Hakan AKSAY
TOMA denilen metal canavar bir yanda...
Öte yanda insanlar...
Etten kemikten, senin benim gibi...
“Metal korumaları” falan yok...
Barışçı bir yürüyüş için çıkmışlar sokağa.
Dünyanın birçok ülkesinde düzenlenen LGBTİ Onur Yürüyüşü için.
Bir dakika!
Bu cümlede birçok “sakıncalı” kelime var:
LGBTİ?
Olmaz!
Hele bizim memleket gibi muhafazakâr, “dini bütün” bir yerde...
Kadınlara tecavüz, “çocuk gelin” satışı, çocuklara her türlü cinsel istismar, bu arada ensest, “Özgecan cinayetleri” falan olsa neyse de; bu katiyen olmaz!
Hele Ramazan’da...
Yürüyüş demek zaten isyan gibi, ihtilal gibi bir şey!
Her türlü “polis vazife ve salahiyeti”ne gayet yasal olarak yem edilebilir yürümeye cesaret edenler.
Yürümek yok, herkes otursun oturduğu yerde!
Onur da ne demek?
Onur, şeref, namus, ahlak...
Siz neden bahsediyorsunuz?
Bu değerlerin yeri ve zamanı değil; biz “Yeni Türkiye”yi kuruyoruz!
Dünyanın birçok ülkesinde mi diyorsunuz?
Bize ne dünyadan yav?
Biz dünyadan farklıyız; başkalarının yaptıkları da, hakkımızda düşündükleri de umurumuzda değil.
Kimse de bize karışamaz!
Biz “Türk tipi demokrasi” kuruyoruz.
Yeterince gazımız, copumuz, kanunumuz var.
Ve tepemizde “100 yılda bir gelebilecek türden, Allah’ın lütfu bir lider”...

TOMA’lar ve insanlar...
TOMA denilen metal canavarlar tetikte.
Ellerinde rengârenk bayraklar, kendileri de bir o kadar renkli insanlar, ne zamandır hazırlandıkları yürüyüşe başlıyorlar.
Barışçıl, demokratik, normal bir yürüyüş bu.
Aşktan, hoşgörüden, dayanışmadan bahsediyorlar.
Şarkıyla, şakayla, gülüşmeyle adımlıyorlar.
Etten ve kemikten insanlar, senin benim gibi.
“Metal korumaları” falan yok.
TOMA denilen metal canavarlar homurdanmaya başlıyor.
Binlerce polis sürülmüş “savaş alanı”na.
“Yüce devlet” küçük çaplı bir savaş planlamış yine besbelli.
Ve bu kez “resmî şenlik” başlıyor.
Plastik kurşunlar, tazyikli su, gaz, boyalı top mermisi, itişmeler, bağrışmalar, “Alın bunu, alın!”, “Ben milletvekiliyim!”, “Sen de in aşağı oradan, çabuk!”...
Metal canavarlar azgınlaşıyor.
O cellat bakışlı araçların içinde insan yok mu acaba?
Yani senin benim gibi insan? Etten ve kemikten?
Yok mu?.. İnsan?.. Yok mu?..

Baskıyla, şiddetle nereye kadar?
İki kadın yerde yatıyor; kalkmazlarsa “çok kötü olacak”, plastik mermilerin vızıltısı öyle diyor.
Bir genç TOMA’ya isyan içinde, elinde bayrak İstiklal’in ortasında “Onur Duruşu”nda.
TOMA bu sefer de ona içindeki nefreti kusmaya başlıyor.
Bayrak elinden uçuyor.
Ama bayrak dediğin nedir ki? Önemli olan yürektir, yürek!
TOMA kızıyor iyice, kininin şiddeti ölçüsünde “orantısız” bir güçle o genci deviriyor.
Hem de nasıl, metrelerce sürükleniyor o cesur insan!
Hasarı vardır mutlaka; ama yüreği sapasağlam kalmıştır, ona kalıbımı basarım...
TOMA denilen metal canavar kazandığını sanıyor...
Varsa eğer içindeki “insan”...
Ve mutlaka bir yerlerde gizlenen “emri ben verdim” tipinde ve “TOMA çehreli” yöneticileri...
Kazandığınızı sanıyorsunuz, öyle mi?
Yanılıyorsunuz.
Kim yürüyüş için, gösteri için, varlık hakları için, özgürlükler için sokağa çıksa üzerine çullandınız...
Muhaliflerin, işçilerin, gazetecilerin, sanatçıların, Müslümanların, Kürtlerin, gençlerin, kadınların...
Herkesin, herkesin...
Kimini dövdünüz, kimini içeri attınız, kimini yaraladınız, gözünü çıkardınız kiminin, öldürdükleriniz de oldu bu arada...

7 Haziran’ın dersleri nerede?
Herkese “ders verdiniz”!
Ne oldu?
Bitti mi direniş?
Korktu ve sindi mi insanlar?
“Türk tipi demokrasiniz” ezdi geçti mi muhalefeti?
Hayır, tam tersine...
Muhalefet daha güçlendi, iktidar paçasından aşağı doğru çekildi.
7 Haziran’da verilen “ders” buydu.
Üç hafta geçti bu dersin üzerinden...
Bu sürede bir vali sorusunu beğenmediği gazetecileri içeri attırdı.
Yolsuzluk iddialarının kahramanı, bakanlar tarafından ödüllendirildi.
TÜRGEV’e kıyaklar devam etti.
Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle hemen her gün birçok insan hakkında davalar açıldı.
Birkaç gün susup “mesajı almış gibi” yapan Cumhurbaşkanı, “açılışlar” yerine “iftarlar” bahanesiyle yine indi sahaya; muhalefete dediğini bırakmıyor; hızı giderek artıyor...
Bu arada IŞİD’e sahip çıkmalar, dolaylı yoldan “PYD’den daha iyi”imaları, silahlı kuvvetleri Suriye savaşına hazırlamalar!..
Ne için sandık başına gittik biz 7 Haziran’da?
Tüm bunlar sürsün diye mi?
Yoksa insanlara eziyet çektiren devletin frenlerine basılması için mi?
Ders almayanlar, bugün hâlâ herkese ders vermeye kalkıyorlar!
Gazla, copla, mermiyle, yasakla, tuzakla...
Yeter artık!
Bu gidişe dur denilmelidir!
@AksayHakan
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025