Gürbüz ÖZALTINLI
Tam sokak ağzı gibi oldu bu. Doğru tahmin ettiniz; bu yazının başlığı, FETÖ’nün “siyasi ayağı” tartışmasına bir gönderme. Hepimizin tanıklığı altında, İktidar ve muhalefet birbirlerini Gülen örgütüyle iş tutmakla suçluyorlar. Münazara kıvamında retoriklerle yeniden pişirilip masaya sürülen bir tartışma bu. CHP ve liderinin bu konuyu Erdoğan’ı sıkıştırmakta çok kullanışlı bir malzeme zannettiklerini biliyoruz. Bana sorarsanız yanılıyorlar. Konunun izlediğimiz argümanlar üstünden tartışılmasının, kutup körleşmesine maruz kalmış, yankı odalarına hapsolmuş taraftarlar dışında kimseyi ikna edeceğini sanmıyorum.
Bu durum her iki taraf için de geçerli. Çünkü aslında iki taraf da haklı. Hem AKP ve Erdoğan ve hem de CHP ve Kılıçdaroğlu değişik evrelerde bu küresel/ sızmacı/ istihbarat örgütüyle iş birliği yaptılar. Eğer gerçekten adalet duygunuzu siyasi fanatizme kurban vermemişseniz; biraz dürüst ve nesnel olabilmeyi başarabiliyorsanız bu örgütün nasıl bir zeminde varlık bulabildiğini; hangi siyasi dinamiklerden ve zaaflardan beslendiğini fark edersiniz. Onun vücut bulması, güçlenmesi, doğrudan darbeyle iktidarı almaya cüret edecek konuma gelmesi, tek bir siyasi aktörün tercihleriyle açıklanabilecek bir süreç değil. Çok faktörlü, çok katmanlı bir olguyla karşı karşıyayız.
Gülen’in 50’li yıllara kadar giden bir geçmişi olduğu biliniyor. Ne zaman sıradan bir inanç çevresi olmaktan özel misyonlu bir örgüt olmaya evrildi, bunu bizim gibi insanların bilmesi imkânsız ve zaten konuyu anlamak için bu şart da değil. Çünkü, tam tarihini bilmesek de bu örgütün uluslararası fonksiyon gören, en gelişmiş istihbarat bilgileri ve teknikleriyle çalışabilen, bürokrasiye sızmacı yöntemlerle el atan bir yapı haline gelmesi son yılların işi değil. Bu mimarinin arkasında, uzun yılların emeği ve CIA/MOSSAD patentli bir aklın olduğunu düşünmek, herhalde gözümüzün önünde cereyan eden bunca olaydan sonra bir insanı komplocu yapmaz. Rus istihbaratının Gülen örgütünü ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğü, okullarını 2000’li yılların başında yasakladığı biliniyor. Bu örgütün 11 Eylül’den sonra Afrika ülkelerine açıldığı da… Evet, bütün İslami coğrafyada öncelikle eğitim sektörünü merkeze alarak yayılmaya çalışan bu sızmacı operasyonel istihbarat örgütünün ne yazık ki ana vatanı Türkiye. Ve en büyük hasarı da bu ülkeye verdi.
Askeri vesayet rejiminin gerçekleri ortadayken; eğitim kurumları üzerinden küçük yaşta devşirdiğiniz muhafazakâr insanlara “kimliğini gizleyerek devlete sızma” yı bir yöntem olarak önerdiğinizde o insanların bunu yadırgaması veya ahlaken reddetmesi için bir neden gösterebilir misiniz Türkiye’de? O insanların, küçük yaşlardan itibaren himmetini görmüş oldukları bu dayanışma dünyasına bağlanmaları; kişisel kaderlerini onunla özdeşleştirmeleri neden şaşırtıcı olsun? Üstelik bunun, yüce bir inanç, yüksek erdemler uğruna yaşanan bir tercih olduğuna inandırılmışsanız başka bir hayatı kirli de bulursunuz…
Gülenciliğin demet demet vasıflı insan devşirip onları manipüle etmesi kolay anlaşılabilir bir şey. Asıl anlaşılması güç olan, istihbaratından yargısına, üniversitesinden medyasına kadar kontrol ettiği geniş imkanlarıyla Genel Kurmay’ın merkezinde yer aldığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu süreci nasıl engelleyemediğidir.
AKP 2002 seçimlerini kazanarak hükümet kurduğunda devletle ilişkisi sıfır olan; tamamen dışarıdan gelen bir hareketti. Daha önemlisi, müesses nizamın tehdit gördüğü bir partiydi AKP. Seçmen sizi hükümet yapar. Fakat yönetmek için kurumlara, kurumları bilen insanlara, sözünüzün geçeceği bürokratlara ihtiyacınız vardır. Batı çalışma grubuyla, 28 Şubatçı generallerle, hangi partiyi kurduysanız kapatan hakimlerle, anayasayı çiğneyen anayasa mahkemeleriyle nasıl baş edeceksiniz? Ülkeyi nasıl yöneteceksiniz, darbecileri nasıl durduracaksınız, kendinizi nasıl koruyacaksınız?
AKP yönetiminin bürokraside yaslanacağı tek güç vardı: o zamanki adıyla Gülen Cemaati. 28 Şubat’ın dumanı tütüyordu. Generallerin “post modern darbe” yapmakla övündükleri zamanlardı. Ordunun laik rejimin bekçisi olduğunun durmadan hatırlatıldığı, darbe tehditlerinin üst üste savrulduğu, yüksek rütbelilerin ağzından çıkan her sözün manşet olduğu günlerden geçtik. Paşaların başını çektiği; onlara “bu iş bitmiştir” dedirten kalabalıkların toplandığı, kalpaklı bayraklarla “ordu göreve” pankartlarının taşındığı Cumhuriyet Mitinglerini hatırlamayan var mıdır?
Özetle; devlet içinde, kurulu düzen güçleriyle dışarıdan gelen sivil siyaset arasında güçlü bir kavga patladı. Bu kavgada vesayet güçlerinin kural tanımazlığının zengin örneklerine tanık olduk. Cevap, Ergenekon/Balyoz başta olmak üzere bir dizi ceza soruşturmasıyla geldi. Komutanlar herkesin şaşkın bakışları arasında cezaeviyle tanıştı. At iziyle it izi; gerçekle komplo birbirine karışmaya başladı. Bir yanda tatbikat maskesi ardında ayan beyan darbe provaları yapılırken öte yandan saçma sapan casusluk soruşturmaları iç içe geçti. Gülenciliğe dokunanlar hakikaten yanarken, Genel Kurmay’dan da e bildiriler yayınlanıyordu.
Vesayet düzenine karşı yürütülen mücadelenin tek merkezli olmadığı anlaşılıyordu. Daha o günlerde AKP liderliğini aşan başka bir inisiyatifin etkili biçimde devrede olduğunu ele veren çok ciddi işaretler vardı. Erdoğan’ın bu inisiyatife yol verdiği, kendisine sağlanan büyük avantajın farkında olduğu bir gerçektir. O’nun “yanıldık” itirafını biraz kazımak gerekir. Ben bu itirafı çok masum bulmayanlardanım. Evet yanıldığı doğru ama hangi konuda? Örgütün niteliğini mi doğru okuyamadı? Kendisine alan açma iştahının mı farkında değildi? Dış güçlerle ilişkisinden mi hiç kuşkulanmadı? Baktığında karşısındakini bir “Hizmet Hareketi” mi görüyordu? Bunların inandırıcı bir tarafı var mı? Özellikle Hakan Fidan’la birlikte önüne işin aslını anlatan raporlar gelmemiş olması asla gerçekçi değil. Erdoğan’ın yanılgısı, örgütün gücünü tartmaya ilişkindir. Neleri göze alacağını doğru kestirememiş, kendi gücüne de haddinden fazla güvenmiştir kanımca. Fakat ironik olan şudur ki, bu konuda bile onun yanıldığını söylerken tereddüte düşebiliriz; çünkü hakikaten de günün sonunda kazanan örgüt değil Erdoğan olmuştur…
Hukuk tanımaz vesayet rejiminin, kendisi de hukuk tanımaz ucu karanlık kirli bir istihbarat örgütü eliyle tasfiyesi, bu ülkenin gerçekten kahredici kaderiymiş. O günlerdeki heyecanımı hatırlıyorum. Demokratikleşme fırsatını yakaladığımızı düşünürken, dönüp dolaşıp 15 Temmuz’a toslamak; eski rejimi aratacak kadar otoriterleşmeye, yargısı/medyası/üniversitesi ile bütün kurumların tek bir kişinin iradesi arkasında hizaya girdiği keyfi bir yönetime maruz kalmak… Bu, az buz bir hayal kırıklığı değildir…
Bir de benim gibi AKP’nin otoriterleşmeye dümeni kırdığında hayal kırıklığı yaşayanlara bakıp, kibirle ve kızgınlıkla küçümseyenler; kendilerinin baştan beri AKP iktidarının yıkılması gerektiğini savunmakta haklı çıktıklarından zerrece kuşku duymayanlar var. İslamofobyalarının rehberliğinde yürümekten hoşnut olanları kastediyorum. Onlar, bizim gibi düşünenlerden çok daha erken bir tarihte; ordunun darbe yapamayacağını fark ettiklerinde hayal kırıklığı yaşadılar.
Sonraki yıllarda Gülenist hareket hükümete karşı öldürücü ataklara kalkıştığında; 17-25 Aralık’larda, MİT tırlarında, Çözüm Sürecinde örgütle iş tutmaktan kaçınmadılar.
Velhasıl bu FETÖ felaketinin siyasi sorumluluğu kimdedir tartışması ucuz bir fırsatçılıktan başka bir şey gibi gözükmüyor.
Başa dönersek…
Bırakalım bu ayakları.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023