Gürbüz ÖZALTINLI
Başbakan Kürtlere soruyor: “Neden hâlâ onlara oy veriyorsunuz?”
Başbakan, açık bir sertlik politikasının sözcüsü olarak gördüğü BDP’ye Kürtlerin niçin oy verdiğini anlamıyor! Aslında kastettiği, Kürtlerin haklarıyla ilişkisi kalmamış olduğuna inandığı bir şiddete rağmen nasıl olup da PKK’nın Kürtlerden destek bulabildiği.
Bunun cevabının o soruyu sorduğu konuşmasının ruhunda gizli olduğunu nasıl göremiyor bilmiyorum. Bu ülkede sertlik ve şiddet dili başlı başına bir siyasi enstrüman değil mi? Başbakan kendi sertliğinden yarar umarken bunun farkında değil mi? Uzlaşmayı, el uzatmayı, eleştirilere kulak vermeyi PKK reddediyor, doğru. Peki, bu konuda Erdoğan’ın karnesi çok mu farklı? Başbakan’ın da eleştiri aldığı konularda bu eleştirilere kulak vermemesinin nedeni; uzlaşmayı, siyaseten geri düşmek, zayıf görünmek olarak değerlendirmesi olabilir mi? Uludere’den sonra Erdoğan’a oy veren Türklerde bir azalma olmuyorsa, Silvan’dan, Hakkâri’den, Şemdinli’den sonra PKK’yı destekleyen Kürtlerde bir azalma olmamasına neden şaşırıyoruz?
Başbakan o soruyu sorduğu konuşmasında tüm siyasi aktörleri, medyayı ve hatta doğrudan BDP’yi destekleyen Kürtleri cepheden karşısına almadı mı? Siyasi aktörleri sorunun çözümünde işbirliğine davet etmek yerine, onların tabiatında var olan rekabetçi tutumlarını öne çıkartıp sertleşmeyi seçmesi tesadüf mü? Bunu, onun “asabi” kişiliğine mi vereceğiz?
Hayır. Başbakan da bütün siyasi aktörler gibi bu coğrafyanın egemen siyasi kültürünü iyi biliyor. Güç üzerine yürüyen çatışma ve şiddet ruhu, elde hazır bir malzemedir bu ülkede.
İnsan hayatının değeri; vatana, davaya, devlete adanma talep eden, hayatı değil ölümü yücelten kültür üzerine Murat Belge yazmadık ne bıraktı? Ferhat Kentel de siyasi kültürümüzde şiddetin kuşatıcılığı üzerinde duruyordu son yazısında. Hangisine yanlış diyebilirsiniz?
Bence, Kürtlerin sorunlarına dair kimi iyileştirmelere rağmen PKK’nın savaşı tırmandırdığında yalnızlaşacağını düşünenler yanılıyorlar. Daha iddialı bir söz söyleyeyim izninizle; Kürt haklarında, anadilde eğitim dâhil daha ileri reformlar da, milliyetçi Kürtlerin PKK şiddetiyle arasına mesafe koymasının garantisi olmayacaktır. Kürt haklarını tanı, PKK’yı tecrit et ve teslim al formülüne çok güvenenler sanırım yanılıyorlar. “Kürt realitesini” iyi anlamıyorlar.
PKK ne kadar totaliter, ne kadar militarist olursa olsun; bir demokratın şiddetle karşı çıkacağı daha ne kadar özelliği içinde taşırsa taşısın Kürt milli kimliğiyle özdeşleşmiş bir harekettir. Kürtlerin kendi kendilerini yönetmeleri arzusunun temsilcisidir. Entegrasyonun değil, ayrılığın iradesidir. Bu irade, hâlâ o örgüte destek verdiğine şaşırdığımız Kürt nüfus ne kadarsa, işte o kadarının ifadesidir.
Bu şu demektir: Hangi hakkı tanırsanız tanıyın, PKK’nın siyasi yönetim talebi karşılanmadıkça tatmin olmayacak, uzlaşmayacak, kısmi bir Kürt nüfusla karşı karşıyasınız. Bunu siz görmüyor olabilirsiniz. Ama PKK görüyor. Kendi iktidar talebini, milli kimliğinin “özgürleşmesi” olarak kabul eden önemli bir Kürt nüfusun var olduğuna inanıyor.
Dolayısıyla, Türk’üyle, Kürt’üyle boğazına kadar şiddete batmış siyasi kültürde, savaşçıların siyasi iktidar talebini tatmin etmesek de olur, onların destekçilerine haklar tanıyalım sorunu çözeriz düşüncesi kulağa hoş geliyor ama sanırım Kürt gerçeğine uymuyor. O nedenle hayretle soruyoruz:“Hâlâ neden onları destekliyorsunuz?”
Öte yandan, en az PKK’nın temsil ettiği ayrılıkçı (buna güçlü bir özerklik de diyebiliriz) nüfus kadar, örgüte muhalif entegrasyoncu bir Kürt nüfus da yaşıyor bölgede, bunu da biliyoruz. Sorunun en önemli boyutu da bu sanıyorum. Bu nüfusun özgürlüğü, asla varlığının temsilini PKK’da bulan nüfusun“özgürlüğünden!” daha önemsiz değil.
Bu tablodan çıkan sonuç nedir? Sanırım, PKK’nın iktidar taleplerini yok sayan, o cepheye açık siyaset kanalları tanımayan bir politika, savaşın sürmesi anlamına gelecektir. Ancak, özerklik koşullarının oluşabilmesi için, bölgede şiddetten arınmış demokratik bir siyasi hayatın yasal, kurumsal güvencelerinin sağlanabilmesi zorunludur.
PKK’nın varlığına, özerklik taleplerine karşı çıkmakla, tüm Kürt nüfus üzerinde şiddete dayalı totaliter bir hegemonya kurma politikasına karşı çıkmayı birbirinden ayıran bir siyasi dile ihtiyacımız olduğu kanısındayım. Özerkliğin sınırlarının ne olacağı, demokratik bir merkezin bölgesel iktidarlar üzerindeki denetim mekanizmalarının nasıl kurulacağı gibi yaşamsal konuların tartışılmasından ısrarla kaçınılmasının; çözüm üretmenin temel alanı olabilecekken, yeni anayasa çalışmasının bu kadar gündemden düşmesinin sakıncalarını ne kadar tartışsak azdır.
PKK’nın toplumsal tartışmayı sabote eden kör şiddetinin hepimiz farkındayız. BDP’nin sıkışmışlığı ve asla beklenen rolü oynayamadığı da ortada. Fakat çözüm, zaten hiç de kolay olmayanın zorlanmasından geçmez mi? “İşte PKK budur” der teslim olursanız, yazmayı da çizmeyi de siyaseti de bırakıp bir köşeye çekilmekten başka yol kalır mı? “Köşeye çekilmek mi, ezeceğiz onu”diyorsanız; 30 yıldır “zafer” hayalinin peşinde dağlarda ölen çocuklar yetmedi mi böyle bir“çözümün” olmadığını öğretmeye.
Sorunu ne yazık ki soğukkanlılıkla konuşabilecek durumda değiliz. Savaş bu sağduyuya izin vermiyor. Ölümler karşılıklı nefreti büyütürken; özerkliği, yasal siyaseti, bütün Kürtlerin temel haklarını güvenceye alan adımların neler olacağını tartışmak çok zor gözüküyor.
Her kes birbirine bağırıyor.
Böyle böyle en kötüsüne razı oluyoruz.
Savaşıyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023