Gülay GÖKTÜRK
Seçimin ikinci önemli sonucu HDP’nin alacağı oy oranı olacak.
Genel kanı bu partinin herhangi bir baraj sorunu olmadığı yönünde ki, zaten ilk anket sonuçları da bunu doğruluyor. Dolayısıyla HDP’nin alacağı oy biraz artsa da azalsa da Meclis aritmetiği açısından herhangi bir önem taşımıyor.
Buna karşılık, siyaseten çok önemli.
Şu anda bazı anketlere göre HDP’nin oyu geçen 7 Haziran’ın da üstüne çıkarak yüzde 14-15’lere ulaşıyor. Bu rakamların gerçek durumu ne kadar yansıttığını bilmiyoruz.
Bu seçimde gözlerin dikildiği iki nokta olacak. Biri doğal olarak Ak Parti’nin tek başına iktidar olup olamayacağı, diğeri ise HDP’nin alacağı oy oranı...
Görünen o ki Ak Parti geçen seçimde MHP’ye kaptırdığı oyların bir kısmını geri alabilecek. Zira MHP, 7 Haziran’dan sonra sistemi kilitleyen bir politika izleyerek buna oldukça yardımcı oldu.
Partisine ayar vermek amacıyla sandık başına gitmeyen Ak Partililerin bir kısmının verilen ayarın “maksadını aştığını” görüp Ak Parti’ye dönmesi ihtimali de göz önüne alındığında Ak Parti’nin 18 milletvekili eksiğini kapatması pekala mümkün. Ama elbette garanti değil.
Bu gerçekleşmediği takdirde, Türkiye seçim ertesinde tahminlerin de ötesinde bir hızla bir koalisyon hükümetine kavuşacaktır. Bu noktada da en büyük ihtimal Ak Parti-CHP koalisyonu olarak görünüyor. O yüzden, seçim propagandası sırasında her iki parti de birbirlerine karşı kullandıkları üsluba dikkat etseler iyi olur. Masada tekrar buluştuklarında birbirlerinin yüzüne bakacak halleri kalmalı.
Seçimin ikinci önemli sonucu HDP’nin alacağı oy oranı olacak.
Genel kanı bu partinin herhangi bir baraj sorunu olmadığı yönünde ki, zaten ilk anket sonuçları da bunu doğruluyor. Dolayısıyla HDP’nin alacağı oy biraz artsa da azalsa da Meclis aritmetiği açısından herhangi bir önem taşımıyor.
Buna karşılık, siyaseten çok önemli.
Şu anda bazı anketlere göre HDP’nin oyu geçen 7 Haziran’ın da üstüne çıkarak yüzde 14-15’lere ulaşıyor. Bu rakamların gerçek durumu ne kadar yansıttığını bilmiyoruz.
Ama soru şu:
Böyle olduğu takdirde bu sonuç nasıl yorumlanmalı?
Son günlerde bu konuda bazı aşırı yorumlar yapılıyor.
HDP’ye verilen oylara PKK’nın Suruç’tan bu yana izlediği politikanın onaylanması anlamı yüklenerek eğer HDP’nin oy oranı yüzde 14-15’lere çıkarsa, bunun Türkiye’deki her 10 Kürtten 7’sinin ayrılma yanlısı olduğunu ortaya koyacağı sonucuna varılıyor. Eğer durum buysa, “birlik” politikalarının artık işe yaramayacağı ve bir iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya kalınmak istenmiyorsa barışçı ayrılma politikaları üzerinde düşünmeye başlanması gerektiği vurgulanıyor.
Kırk yıllık yazı hayatım boyunca Kürtlerin ( çoğunluk talebi haline geldği takdirde) ayrılma hakkını tavizsiz savunan biri olarak, eğer 10 Kürtten 7’si ayrılmak istiyorsa, elbette bunun barışçı yöntemlerle gerçekleşmesini isterim.
Ama önce, şu anda böyle bir noktada olup olmadığımızı daha serinkanlı bir biçimde değerlendirmek gerekmiyor mu?
Bana kalırsa, ortada bir değerlendirme hatası var ve hata baştaki kabulden, yani HDP’ye verilecek oyları PKK’nın ateşkesi bitirdiğinden bu yana izlediği politikanın onaylanması olarak yorumlamaktan kaynaklanıyor.
Oysa bu konuda elimizde hiçbir işaret yok.
Ama tersi bazı işaretler var:
Eğer Kürtlerin çoğunluğu PKK’lı şahinlerin politikasını destekliyor olsaydı, Çözüm Süreci Kürt bölgesinde bu kadar büyük bir coşkuyla karşılanır, destek yüzde 90’larda olur muydu? Öyle olsaydı Kürt çoğunluğun da tıpkı PKK’lı şefler gibi Öcalan’ın çağrısını isteksizlikle karşılaması ve süreci bozmak için fırsat kollaması gerekirdi.
Ama öyle yapmadılar. 6-8 Ekim Kobani olayları başta olmak üzere PKK’dan yapılan bütün ayaklanma çağrılarını duymazdan geldiler. Şiddete kitlesel destek sağlamadılar. Bugün de ağır baskı şartlarına rağmen aynı şeyi yapıyor, pasif ve kaygılı bir tutum içinde çatışmaları ve “özyönetim” denemelerini izliyorlar. Eğer biz, barikatlarda zafer işareti yapan 15-20 yaş grubundan gençlerin ruh halinin bölge halkının ruh halini yansıttığını zannedersek yanılırız.
HDP’ye oy veren geniş bir kitle, bu parti aracılığıyla demokratik çözüme geçebilir miyiz, diye veriyor. Kürt kimliğinin siyaset platformunda daha etkili temsil edilmesi, demokratik siyasetle daha çok hak elde edilmesi için veriyor.
Bu saiklerle oy verenlerin oranını bilmemiz elbette mümkün değil. Ama, Kürt siyasi partilerinin tarihlerindeki rekor oyu
PKK’nın savaştığı zamanlarda değil, barışa yanaştığı zamanda alması da birşey göstermiyor mu? Bütün bunlara rağmen bitirirken eklemeliyim ki, aşırı politize olmuş ve etnik aidiyet bilinci çok keskinleşmiş bir kitle ile karşı karşıyayız ve iktidarların yapacakları hataların bu tabloyu hızla değiştirebileceği kritik bir konjontürden geçtiğimiz de bir gerçek.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015