Hakan AKSAY
Ukrayna’daki savaşı bitirmek için ABD eyaleti Alaska’da düzenlenen Trump-Putin zirvesi amacına ulaşamadı.
Gerçi Amerikan lider “Anlaşma yok ama ilerleme var, birçok konuda görüş birliği içindeyiz” gibi cümleler kurdu ancak ilerlemenin nerelerde olduğunu anlayamadık. Çünkü somut olarak hiçbir şey açıklanmadı.
Eğer önümüzdeki günlerde, örneğin, yarın ABD’ye gidecek olan Ukrayna Başkanı Zelenski ile Trump’ın görüşmesinde ortaya çıkacak sürprizler olursa biz de iyimserliğe döneriz.
Ancak şu anda bu zirvenin ateşkesi sağlama yolunda başarılı olduğuna ilişkin bir tez üretmek zor. Silahlar susmayacak ve Ukrayna’nın yüzde 20’sini işgal eden Rusya, bu askerî zaferine uluslararası hukuk damgasını bastırana ve bir dizi konuda kendi taleplerini Kiev’e kabul ettirene kadar savaşa devam edecek.
Putin görüşmeden memnun
Sonuçta bu bir “başarı” ise Alaska’da Trump’ın değil Putin’in başarılı olduğunu söyleyebiliriz. (Bazı Batılı gazetelerdeki “Putin’in zaferi” yorumlarını abartılı buluyorum ama başarılı olduğu ortada.)
Dün ve bugünkü Rus propaganda yayınlarına bakarsak Rus lider hem “hiç korkmadan ABD’ye gitti” hem de Amerikan lideriyle zirve yaparak yıllardır kendisine yönelik uluslararası tecrit girişimlerini geri püskürtmüş oldu.
Birçok Batılı devlet yöneticisinin Putin’i “savaş suçlusu” olarak görmesine ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin 17 Mart 2023’te aldığı tutuklama kararına rağmen Rus liderin ABD’de iyi ağırlandığını, hatta bir ara Trump’ın “Biz 1 numarayız, Rusya da 2 numara” dediğini (ilginç, Çin nereye gitti acaba?) bir kenara not edelim.
Washington yönetiminin 14 Temmuz’da Moskova’yı önce 50 gün sonra 10-12 gün süre vererek ağır yaptırımlarla tehdit ettiğini hatırlıyoruz. Ama Putin’in Trump’a zirve önermesiyle birlikte yaptırım konusu geri plana atılıverdi.
Aylardır tekrar tekrar vurguladığım iddiayı bir kez daha tekrarlayayım: Putin Trump’ı çok kolay manipüle edebiliyor, çeşitli iltifat ve vaatlerle aylarca oyalayabiliyor, hatta parmağında oynatıyor. Anlaşılan kısa süre önce büyük kadro tasfiyeleri yapmış olan ABD yönetiminin elinde usta Rusya uzmanı kalmadı.
Bunda elbette Trump’ın Zelenski’yi sevmemesi, Ukrayna’yı fazla önemsememesi, Putin’e “güçlü lider” olarak hayranlık duyması ve ABD ile Rusya arasında kârlı ekonomik ilişkiler kurulabileceğine inanması gibi faktörler de rol oynuyor.
Ne var ki Amerikan lider, savaşı kısa sürede bitirerek tıpkı bir zamanlar Obama’nın başa gelmesinden 9 ay sonra Nobel barış ödülü alması gibi bir başarıyı sergilemesi için en çok Putin’in direnişine takıldığını zaman zaman hissederek ona eleştiriler getiriyor.
Önceki gün Alaska’da Trump, havaalanında Putin’i kırmızı halılar üzerinde neşeyle karşıladı, kendi arabasına aldı, basın toplantısında diplomatik geleneği bozarak ilk sözü ona verdi, onun iltifatlarını kibar karşılıklarla yanıtladı ve görüşmelere “10 üzerinden 10” not verdi.
Ne var ki yaklaşık 3 saatlik görüşmelerden sonra basının önüne çıktıklarında Amerikan Başkan, Rus mevkidaşı kadar neşeli görünmüyordu. Basın toplantısı (aslında basın açıklaması demek daha doğru, çünkü soru alınmadı) sadece 11 dakika sürdü. Genişletilmiş heyetler arası görüşmeler gibi öğle yemeği de iptal edildi ve Rusya heyeti üyeleri kısa sürede uçaklarına binerek yola çıktı.
Anlaşılan Putin geri adım atmadı, “savaşı çıkaran ana faktörler geçerli olduğu sürece barış yapmayacağız” söylemini sürdürdü. Birkaç gün öncesine kadar yaygın olan “Moskova en azından havada ateşkes önerisi getirecek” haberlerine karşın, ne bu teklif ne de herhangi bir sembolik jest (insani bir adım, savaşa bir süre ara verilmesi vb.) gündeme geldi.
Bence en önemlisi, yaklaşık 3.5 yıldır süren ve yüz binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına yol açan savaşla ilgili olarak bugüne kadar getirilen en önemli öneri olan “30 günlük koşulsuz ateşkes”ten (Trump’ın inisiyatifiydi) söz bile edilmedi.
Rusya Devlet Başkan Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump
Ukrayna ve Avrupa kaygılı
İstanbul’da yapılan Rusya-Ukrayna görüşmelerinde de ciddi ilerleme kaydedilmemişti. Alaska’dan da “tarihi” bir adım çıkmadı.
Şimdi ne olacak? Savaş daha yıllarca sürecek mi?
Yoksa Trump’ın “yakın zamanda üçlü zirve yapabiliriz” diyerek dile getirdiği umut gerçekleşecek mi; yani Putin-Zelenski-Trump üçlüsü aynı masaya oturacak mı?
Şu anda yapılan açıklamalara bakarsak kimse kendine ait gördüğü topraklardan vazgeçmiyor.
Acaba kulislerde dillendirilen “Kırım’ın yanı sıra Donbas da (yani Luhansk ve Donetsk bölgeleri de) tümüyle Rusya’ya verilecek, karşılığında bazı nispeten küçük bölgelerdeki Rus işgaline son verilecek” türü bir takas yakın gelecekte gündeme gelir mi?
Acaba Moskova’nın taleplerine uygun olarak Ukrayna’nın NATO ve AB üyeliği önüne ciddi engeller mi çıkarılacak? Zelenski’nin koltuğunu terk edeceği bir seçim senaryosu mu zorlanacak?
Görünen o ki, Trump kısa sürede ateşkesi sağlamak amacında ama Kiev’in “daha fazla kapris yapmaması” arzusuyla, ondan daha güçlü olan Moskova’dan yana tavır alıyor. Bu günlerde “Rusya büyük devlet, uzun süreli savaşları kazanıyor. Ukrayna’dan Donbas’ı istiyor. Buna razı olup olmamak artık Ukrayna’ya kalmış” demesi de Trump’ın yaklaşımını ortaya koyuyor.
Ukrayna’nın kaderini belirlemek için yapılan Alaska zirvesine Zelenski’nin katılmaması Ukrayna’da ve Avrupalı devletler arasında kaygı uyandırdı. Avrupa liderleri bu zirveyle birlikte kendilerine çok yakın bir coğrafyada devam eden savaşla ilgili süreçten Trump ve Putin tarafından dışlandıklarını daha derin hissettiler. Ayrıca savaş sürerse ABD Başkanı, Ukrayna’ya gönderilecek silahların maliyetinin Avrupalı devletlerden karşılanacağı görüşünü tekrarladı.
Alaska’da iki lider arasında ABD-Rusya ikili ticareti, Arktik’te işbirliği, enerji alanında ortak projeler (ve bu arada Exxon Mobil’in Sahalin’e dönüşü) görüşüldü mü, bilmiyoruz. Siyaseti ticari mantıkla yürütme alışkanlığında olan Trump’ın Putin’den alacağı cazip ekonomik teklifler karşılığında Ukrayna topraklarından daha fazla taviz verme eğilimine girmesi kimseyi şaşırtmaz.
Bu arada Rusya’nın başına buyruk tavrına ilişkin Alaska’da ilginç bir sembolik örnekle karşılaştık. Ülkenin bir numaralı diplomatı kabul edilen Dışişleri Bakanı Lavrov, Alaska’ya üzerinde “SSCB” yazılı bir tişörtle geldi. Bundan daha gösterişli bir meydan okuma olabilir mi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKBeşir Atalay hadisesi: İslamcı harekette rasyonalizm krizi 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezElhamdülillah laiklik var 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEtrafta fark ettiğim umutsuzluğun bana hatırlattıkları 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunAslolan yoldur, yürümektir 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEEn temel beka sorunumuz: Yargı 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBir siyasi iletişim faciası 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünDağ fare mi doğurdu? 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMeşruiyetin Sınırları: Siyasal Rejimler ve Liderler Ne Zaman Meşruiyetini Yitirir? 16.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALULeydi’nin topuğundan Efe’nin topuğuna, “topuk dikeni” tarihi! 16.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli… 16.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPeki, oyları nasıl transfer edeceksiniz? 16.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇMülteci sorununa çözüm 16.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDiyanet, devleti hedef alan faiz hutbesi irad edebilir mi? 16.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGiderek sertleşen yarışta son durum 16.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar’ 15.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERFaal nedametten etkin pişmanlığa 15.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBahçeli’nin sancısı… 15.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİndirimli TC vatandaşlığı… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Rojava Hep Gündem… 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAMilli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu.. 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKomisyonun zor tercihi ve yargının yolsuzluk çıkmazı 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNNiyet Hayır, Akıbet Hayır 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAK Parti bu transferlerle güçlenir mi? 14.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025