Gülay GÖKTÜRK
AK Parti'nin seçim sistemine ilişkin olarak sunduğu üç seçeneğin her birinin farklı avantajları ve dezavantajları var. Mükemmel bir seçim sistemi henüz icat edilmediğine göre, bu da son derece normal...
Bu durumda aradığımız şey, bugünkü Türkiye şartlarında, siyasetin bugünkü en önemli ihtiyaçları ışığında "en az sakıncalı" olan sistem...
AK Parti'nin yaptığı üç tekliften birincisi, yani yüzde 10 barajlı mevcut sistemle devam etme seçeneği, birçok AK Partili de dahil toplumun büyük çoğunluğun adil bulmadığı bir sistem. Demokrasi çıtasını yükseltme iddiasındaki bir ülkenin, dünyada eşi benzeri görülmeyen yükseklikte bir baraja sahip olması artık daha fazla kabul edilemez.
Yüzde 5 barajlı daraltılmış bölge sisteminin Anayasa Mahkemesi'nden döneceği, dolayısıyla pratikte bir seçenek oluşturmadığı belirtiliyor.
Politikanın yerelleşmesi tehlikesi
Üçüncü teklife, yani sıfır barajlı dar bölge sistemine gelince...
Sistemi savunanlar en büyük avantaj olarak, seçmen-milletvekili ilişkisini kuvvetlendirip partilerde lider sultasına son vermesini gösteriyorlar.
Lider sultasının siyasi hayatımızın en vahim sorunu olduğunu düşünenlerin çok yaygın olduğunu biliyorum. Bu elbette önemli bir sorundur. Ama öte yandan siyasi parti dediğimiz yapının belli bir siyasi fikirler demeti etrafında bir araya gelmiş politikacılar topluluğu olduğunu; partinin temsil ettiği şeyin "yerel çıkarlar" toplamı olmadığını da göz önüne alma durumundayız. Dolayısıyla, eğer lider sultası bir sorunsa, milletvekillerin "Türkiye milletvekili" olduklarını unutup, ülkenin bütünü için politika yapan insanlar olmaktan çıkmaları ve "belediye başkanı" gibi davranmaya başlamaları daha büyük sorundur... Bu durumun siyasi partilerde politika üretme süreçlerini zaafa uğratacağı, partilerin ufkunun yerelle sınırlanacağı açıktır ki, bence bu durum genel olarak siyasetin irtifa kaybı demektir...
Kaldı ki, bu sistemin bir başka önemli sakıncası, siyasi partilerin bütün Türkiye'de örgütlü ve etkili olmasını -bir başka deyişle "Türkiye Partisi" olmasını- ödüllendirmeyen, tersine cezalandıran; partileri, sonuç alabilmek için güçlerini belli bölgelerde yoğunlaştırmaya iten, dolayısıyla da siyasette bölgeciliği, mezhepçiliği körükleyen bir sistem olmasıdır.
İktidara yarıyorsa
Aslında, bu tartışmayı daha da uzatabilir, her bir sistem için daha sayısız avantaj ve dezavantaj sayabiliriz.
Ama bir nokta var ki, bütün bu tartışmaları anlamsız kılar.
Eğer getirilen sistem, bu sistemi getirme gücüne-iktidarına sahip olan partiye milletvekili avantajı sağlıyorsa, bütün avantaj-dezavantaj tartışmaları önemini kaybeder. Açıkçası ben, iktidardaki herhangi bir partiyi seçim arifesinde kendi çıkarına işleyecek bir seçim sistemi değişikliği yapmaktan daha fazla yıpratacak bir şey düşünemiyorum.
Ve sanırım şu anda böyle bir durumla karşı karşıyayız.
Gerek daraltılmış bölge, gerekse dar bölge sistemlerinin uygulamada büyük partilerin avantajına işlediği ve "iki partili bir siyasal tablo" oluşturmaya yönelik olduğu biliniyor.
Nitekim, yapılan çeşitli simülasyon çalışmaları her iki seçenekten en fazla kârla çıkacak olan partinin AK Parti, en zararlı çıkacak olan partinin MHP olacağını ortaya koyuyor.
Bu tablonun Türkiye'deki mevcut gerilimi daha da artırması, temsilde adalet açısından dengeyi daha da bozması riskini göze almak yerine, neden çok daha basit bir yol izlemiyoruz?
Neden barajı yüzde 5-7 arasında bir yere indirip Türkiye'deki bütün temel siyasi akımların aldıkları oy oranında temsiline imkân tanımıyoruz?
Somut güçler dengesi içinde konuşacak olursak, böyle bir değişiklik AK Parti'nin tek başına hükümet kurmasını engellemeyeceği gibi, temsilde adaleti bugünden daha iyi bir şekilde gerçekleştireceği için kurulacak hükümetin meşruiyetini daha da pekiştirerek bugünkünden de daha güçlü hale getirebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015