Fehim TAŞTEKİN
Bilgi kıtlığından kestirme sonuçlara gitmeye meyyaliz.
Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in, Suriye lideri Beşşar el Esad’a “İdlib’de sıkı dur, Türkiye’ye azı dişini göster, al sana 3 milyar dolar” mesajını verdiği iddiası katidir, şüphe duyulmaz!
Sıra Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Askeri İstihbaratı (GRU) Başkanı İgor Kostyukov’un Şam seferine gelince Esad’ın kulağı çekilmiştir, “Sakın haa ateşkese uymazlık etme ki Moskova Mutabakatı’na halel gelmesin.”
Esad’ın Rusya’yı kızdıran inatçılığı da kesindir: Cenevre’deki anayasa yazım sürecine ayak diremektedir; içeride güvenlik şemsiyesinin yeniden organize edilmesi beklentisi havada kalmıştır; yolsuzlukla mücadele hayaldir. Rusya lideri Vladimir Putin’in Esad’ın bu işin üstesinden geleceğine dair inancı dağılmıştır, fişini çekmeye ramak kalmıştır. Vesaire…
Bu sonuçlar üzerinde sörf yaparken İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, korona falan dinlemeyip soluğu Şam’da almıştır. Rivayet o ki Esad’a “Arkanızdayız, seni bırakmayız” demiştir…
Rusya Dış İstihbarat (SVR) Başkanı Sergey Narışkin de bir süre önce Suudi Arabistan ve BAE’deydi. Acaba o ne demiştir? Üfürenler tayfasından sufle yok. Belki artık Suriye’de farklı bir oyun telkin edilmiştir. Ne malum?
Enformatik çoraklıkta ‘veresiye yorum’ çok. Ne kadarı doğru, ne kadarı üfürme kestirmek de zor.
Fakat Suriye’de bütün taraflar için zorlayıcı faktörler hakikattir. Kriz en zor dönemecinde. Final sahnesi taraflara istemedikleri tercihleri dayatıyor. Buna şimdi bir de korona salgını, zora düşen ekonomiler, yerin dibine batan petrol fiyatları eklendi.
Bölgedeki yorumcular, Rus medyasında Esad’ın yönetme kapasitesini sorgulayan tespitlerden hareketle Moskova’nın yeni bir arayış içinde olduğu sonucuna varıyor. İddiaya göre Rusya ile Batı arasında bir yol haritası şekillendi bile. Esad’ın kenara çekilmesi, koltuğa Ulusal Güvenlik Dairesi Başkanı Ali Memluk’un geçirilmesi, böylece düzende devamlılığın sağlanması, buna karşın Suriye’ye karşı diplomatik tecrit ve yaptırımların kaldırılması, yeniden inşa sürecinin başlaması öngörülüyor. Muhalif isimlerden Dr. Kemal Lebvani de Memluk’un üzerinde uzlaşılan isim olarak kendi kulaklarına çalındığını söylüyor. Hatta tarih veriyor: “Esad’ın fişi haziranda çekilecek.”
Bu senaryoda İran’ın Suriye’den uzaklaştırılması hedefi de gizli. İşte o yüzden İran, Esad’a “Rusya vazgeçse bile Tahran seni terk etmeyecek” diye araya girdi!
Suriye’de rejim değişikliği hayal olunca ‘tutum değişikliği’ yeni koşul olarak dayatılıyor. Memluk’la kıyaslanırsa Esad rejimin yüzüdür, tamamen özü değil. Asker kökenli babasından farklı olarak Londra’da tıpla meşgulken Şam’a getirilip sisteme sokulmuştur. Memluk ise sistemin ta kendisidir. Yabancılarla en kritik pazarlıkları yürüten kişidir. Ayrıca Suriye’nin en fazla problem edinilen ‘direniş çizgisi’ Memluk’un şahsında daha belirgin. Rusya kadar İran’a yakınlığı ile de bilinir. Her nedense Lebvani, Memluk’a Suriye’yi İran’dan uzaklaştıracak misyon biçildiğini söylüyor. İlginç tabii. Memluk dışında Esad’a alternatif diye Genel Güvenlik Müdürü Muhammed Dib Zeytun’ın adı da geçiyor. İsrail’den araştırmacı Edy Cohen de 2011 sonrası Fransızlar ve İsraillilerle işbirliği halinde Esad’a karşı kampanya yürüten Şamlı işadamı Fahd el Masri’nin adını tedavüle soktu. Bu da senaryonun su kaçırdığı nokta! Konu Esad’ın biletini kesmeye gelince bahisler hızla açılıyor.
***
Memluk senaryosu Kremlin’in kulağına bir sufle midir yoksa değerlendirmeye alınan bir seçenek midir, kimsenin emin olabildiği bir durum değil.
Elbette Moskova’nın ABD, Avrupa, İsrail ve Körfez’deki aktörlere geçiş süreci ve İran’ın geriletilmesi konusunda ayartıcı bazı sözler söylemesi muhtemeldir. Rusya, Suriye’de başarısızlığa uğrattığı Körfez-Batı blokunun kimi aktörleriyle şaşırtıcı bağlar geliştiriyor. Artık bu cenahtakiler İran’ı geriletmek için Rusya’nın oyun kuruculuğuna göz kırpıyor. Yine de Rusya’nın İran’a, İran’ın da Rusya’ya ihtiyacı bitmiş değil.
Bir dizi gerçeklik var ki Rusya’yı esnek ya da uzlaşmacı arayışlara itebilir:
– Türkiye’nin, 6 binin üzerinde askeri araç ve 20 bin askerle İdlib’de aldığı pozisyon, Şam’ın Suriye’nin tamamını kontrol altına alma hedefini zorlaştırıyor. Yani Ankara mevcut pozisyonuyla ‘bölünmenin garantörü’. Yine Türkiye, İdlib’in yanı sıra Afrin, Cerablus, Azez, El Bab, Ras’ul Ayn ve Tel Ebyad’daki saha kontrolünü kendi koşullarını dayatmak için kullanıyor. Bu, Amerikan hesaplarıyla tamamen uyumlu bir baskı mekanizmasıdır.
– Amerikalılar da İran’ı geriletmek ve Şam’da eksen değişikliğine yol açmak için ne Fırat’ın doğusundaki petrol bölgelerinden ne de Ürdün-Irak-Suriye sınırlarının kesiştiği Tanaf üssünden çekilmek niyetinde. İdlib’in açık cephe olarak kalmasını isterken Türk askeri varlığını çok önemsiyorlar.
– Trump yönetimi Suriye’nin ekonomik olarak da belini kırmaya kararlı. Kapsamlı yaptırımlar eşliğinde bu ülkeyle işbirliği yapan üçüncü tarafları cezalandırmak üzere Sezar Yasası’nı çıkardılar. ABD müttefiklerinin Şam’la ilişkileri normalleştirmesini de önlüyor.
– Rusya bu savaşı yürütürken vekil örgütlerle ya da doğrudan kendi gücüyle sahada olan aktörlerle çatışma seçeneğini hep dışarıda tuttu. Şimdi de Türkiye ve ABD ile gerilimi kontrol edilebilir seviyede tutup yol almak istiyor. Fakat o yolu sadece askeri stratejiyle açamayacağını da görüyor. Bunun için Suriye’nin eski Suriye olmayacağını göstermesi lazım. Mesela Cenevre sürecinde hızlı ilerleme Rusya’nın elini rahatlatabilir.
– Suriye ağır bir savaşta fakat kendisine destek veren ortaklarının işini kolaylaştıracak reform ya da yeniden organizasyon konusunda gerekli adımları atamıyor. Eskilerin direnci sürüyor. Askeri zafer kazanılan yerlerde bile barışı inşa edecek adımlar atılmadığı için çatışma koşulları yeniden oluşuyor. Mesela Dera’da üst düzey yetkililere ardı ardına suikastlar düzenleniyor. Yani zafer istikrarı temin etmiyor.
– Şam yönetimi Kürtlerle de çözüme odaklı müzakereleri geciktiriyor. Suriye Demokratik Güçleri’ni uzlaşmayla kazanmadan ABD’nin çekilme koşullarını yaratmak da zor.
– Mevcut kuşatma-yaptırım bariyeri çözülmeden Suriye’nin yeniden inşası da kolay olmayacak.
– İnsanların evlerine dönüşü yeniden inşanın yanı sıra hukuksal ve siyasal güvencelere bağlı.
– 2021’de devlet başkanlığı seçimine kadar anayasa taslağının hazırlanması, halka sunulması ve Esad’ın aday olmadığı bir seçim için sandıkların kurulması Türkiye’nin de başını çektiği karşı cephenin temel beklentisi. Esad ise yeni anayasayı beklemeden seçime gitme eğiliminde. Şimdi Rusya tabir caizse çuvalın ağzını büzüp Suriye’de nihai hedefe varmak için yol ayrımına geliyor.
***
Bu tablodan hareketle Moskova’nın, “Esad’sız seçim” beklentisine direnemeyebileceği öngörülüyor. Son zamanlarda Kremlin’in gölgesindeki mecralarda şaşırtıcı analizler görüyoruz. Rusya’nın eski Şam Büyükelçisi Aleksandr Aksenenok, Valday Kulübü’nün sitesinde bir yazı kaleme aldı. Aksenenok “Şam müttefiklerinin desteği ve Ortadoğu’da Sovyet-ABD kapışmasının olduğu günlerdeki gibi koşulsuz mali ve ekonomik yardımlarla askeri bir çözüm aramaya devam ederek ileri görüşlü ve esnek bir yaklaşım sergilemekle ilgilenmiyor” eleştirisini yapıyor. Aksenenok’a göre Şam terörle mücadele ve muhaliflere yönelik şiddeti birbirinden ayıramıyor. Bunun neticesinde kurtarılmış bölgelerde tansiyon yeniden yükseliyor. “Son birkaç yıl içinde Rusya hava kuvvetlerinin desteğiyle erişilen taktik başarılara rağmen İdlib operasyonu mümkün olanın sınırlarını gösterdi. Suriye ordusu savaş yılları boyunca büyük kayıplar verdi… Türk ve Amerikan güçleri çekilmezse güç kullanılacağına dair üst düzey açıklamalar gerçeklikten kopulduğunu gösteriyor” diye devam ediyor. Ve hükmü şöyle koyuyor:
“Bu sefer askeri ve gizli servisler arasındaki geçici anlaşmalar güvenli bir istikrar için yeterli olmayacak. Rusya ve Türkiye açısından Suriye’nin siyasi geleceği için ortak vizyona dayalı anlamlı tavizlere bakma zamanı gelmiştir.”
Suriyeliler de kulak kabartmış durumda. Ben de uluslararası alanda çalışan Suriyeli bir kaynağa sordum, kendi değerlendirmesi ve öngörüsünü şöyle aktardı:
“Moskova, 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Esad’ı iktidarda tutmaya kararlıydı. Onun reform ve yeniden yapılanma gündemiyle (savaşı) kazanmasını istediler. Seçimlerden sonra anayasa komitesinin ciddi şekilde işe koyulmasını öngördüler. Bununla birlikte son birkaç ay içinde ekonominin kötüye gitmesi, yaygın yolsuzluk ve aile içi düşmanlıklar nedeniyle üst düzey Ruslar, Beşşar’ın Haziran 2021’e kadar ayakta kalamayacağından endişe etmeye başladı. ABD’nin Sezar Yasası’yla birlikte Rusya, Suriye’deki yatırımlarını asla telafi edemeyeceği ve belki de kayıpları azaltma vaktinin geldiği kanaatine vardı. Ben Moskova ve Tahran’ın Beşşar’ı bırakacağına asla inanmadım fakat düşen petrol fiyatlarıyla birlikte onların Suriye yatırımı da giderek beyhude haline geliyor. İlaveten Türkiye’nin iddialı rolü, İdlib’de Türk insansız uçaklarıyla Suriye askerleri ve İranlı milislerin uğradığı ağır kayıplar Esad’ı savunma fikrine karşı değerlendirmeyi daha inandırıcı kılıyor. Onu tamamen terk ettiler mi? Hayır değil. Önlerinde hâlâ verilecek kavgalar var. Ancak İran; İsrail, ABD hatta Türkiye’ye ciddi şekilde karşı koymak için çok zayıf. Benim sezgim Esad için oyun bitti. Ne zaman ve nasıl olacağını tanrı bilir.”
***
Suriye siyasi geçiş planlarına dair senaryo çöplüğüne döndüğü için meseleye temkinli yaklaşmak gerekiyor. Bir senaryonun peşine takılmak için yanıt bekleyen sorular var:
– Öngördükleri gibi Esad’dan sonra herhangi bir isim sistemin temel unsurlarını bir arada tutabilir mi?
– Rusya kritik kavşakta ama 2015’ten bu yana Suriye’deki kazanımları alt üst edecek bir belirsizliği göze alabilir mi?
– Memluk ya da bir başkası sistemin devamlılığı için tercih nedeni olabilir ama bunlar toplum nezdinde Esad’ın boşluğunu doldurabilir mi?
Rusya bu savaşı Esad’ın şahsı için vermedi. Akdeniz’de 1950’lerde demir attığı ortağını kaybetmemek, Ortadoğu’daki yerini büyütmek, Libya senaryosunun Suriye’de tekrarlanmasını önlemek, Rusya’nın Sovyetlerin çöküşü sonrası arenaya dönüşünü göstermek, yeni silahlarını deneyip sergilemek, güç dengesini etkilemek ve Kafkasya, Ukrayna ve Kırım’daki gerilimleri unutturmak için girdi. Bu hesapları alt üst edecekse Esad’ı gözden çıkaramaz. Esad’sız güvenli bir geçiş mümkünse o yolu da deneyebilir. Rusların Esad’dan vazgeçilebileceği yönündeki sinyaller yeni manevra alanları açma ya da Şam’da meselelerin ciddiye alınmasını sağlama amacı da güdebilir. Bir süreden beri verilen mesaj zaten net: Reformlar olmadan, kurumlar düzene sokulmadan, yolsuzlukla mücadele edilmeden, anayasa hazırlığı ilerlemeden sadece askeri operasyonlarla Suriye düze çıkamaz.
Ve tanıdığımız Rusya kolayca pes etmeyecektir. Bir de öyle bir denklem oluştu ki Rusya’nın “Benden bu kadar, ne haliniz varsa görün” deyip çekilmesi hiçbir tarafın işini kolaylaştırmıyor. Rusya’nın kaybı Türkiye ve ABD’nin zaferi anlamına gelmiyor.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025