Gülay GÖKTÜRK
Koalisyon için öne sürülen “en kırmızı” çizgi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pozisyonu galiba..
Muhalefet partilerinden 8 Haziran’dan beri gelen açıklamalarda “Erdoğan’ın anayasal sınırlarına çekilmesi”nden tutun; yargılanmasına, Beştepe’yi boşaltıp Çankaya’ya geçmesine kadar uzanan çeşitli talepler yer alıyor. İşi, Erdoğan sanki o koltuğu gasp etmiş gibi, görüşmeyi reddetmeye ya da Beştepe’ye çıkmamaya kadar vardıranlar var.
AK Parti de doğal liderine yönelik bu salvo karşısında Erdoğan’ın meşruiyetini tartışmaya açtırmayacağını, bunun kırmızı çizgisi olduğunu söylüyor.
Aslında, meşru ve meşru olmayan taleplerin iç içe geçtiği bir durumla karşı karşıyayız.
Önce, muhalefetin “Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlarına çekilmesi” talebine bakalım. Bu talep iki unsur barındırıyor: Cumhurbaşkanı’nın yürütmeyle ilişkisi ve toplum önünde partiler arası tarafsızlığını zedeleyici söylemleri.
Şu bir gerçek ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan seçilirken kullandığı “farklı bir cumhurbaşkanı olacağım” sözünü, koalisyon şartlarında oldukça farklı yorumlamak durumunda kalacaktır. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olduktan sonra hükümetin icraatı üzerinde ciddi bir etkiye sahip olması hükümetin gönüllü kabulüne dayanıyordu. Şimdi, iki ya da üç parçalı bir hükümetten böyle gönüllü bir kabul beklenemeyeceğine göre, Erdoğan’ın icrayla aynı tür bir ilişkiyi sürdürmesi zaten fiilen imkânsız. Ayrıca Başbakan Davutoğlu’nun seçim sonrası TRT’de söylediği “artık taşların yerine oturacağı” ifadesini de düşünürsek bu konuda şartlar ileri sürmenin bile gereksiz olduğu kendiliğinden ortaya çıkar.
Erdoğan’ın (özellikle seçim öncesi dönemde) partiler karşısında tarafsızlık görünümünü kaybetmesinin ise sadece muhalefetin değil, AK Parti tabanından ciddi bir kesimin de tepkilerine neden olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu talep de haklı bir talep.
Buna karşılık, Beştepe’ye çıkmamanın, görüşmeyi reddetmenin, “Onu tekrar Çankaya’ya indireceğiz” tehditleri savurmanın, “Ak-Saray’ı bir utanç müzesi haline getireceğiz” türü agressif söylemlerin hi bir meşruiyeti, halk çoğunluğu nezdinde hiçbir haklılığı yok.
Bu tutum Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy vermiş yüzde 52’ye karşı saygısızlıktır her şeyden önce. Bu tutumun devam etmesi, bugün ister AK Parti’ye oy vermiş ister vermemiş olsun, toplumun en az yüzde 50-60’ını rencide eder, öfkesini kabartır. O kitlenin - eleştirilerini bir yana koyup - yeniden liderinin etrafında kenetlenmesine, onu kayıtsız şartsız savunmasına yol açar.
***
Bu arada, Beştepe’yi “diktatörlüğün simgesi” haline getirip Saray’ı diline dolayarak Erdoğan düşmanlığını diri tutmaya çalışmanın pek zavallı ve pek ilkel bir muhalefet tarzı olduğunu da ekleyelim.
Türkiye’de halkın büyük çoğunluğu, parlamento binasının, cumhurbaşkanlığı sarayının ya da yurtdışındaki büyükelçilik binalarımızın ülkenin şanına layık olmasını ister; seçtiği liderlerin diğer liderlerden aşağı kalmamasını; onlar kadar iyi arabalara- uçaklara binmesini, yurtdışına gittiğinde onlar kadar lüks otellerde kalmasını ülkesinin şerefi olarak görür.
İsraf faslına geldiğimizde ise, söylenecek başka şeyler var
Mesele halkın vergilerinden oluşan bütçeyi iyi yönetmekse eğer, saraylara ya da lüks otomobillere gelene kadar o kadar korkunç “israflar” gördü ki bu toplum, kötü yönetim yüzünden kaybedilen bu paralar yanında Saray’a harcanan 1,5 milyar liranın esamisi bile okunmaz.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015