Gürbüz ÖZALTINLI
Son yıllarda toplum olma durumumuzu sorguluyoruz çokça. Ortak noktaları silikleşmiş; belki de Cumhuriyet boyunca zaten hiç böyle bir kimlik üretememiş; bölgelerle, kültürlerle ayrışmış; kutuplaşmış halimizden müştekiyiz.
Oysa o kadar da değilmiş! Büyük çoğunluğumuzu yatay kesen şovenizmi çabuk unutmuşuz! “Atalarımız böyle bir şey yapmış olamaz” dan başlayıp; “onlar da Ruslarla işbirliği yaptılar; hak ettiler”e uzanan her renkten sivil ses öfkeyle ayağa kalktı. Demokrat kimliğiyle tanıdığımız bazı muhafazakârlar bile apolojiye abanan yazılar yazdılar. Demokratlık iddiasını sürdürmeyi artık siyaseten verimli bulmayan en yetkili katlardan ise, “kan tahlili” öneren; Alman Parlamentosu kararına katılan milletvekillerini siyaseten eleştirmek yerine “Türk ırkının kanı” referansıyla aforoz eden konuşmalar dinledik.
Almanya’yı çökertecek en “yaratıcı” öneri ise Canan Arıtman’dan geldi: “Alman mallarını boykot ediyoruz”… Olur; edelim!.. Makam arabalarından başlayalım mesela.
***
Keşke, bu inadın gelip saplandığı yer Mercedes konforundan yoksun kalmaktan ibaret olsa. Türkiye, Talat ve çetesinin Balkan tecrübesiyle sürüklendiği paranoyayla kadim bir halkı Anadolu’dan söküp atma kararına, yüz yıldır rehin kalmış durumda. Yüz yıldır bu büyük felaketle yüzleşmemek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmadı.
Bunun sorumlusu toplum değil devlettir. Öyle bir devlet siyasetinden geliyoruz ki, bu topraklarda yaşayan her bin kişiden birisi bile Mustafa Kemal’in 1915’i “kabul edilemez bir alçaklık” olarak nitelediğini bilmez.
1918 yılında Mustafa Kemal ile Fethi Okyar’ın çıkarttığı “Minber” dergisinde“Küçük bir hizip için bütün bir milleti köyünden kasabasından söküp yollarda imha olmasına yol açmanın bir felaket” olarak nitelendiğinden; Talat ve arkadaşlarının tehcir nedeniyle ağır biçimde eleştirildiğinden haberimiz yoktur.
Bunları bilmeyiz. Profesör Taner Timur’u okumasaydım ben de bilemeyecektim. Aynen ilkokul arkadaşım Artin’in isminin neden hiç tanıdık gelmediğini ne benim ne de çocuk merakımla sorduğum annemin bilmediği gibi.
Bilmiyoruz, çünkü 1918’in aklı devleti yönetmeye başlayınca değişti. Reel politik korkular tarihin üstünü örttü. Devlet anlattı, biz dinledik ve bunu “bilgi” zannettik. Kim bilir belki de işimize geldi.
***
Şimdi, “ikiyüzlü Batı’nın” bizi “tehcir sopasıyla” sıkıştırmaya çalışmasından şikâyet ediyoruz. “Sen önce Holokost’un hesabını ver” diye sesleniyoruz. Bu sözün neresinden tutmalı? Bırakalım savaş sonrası Almanya’nın kendini yeniden kurarken kuşaklar boyu soykırımla hesaplaşma çabalarını; hadi Willy Brandt’ın diz çöküp özür dilemesini de görmezden gelelim. Berlin’in göbeğinde 19.000 metrekareye yayılan soykırım anıtını da unutalım. Kızdığımız kararın içinde bile hem Holokost hem de Tehcir üzerine taşıdıkları sorumluluğu kabul var. Diyelim ki; Almanlar bunları yapmadı… Bu, bizim tarihimizin felaketleriyle yüzleşmekten kaçmamızı haklı çıkartır mı?
Erdoğan’ın attığı en cesaretli, en değerli adımlardan birisiydi 2014 taziye mesajı. O mesajda devlet adına ilk kez Ermenilerin acıları paylaşılıyor ve “1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi, çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürünün ve çağdaşlığın gereği” olduğu ifade ediliyordu. Bu tarihi bir çıkıştı.
Ama ne yazık ki “taziyeden” ışık hızıyla buralara geldik.
***
Parlamentolar bence de sorunun çözümüne katkı yapmıyorlar bu tür kararlarla. Halkları yakınlaştıran değil, tersine katılaştıran etkileri oluyor bunların; doğru. Bu kararlar siyasi; bu da doğru…
Fakat bunlara verilecek en dürüst, en ahlaki tepki “üst aklın komplosuna” işaret edip ırkçılık sınırına giren sözlerle şovenizm bayrağına mı sarılmaktır?
Yoksa hem parlamentoları eleştirip hem de taziye çizgisine, onurla, ısrarla sadık kalmak mıdır?
Tartışmaları boğmak mı; cesaretle önünü açmak mı doğrudur?
Hangisidir “diklenmeden dik durmak” burada?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023