuyorlar. Bu korku yüzünden Eylül 2017’de Emir Şeyh el Sabah, Trump’la ilişkileri güçlendirmek üzere Washington’a gitti. Washington’daki büyükelçi üç yıldır Kuveyt Milli Günü resepsiyonunu Trump International D.C. Hotel’de veriyor. Geçen ay da Çin’le ekonomik anlaşmalar yaptılar. Bir arayış var. Elbette tarihsel olarak Suudi hegemonyasından çıkmaya dönük adımları oldu. Fakat bu kez durum farklı. Suudi Arabistan’da kontrol dışı bir yönetimden gelebilecek kritik bir tehdit hissediyorlar. Muhammed bin Selman’a ‘Küçük Saddam’ demelerinin nedeni bu. Emir Şeyh Sabah çok aciz durumda. Erdoğan’la müttefik olma arayışı işte bu çaresizliğin sonucu. Aslında bu, çok da tercih ettikleri bir seçim değil ama başka şansları yok. Bölgesel güç olarak İran’dan yardım isteyemezler. Türkiye’den başka bölgesel güç de yok.”
Türkiye’nin Arap dünyasıyla ilişkilerini geliştirmesi değil bunu yaparken Körfez’deki gerilim ve çatlaklar üzerinden yol alması temel bir problem. Bunun riskleri Suriye, Libya, Mısır, Irak’ta feci dersler bıraktı. Kuveyt’le açılan sayfa da benzer sapmalar barındırıyor.
YAŞAR YAKIŞ’A GÖRE TÜRKİYE’NİN YAPMAMASI GEREKEN İKİ ŞEY
Sözümü AKP döneminin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’a bırakarak noktalıyorum:
Yaşar Yakış, 1881’de Osmanlı’nın desteklediği Raşid ailesine yenilen Suud ailesinin Necd bölgesini terk edip 20 yıllığına Kuveyt’e sığındığını, bunun tarihi bir miras olduğunu ve bugün her konuda olmasa da Kuveyt’in Suudi Arabistan’la birlikte hareket ettiğini hatırlattı. Yakış “İran, Irak ve Suudi Arabistan’la ilgili belli kaygıları olan Kuveyt’in Türkiye ile yakınlaşması bir denge ya da koruma arayışı mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Evet, denge ve korunma arayışı. Her devletin kendi güvenliğini sağlamak için gerekli gördüğü her türlü ittifakı yapması doğaldır. Kuveyt de kurmayı başardığı refah düzenini korumak için uygun gördüğü önlemleri almaktadır. Ama Osmanlı mirasının olumsuz etkilerinin Kuveyt’te halen mevcut olduğunu tahmin ediyorum. Dolayısıyla ilişkiler sıfır noktasından değil, eksiden başlayacak demektir. Ama Kuveyt, İran tehdidi ve bir ölçüde de Rusya’nın Ortadoğu’ya yerleşmekte olmasının yaratabileceği tedirginlik nedeniyle Türkiye’ye bir dengeleyici unsur olarak bakabilir.”
Yakış, Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerinde çekingen davranmaması gerektiğini söylerken olası tuzaklara da dikkat çekti:
“Bunu ‘yeni-Osmanlıcılık’ çerçevesinde yapmaması lazım. Çünkü Osmanlı dönemi Arap ülkelerinde, nüanslar olmakla birlikte, nadiren hayırla hatırlanan bir dönemdir. ABD, askeri varlığını Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya kaydırırsa Körfez’de oluşacak yeni dengeye Türkiye’nin de katkıda bulunması yararlı olur. Ancak bunu iki kritere uygun yapmalıdır: Birincisi hegemonik bir amaç gütmemesi lazım. İkincisi bir Körfez ülkesiyle ilişkilerini başka bir Körfez ülkesiyle veya bölge-dışı ülkeyle ilişkileri germe pahasına geliştirmemelidir. Bu da ince diplomasi gerektirir. Türkiye, Cumhuriyet kurulduğundan beri Ortadoğu ülkeleriyle kurduğu dengeli diplomasiyi Arap Baharı’ndan sonra koruyamamıştır. Eski dengeli politikaya dönülmelidir. En sağlıklı dış politika, Araplar arası çekişmelerin tarafı olmaksızın tüm Arap ülkeleriyle eşit mesafede ilişkilerin sürdürülmesidir. Arap’ın Arap’a yaptıkları unutulur, Türk’ün Arap’a yaptıkları unutulmaz. Türkiye, İran ile Arap ülkeleri arasındaki çekişmelere de taraf olmaksızın, her iki tarafla iyi ilişkiler sürdüren bir politika izlemelidir”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025