Gürbüz ÖZALTINLI
Başkanlık tartışmasında da kendisini ince bir esinti olarak hissettiren; fakat akademiklerin bildirisiyle daha görünür olan bir“söylemsel vurgu”, (daha da doğrusu) “siyasal yönelim” farkına tanık oluyoruz. Muhalefetten söz etmiyorum. İktidar alanında durduğunu kabul edebileceğimiz politik/entelektüel kesimler arasında yürümekte olan tartışmayı kast ediyorum…
Önce, tartışmanın aktörleri üzerine bir tespit: Vurgu farklılıkları etrafında kümelenenler, “AKP ile organik özdeşleşme/ özerk, eleştirel konumda durma” ya da “otantik muhafazakâr köklerden gelme/ seküler- liberal dünya içinden eklenme” gibi ayrımlara oturmuyorlar. Tartışmanın her iki tarafında da bu ikili kimlikler içinden tanımlayabileceğimiz sesler mevcut. Bence bu manzara önemli. Bunun anlamını tartışmayı başka bir yazıya erteleyerek sadece not düşmekle yetinelim.
Nedir bu siyasal vurgu, yönelim farkı derseniz; Türkiye’de yaşanılan ve anlamlı bulunan dönüşümün merkezi meselesinin ne olduğu sorusuna getirilen cevaptır diyebilirim.
Genişletmeyi sonraya bırakarak ve biraz da kabalaştırmayı göze alarak, bu cevapları şöyle sadeleştirebilirim:
Bir kesim açısından, -bütün zorluklarının farkında olunarak- temel mesele; Türkiye’nin demokratikleşmesi; sorunların çoğulcu tartışmalar ve şiddeti dışarıda bırakan siyasetlerle çözülebilir bir ilişkiler düzeninin kurulmasıdır. Dönüşüm, bu merkezi hedefe sapmadan yürüyebildikçe anlamlıdır; desteklenebilirdir.
Diğer kesimde ise, milli/bağımsız bir siyasi iradeyi toplumda egemen kılmak; Türkiye’nin güç ve avantajlarını eksiltmeye yönelik bölgesel ve küresel etkilere karşı, ulusal bir direnç oluşturmak dönüşümün merkezi sorunu olarak tanımlanmaktadır.
Bağımsızlık ve demokrasi… Her iki başlık da siyasi tarihimizin son derece sorunlu alanlarına karşılık gelir. Bunlar, güçlü tartışmaların; yaralı bir toplumsal hafızanın konularıdır. Bugün de “Yeni Türkiye” arayışının merkezine oturmaları şaşırtıcı değil.
Fakat aynı zamanda kendi içinde tuzakları da olan tartışmalar bunlar. “Slogan düzeyinde” bakıldığında “Demokrasi” ile“bağımsızlık/millilik” bir arada siyasal-ideolojik bir sentez olarak tasavvur edilebilir gibi geliyor. Oysa hayat, sloganlara; kuramsal tasavvurlara uygun ilerlemiyor çoğu kere. Pekâlâ, bu idealler, birbirini çelmeleyen, zayıflatan yönde anlamlandırılabiliyor. Birbirinden farklı zihniyetlerin, kendi meşreplerine uygun siyasetlerine toplumsal meşruiyet sağlamalarına aracılık edebiliyor.
Nitekim akademiklerin bildirisi, “demokrasi” vurgusunu önemseyenlerde, onu ifade özgürlüğü içinde kabul eden bir siyasetin savunulmasına yol açarken; “milli/yerli” olmanın önemi üzerine söylem kuranlarda cezalandırıcı siyaset savunusu öne çıktı.
Başlarken değindim; başkanlık tartışmasında öne sürülen argümanlara bakın, orada da bu ayrımın açık izlerini göreceksiniz. Bir kesim, dış etkilerden korunma gücü yüksek; etkin ve hızlı işleyen bir merkezin önemi üzerinden ikna edici olmaya çalışıyor.
Bu bakışa göre, bürokrasi seçilmiş iktidarı sınırlayan bir kurumsallaşmayı ifade etmiyor sadece. Aynı zamanda, milli ve yerli olana karşı küresel güçlerin müdahale mekanizması olarak işlevselleşebilen bir yapı. Parlamenter hantallık ve çok parçalılık bu yapıyla baş etmeye, üzerinde denetim kurmaya elverişli değil.
Başkanlık –deyim yerindeyse- “bürokrasiyi millileştirmenin” güvencesi olarak sunuluyor. Başkan ne kadar güçlü ise milli iradenin de o kadar kendisini gerçekleştirebilir kılmış olduğu var sayılıyor. Çoğunluğun tercihine dayanıldığı için “milli”lik ve“demokratiklik” üst üste binmiş oluyor!
Bu özet değerlendirmeyi bir soruyla bitireyim…
Demokratikleşme, ulusal çıkarların korunmasını zorlaştırır mı?
Galiba asıl tartışma bu.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023