Hakan AKSAY
Onur ne yana düşer, usta?
Hani şu bütün milletin papağan gibi tekrarlayıp durduğu “şeref”?..
Ya haysiyet?..
Ahlak ne yana düşer?
Ya vicdan?..
Özeleştiri ne yana düşer, usta?
Özür dilemek, affını istemek?..
Mahcup olmak ne yana düşer?
Utanmak, yüzünün kızarmasına engel olamamak?..
İnsanın yaptığı bir hatadan dolayı her şeyini ortaya koyarakdürüstlüğü seçmesi, usta?..
Ve cesareti?..
Ne yana düşer?
Ne yana?..
Canlı yayında içten bir özür
Öyle sıradan bir olay değildi.
Alışılagelmiş bir şey hiç değildi.
Yalnızca sporla, futbolla ilgili bir sahne asla değildi.
(Olsaydı, benim gibi “ayak topu”ndan pek anlamayan bir insan bu konuda yazı yazmaya cüret edemezdi.)
Bir maçtan sonra, bir hakem, çağrılmadığı bir canlı yayına ansızın müdahil olarak acımasız bir özeleştiri yapıyor ve her iki takımdan da özür diliyordu.
Haberi olmayanlar için aktarayım:
Kasımpaşa-Çaykur Rizespor maçında oldukça tartışmalı kararlar alan hakem Deniz Çoban, Kasımpaşa'nın teknik direktörü Rıza Çalımbay’ın LigTV’ye verdiği mülakat sırasında canlı yayına katıldı ve hatalarından dolayı af diledi (internette videosunu bulabilirsiniz).
Çoban’ın şakaklarından damarları fırlamış, alnı terliydi, ellerini koyacak yer bulamıyordu; içten ve samimi olduğu her halinden, en başta da gözlerinden belliydi.
Seçtiği kelimeler öyle böyle değil, çok yakıcıydı; en başta kendi canını yakan cinsten:
“Belki de yapmamam gereken bir şey yapıyorum. İçeri girer girmez izledim pozisyonu. Çok üzüldüm. Hem Rize'nin aleyhinde yaptığım hatalar için, hem de Kasımpaşa için.
Çok yanlış yaptığımı biliyorum. Federasyon Başkanımız’dan, Merkez Hakem Kurulu Başkanımız'dan ve üyelerimizden özür diliyorum.
Kendimle ilgili kısa sürede bir karar vermem gerektiğini de düşünüyorum. Bir hakemin yapmaması gereken bir şeyi yaptığımın çok net farkındayım.
Gelip konuşmak istedim. Kimsenin yapmadığını yaptım. Belki kariyerimin sonuna doğru geliyorum. Ama iki takımdan da özür diliyorum.”
Sonra başka sözler de söyledi Çoban. Onlar da hafif değildi:
“Soyunma odasında Rıza Çalımbay yanıma geldi ve penaltı pozisyonunu bir kez daha izlememi rica etti. İzledim. Kasımpaşa aleyhine verdiğim penaltının, penaltı ile alakası olmadığını gördüm. Rize’ye gösterdiğim ikinci kırmızı kart da doğru değildi.
Maçı katlettim. İnanılmaz üzüldüm. Bittim. Kahroldum.
Nasıl böyle bir hata yaparım ben! Bu işler bu kadar basit mi!
Kulüpler milyonlarca lira para yatırıyor. Milyonlarca insan takımlarını destekliyor. Bizlere de her türlü imkân sağlanıyor.
Sonra da ben çıkıyorum, böyle hatalar yapıyorum. Olur mu böyle şey!
Vicdanen büyük rahatsızlık duyduğum için kameraların karşısına geçtim. Yardımcı hakem arkadaşlarım bile canlı yayına çıkacağımdan habersizdi.”
İşte böyle sert bir özeleştiri yaptı 38 yaşında bir futbol hakemi.
Kendi kalbine birer hançer gibi sapladığı kelimeleri, aslında tüm toplumun yüzüne fırlatarak...
Kendini beğenmişler diyarında biri özür diledi
İzlediğim sahne ve daha sonradan konuyla ilgili okuduklarım beni gerçekten çok etkiledi.
Onlarca yıl yurtdışında yaşamış biri olarak, yaklaşık son 6 yıldır içinde yaşayıp neredeyse yeniden tanımaya çalıştığım toplumumuzda özeleştiri, özür dileme, hatalı sözünden ve tavrından geri dönme gibi tutumlara neredeyse hiç yer olmadığını görüyorum.
Ve insanların çoğunun egosu olağanüstü şişkin; eğitim, deneyim, birikim vs. açılardan bagajında ne olursa olsun, herkes kendi aklından fazlasıyla memnun.
Ama iş ahlaka ve vicdana gelince kıvrak ayak oyunları başlıyor.
Hele hele kendini başkalarının gözünde zor duruma düşürme tehlikesi varsa, hemen herkes yalancılık ve sahtekârlık da dâhil her şeyi yapmaya hazır.
Birdenbire biri çıkıyor ve bu kadar açık ve cesur bir şekilde “mesleki harakiri” yapıyor. Bunu yaparken de insan olarak yüceliyor.
Ben – düne kadar tanımadığım – bu adamın önünde selam durmak ve onun bu tavrını biraz olsun toplumun yarı açık mahmur gözlerine sokmak istiyorum.
Özeleştiri ve her telden tepkiler
Elbette canlı yayında ve sonrasında Kasımpaşa'nın teknik direktörü Rıza Çalımbay’ın tavrı da örnekti.
Bizde genellikle özür dileyenlerin üzerine giderler; “Yaa, ben dememiş miydim! Sen bu kadar kötüsün işte!” tarzıyla, hatasını itiraf edeni daha da zor duruma düşürmeye çalışırlar.
Rıza Hoca hiç öyle yapmadı. Hatta tersine, neredeyse hemen hakeme yönelik eleştirilerini geri çekti; onu yatıştırmaya ve övmeye girişti.
Ama haberlerden ve sosyal medyadan izlediğim kadarıyla“külyutmaz halkımız” ve “tecrübeli sporseverler”, ayrıca bazı“futbol otoriteleri” türlü türlü yorumlar yaptılar.
Yok efendim, “danışıklı dövüş”müş, “Çoban önceden Futbol Federasyonu’yla anlaşmış”mış...
Yok efendim, “bütün hakemler böyle özür dilerse, halimiz nice olurmuş!”, dahası “özür dileyince yapılmış hata düzelir miymiş!”, falan filan...
Bu “komplo uzmanları”, “müebbet mızmızlar” ve “biteviye kuşkucular” doğrusu benim midemi bulandırıyor; onların değerlendirmelerini okumak ve dinlemek istemiyorum.
Burada bir ahlak ve insanlık dersi var.
Paraya ve makama tapan, her şeyi (bu arada siyaseti ve hatta dini) gösterişe ve güç arayışına dönüştüren riyakâr toplumumuz açısından acımasız bir ders.
Öyle “mertlik barometresi” havalarında telaffuz edilen “helal olsun adama!” cümlesiyle de kapanmaz bu mesele!
Ona “helal olsun” da, sana ne olsun?
Sen becerebiliyor musun bu tür tavırları? İşinde, ailende, okulunda, arkadaş çevrende, örgütünde, ülkende?..
Siyaset dünyamızda özür dilemeye yer var mı?
Bugünlerin en sık konuşulan konularından biri, mesela, Suriye krizi...
Üç yıl kadar önce bu devletin en üst makamlarında oturan kişiler tane tane konuşmuşlar:
“Suriye’de iktidarın birkaç ay, hatta belki de birkaç hafta içinde değişeceği belli olmuştur.”
“İnşallah biz en kısa zamanda Şam’a gideceğiz ve Emevi Camisi’nde namaz kılacağız.”
Ve her şey bu “tespitler”e göre yapıldı.
Sonuç ortada: Ölen yüzbinlerce insanın kanında ve ülkesinden kaçmak zorunda kalan milyonlarca Suriyelinin trajedisinde bu hesapların da reddedilmez payı var.
Hata büyük!
Çok büyük!..
Bunca zaman geçti, başarısızlık ayyuka çıktı, artık geri adım atma belirtileri de gözlenmeye başladı...
Peki, tek bir özür dileme işaretine rastladınız mı siz?
Bir kez olsun hata yapıldığına ilişkin, özeleştiri süzgecinden geçirilmiş bir söz, bir tavır?..
Var mı?
Yok!
Muhtemelen olmayacak da.
Roboski korkunç bir hataydı. O konuda bir özür duydunuz mu?
Ya Soma konusunda?
Duymadınız ve korkarım duyamayacaksınız da...
Sadece iktidar değil ama, siyasetin başka cephelerinde de durum üç aşağı beş yukarı böyle (sadece iktidarın gücü büyük olduğu için hatalarının faturası ağır oluyor).
Lafa gelince “hatasız kul olmaz”; ancak bizde, maşallah, - nasıl bir tornadan çıktıysak - herkes “hatasız”.
Oysa...
Özeleştiri yapamayan, özür dilemesini bilmeyen, utanıp mahcup olmasını beceremeyen insanlarda ahlak, şeref, haysiyet, vicdan, cesaret gibi kavramlar ne arar!..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025
13.02.2025
16.01.2025
9.01.2025