Güldalı COŞKUN
Yeni eğitim yılı, sorunlarıyla birlikte başladı. Ülkenin geleceğinde en belirleyici faktör, eğitimdir. Bu yüzden en fazla üzerinde durulması gereken konudur.
Eğitim, tüm dünyada ve gelişmiş ülkelerde dahi sorun olmaya devam etmektedir. Çünkü, nesiller ve çağ değişiyor, bilginin yayılması ve kullanımından tutun, öğretilmesine kadar, bir çok farklılıklar ortaya çıkıyor.
Fiziki ve teknik değişiklikleri ülkeler maddi olanakları ölçüsünde yapmaya gayret ediyorlar. Ancak, bu işin belki de en kolay yanı oluyor. Zengin petrol ülkelerinde, maddi kaynak sorun değil. Ancak, kayda değer bir başarının bu bölgelerden çıktığını maalesef göremiyoruz.
O halde sorun, sadece modern binalar, teknik yenilikler ve fiziki gelişmelerle çözülmüş olmuyor. Elbette, pırıl pırıl binalar, oyun bahçesi, laboratuvarı, spor alanları olan bir eğitim kurumunun kalitesinde bunlar önemli yer tutar, tutar da esası atladıktan sonra, makyajdan ibaret kalır.
Bizim eğitim-öğretim sistemimizdeki birinci öncelik öğretmenlerimizdir. Dolayısıyla meseleye bunları yetiştiren fakültelerden başlayarak, sorunlara el atmış olabiliriz. Bunun için öncelikle, hangi özellikteki öğretmenlerle kaliteli bir eğitime kavuşur ve ülkenin geleceği için sağlıklı nesiller yetiştirebiliriz, bunu tespit etmeliyiz.
Dillerde pelesenktir; soran, sorgulayan, düşünen nesiller lafzı... Her yerde bunu söyleriz. Hatta, her din, inanış ve ideoloji sahipleri de bunları söyler.
Zaten, mesele doğruları söylemekte değil, bunu nasıl gerçekleştireceğimiz hususunda tıkanıyor. Her bir ideoloji sahibi, kendi ideolojisinin eğitimde bariz yansımasını sorun etmezken, diğerini baskı unsuru veya en azından özgür düşünmenin önünde set olarak görüyor.
O halde, tüm inanç ve ideolojilere eşit mesafede durabilen ve kendi tercihini empoze etmeyi bırakıp, özgürce soru sormayı öğretebilen öğretmenler yetiştirmeliyiz.
Soru sormak; düşünmeyi, merak etmeyi ve akabinde öğrenmeyi getirir. Memur zihniyetli, metin okuyarak, saatini dolduran öğretmenlerle, kimse başarı beklemesin.
İdealist bir meslek olan öğretmenliği tercih edenlerin bunu bilerek seçmesi gerekir.
Tekrar, fiziki şartlar ve binaya dönecek olursak; her semte, nüfus sayımlarına bakılarak, yetecek sayıda okullar yapılması gerekiyor. Benim çocukluğumda, herkes evinin yakınındaki okula giderdi. Servis nedir, bilmezdik. Hem vakit kaybı olmaz, hem de okul çıkışları güle oynaya evlerimize gelirdik.
Sabahın köründe servise binip, uykulu uykulu şehrin bir ucuna giden çocuklara çok üzülüyorum. Bunun İstanbul gibi bir metropolde trafiğe olumsuz etkisini hiç yazmıyorum.
Her mahallede ihtiyacı karşılayacak sayıda okul olması, birden çok sorunu çözecektir. Kentsel dönüşümden yararlanarak devlet, bazı yerlerde okul eksiğini giderebilir. Lokal yerlerde, bedeli ödenerek bazı binalar okul olarak inşa edilebilir.
Ayrıca TOKİ ve benzer konutların yapımında okul sayıları mevcut plandan daha fazla, gelecek hesap edilerek yapılmalı.
Eğitim sisteminin çözümünde birçok teorisyen ve işin ehlinden çeşitli öneriler talep edilirken, devlet fiziki sorunların çözümü için TOKİ benzeri bir okullaşma hamlesi başlatabilir. Bunların çoğu özel okul olursa, rekabet ve sayı artışından dolayı fiyatlar daha da düşer, karşılayamayan aileleri de devlet finanse edebilir.
Şimdi de bir kısım destek var ancak bundan habersiz olan ya da yedeklerden bir yere girer umuduyla, buna başvurmayıp zorda kalan birçok aileden sıkıntılarını dinledim.
Çocukları yeterli puan alamayınca açık lisede okumak zorunda kalan veliler de, kimi kredi bularak, kimi de tüm şartlarını zorlayarak temel liselere yazdırmışlar. Fakat, seneye nasıl ödeyeceklerini şimdiden kara kara düşünüyorlar.
Aslında yeterli puanı alamayan öğrencinin meslek lisesine, ona da yetmezse çıraklık okuluna yönlendirilmesi için oluşturulmuş bir sistemdi bu. Alt yapısı hazır olmadığından veya yeterince anlatılamadığından başarılı olunamadı.
Bunun için öncelikle, mesleğe yönelik liselerin arttırılması ve cazip hale gelmesi gerekir. Meslekten de lütfen imam hatip liselerini anlamayın. İşgüzar idarecilerin her liseyi buna dönüştürmesi yerine, meslek lisesi statüsünde bırakıp bazı dersleri düz liselerde seçmeli yapabilirlerdi.
Yeteneklerine göre çocukların yerleşebileceği az sayıdaki sosyal bilimler, sanat, iletişim, sağlık-meslek liselerinin sayısı arttırılmalı. Hatta öğretmen liselerine dönüş yapılmalı.
Çözüm, yeterli sayıda ve kendi mahallesinde meslek, Anadolu ve fen lisesi sayılarının arttırılarak, yetenek ve tercihe göre eğitime başlanması.
Son gelinen nokta, gerek içerik, gerek fiziki şartlar yönünden beklentiye cevap vermemekte…
Bu konuda bir seferberlik şart oldu.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018