Gürbüz ÖZALTINLI
Başbakan İmralı’yla görüşmeler yapıldığını açıkça ilan ederek sorunun çözümünde kararlı olduklarını açıkladığında hepimiz onun üstlendiği siyasal riski konuşur olduk. Gerçekten de, milliyetçi-muhafazakâr değerlerin egemen olduğu bir kitlenin onayına ihtiyaç duyan Erdoğan’ın işinin kolay olduğu söylenemez. Fakat, sürecin başında olmamıza rağmen bu iradenin toplumda güçlü bir karşılığı olduğu da anlaşılıyor. Erdoğan, yıkılmaz sanılan güçleri siyaset sahnesinden silerken toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan muhafazakâr kesimle olağanüstü bir güven ilişkisi kurmayı başardı. Onların içinden geliyordu. Sistemin dışında tutulan Türk’üyle, Kürt’üyle milyonlarca insan onun kişiliğinde, cesur, samimi ve dürüst bir temsilci bulduklarına inandı. Rejimin; yargısıyla, medyasıyla, kibirli karanlık tüm odaklarıyla direnişi karşısında, artan bir kararlılıkla onun arkasında durdu. Değişimin derinliği o kadar kuvvetli algılandı ki, AKP’nin tabanıyla statükonun aktörleri arasında bir uçurum oluştu. Ortaya, büyük heyecanla kabul görmüş alternatifsiz bir iktidar çıktı. Kabul edelim ki bu olağan bir durum değildir. AKP’nin bir konjonktür partisi olmaktan çıktığını anlatır. Savaş ya da ekonomik bir felaket yaşanmadıkça AKP ile temsil ettiği taban arasındaki bağları (görünür vadede) çözmeye aday bir politik aktör yoktur sahnede.
Bunun doğal sonucu, toplum-siyaset ilişkisinde siyasetin özerklik alanının genişlemesidir. Bu da siyasetin toplumu dönüştürücü etkisinin güçlenmesi anlamına gelir. Nitekim Erdoğan’ın aşırı özgüveni ve radikal söyleminde biz buna tanık oluyoruz. “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık”... Tutumları sağ-sol ekseninden anlamlandırmaya çalışanların dikkatini çekerim; şimdiye kadar “solcu”bir siyasetçiden duyduk mu biz böyle sözleri?
Kanımca çözüm sürecinin tıkanması durumunda da bundan siyasal rant bekleyenler hayal kuruyorlar. Erdoğan, olası bir geri dönüşün kendi iradesi ve niyeti dışında olduğunu bu ülkeye anlatır ve bu riski siyasi rakiplerine transfer eder. Bunun için de demagoji yapması ve toplumu yanıltması gerekmeyecektir büyük ihtimalle. Çünkü, süreç tıkanırsa yine büyük ihtimalle bu, AKP’nin topluma anlatamayacağı nedenlerle olmayacaktır.
Briç ve siyaset
CHP’ye gelince. Bu parti süreçte risk falan almıyor. Çünkü “almak” bir fiildir. İrade gerektirir. Oysa CHP felçlidir. Bir “fiile” karar verecek iradeye sahip değildir. O, doğrudan risk altındadır.
Briçle tanışıklığı olanlar “squiz” (sıkıştırma) hamlesini bilirler. Squizde, oyuncu öyle bir durumda kalır ki, rakibi kendisinde bulunmayan bir renk oynadığında, elinde tuttuğu iki farklı renkte el alır kâğıttan hangisini atsa, diğer taraf bir sonraki elde o rengi oynayıp diğer el alır kâğıdı da etkisizleştirir. Burada, el alamayan oyuncunun iradi bir hatası yoktur. Oyunun geldiği yerde mecbur kaldığı bir çaresizlik durumu sözkonusudur. CHP kendisini siyaseten squize düşmüş görüyor. Çözüme destek politikası yürütse ulusalcı oyları kaybetmekten korkuyor. Açık muhalefet yapsa, kısmen kendi tabanını da kapsayan toplumdaki geniş kabul duygusunun dışına düşmekten çekiniyor. Fakat bu kadarla da sınırlı değil. Hangi yolu tuttursa sonucun AKP’ye yaramasını engelleyemeyeceğini de seziyor.
Tarih onu aldı bu felç noktasına getirdi bıraktı. Biz de değişimin ne demek olduğunu böylelikle daha iyi anladık. Eski olanla yeni gelen arasında öyle derin bir uçurum var ki, bir ayağınızı eskiye ötekini bugüne basmanız imkânsız. Seçim yapacaksınız. Ve o seçim sizi budayacak. Bütün değişim süreci içinde statükoda direnmiş olmanın bedelinden kaçamazsınız. On yıl yaşanmamış gibi davranamazsınız.
Fakat siyasetçiyle briççi arasında fark var tabii. Briççi başına geleni fark eder, kaderine boyun eğer elindeki kâğıdı atar. Siyasetçi toplumsal olayların kuralsızlığına, belirsizliğine bir umut sarılır. Çürümekte olanı kabul etmesi zordur.
Şimdi Baykal sahalara inecekmiş. İnmese şaşırırdım zaten. Hangi role talip olduğunu bilmeyenimiz var mı? Ulusalcılığın son nefesiyle sürece saldıracak. Eğer AKP’yi ürkütmeyi başarırlarsa kaybeden AKP olmayacak. Ulusalcı saldırı karşısında süreç tıkanırsa, toplum AKP’den vazgeçmeyecek. Barış yeni bir döneme ertelenecek. Olan gençlere olacak.
Bu toplum kan ve acı tüccarlarından çok çekti.
Fakat bu kez hissiyatım odur ki, onların bütünüyle tarihe gömülüşüne ve bir ana akımın dağılışına tanık olacağız.
Başaramayacaklar.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023