Hakan AKSAY
Aşk ve politika...
Hangisi daha kuvvetli?
Hangisi diğerini yener?
Elbette gönül aşktan yana. Gönül zaten aşkın mekânı.
Ama politikanın da kasları var, yasa(k)ları var, o da yetmezse silahları var, en kötüsü de akılsız hırsları var.
Ankaralı İbrahim tam da bir Rusla evlenmek üzereydi. Nikâh işlemleri için evrakları Rusya’daki ilgili mercilere teslim etmeye hazırlanıyordu.
Evlenemedi. Planları aniden bozuluverdi. Bir çığlık attı:
“Politikanız özgürlükleri kısıtlamamalı! Kınıyorum! Geleceğimizle oynamaya kimsenin hakkı yok!”
İbrahim’i tanımıyorum. Onun sosyal medyadaki paylaşımını tesadüfen gördüm.
Tanıdığım ve tanımadığım birçok insandan üzüntü, şaşkınlık, korku, keder, kızgınlık dolu satırlar okudum son zamanlarda.
Bana durumunu anlatan, “Şimdi ne olacak?” diye soru soran, vize ve oturma izni kurallarını danışan, yazılarımda siyasi konulara ağırlık verip insani trajedilere ilgisiz kaldığım düşüncesiyle beni eleştiren, dayanışma ve eylem çağrısı yapan o kadar çok mesaj aldım ki...
24 Kasım’dan beri hiçbir gece deliksiz uyuyamadım.
O gün felâketimiz oldu. Abartmıyorum. Benim gibi Türk-Rus ilişkilerinin içinde olan herkes için böyle...

Düşmanlıktan aşklara uzanan tarihimiz...
Düşmandık.
Böyle bodoslama deyince pek hoşa gitmiyor, biliyorum.
Ama öyle.
Hemen hemen her zaman düşmandık.
Şimdi tarihin sararmış sayfalarında kalan Çarlık Rusyası ile Osmanlılar, birbirini hiç sevmezdi; on iki defa savaşmak, savaşmadığı zamanlarda da birbirine diş bilemek öyle iz bırakmayacak bir şey değildi.
Ulusal Kurtuluş Savaşımız sırasında Ruslardan epeyce yardım aldık; Lenin ve Atatürk birbirine doğru adımlar attı.
Ama onlardan sonra aramız yine bozuldu. Hem öyle bozuldu ki... İkinci Dünya Savaşı sırasında/sonrasında Moskova Ankara’dan toprak isteyecek kadar kızmıştı. Ankara da ondan uzaklaşmak için Batı’ya doğru öylesine bir depar atmıştı ki... “Soğuk Savaş” sırasında bu iki başkent birbirinin adını telaffuz ederken bile geriliyordu.
Sonradan yavaş da olsa bir yumuşama oldu. 80’lerin ortasında ilk kez doğalgaz alışverişi ve onunla beraber gelişen ticaret, inşaat, ardından turizm, derken, galiba ilişkiler ite kaka da olsa yoluna girer gibi oldu.
Bundan tam 11 yıl önce (5-6 Aralık 2004) Putin’in ilk Türkiye ziyaretiyle beraber her şey değişti. Erdoğan’la neredeyse can ciğer kuzu sarması oldular. İki ülke arasındaki iklim bahara döndü. Bu arada yalnızca ticarette, enerjide, turizmde falan değil, milyonlarca insan arasında da güçlü bağlar kuruldu.
Aşk hikâyeleri yaşandı. Türk-Rus ailelerin, “ortak çocuklar”ın sayısı çığ gibi arttı.
Ancak bir gün...
Türkiye yönetimi – hangi akla hizmet ettiyse – bir Rus uçağını düşürdü.
Ve Rusya yönetimi buna çok kızdı. Hem de öyle böyle değil. Öylesine kızdı ki, tepkisinden doğan fırtına işbirliğinin hemen her duvarını sallamaya başladı: Ticaret, inşaat, turizm, kültür, eğitim, spor...
En önemlisi de insanlar... Türk-Rus aileler, akrabalar, çocuklar... Evlense de evlenmese de birbirinin ülkesini yaşam alanı olarak benimseyip “Ruslaşan Türkler” ve “Türkleşen Ruslar”...
Hepsi panikledi. “Neden?” diye sordu defalarca... Ve “Ne yapacağız şimdi?”
Mutsuzluk kara bir bulut gibi yüzbinlerce, hatta akrabaları, eşi dostu, ticaret ortağı vs. de sayılırsa, milyonlarca insanın üzerine çöktü.
24 Kasım, mutsuzluğun ve korkunun doğum günü oldu.
Rusların ani değişimi
Silkinip ayağa kalkan ve yeniden “süper devlet” olma yolunda ilerlerken bol miktarda uluslararası gerilim, çatışma, savaş yaşayan Rusya’daki psikolojiyi tahmin edebilirsiniz.
Halkın çoğunluğu “devletinin güçlenmesini”, “ABD’ye kafa tutmasını” destekliyor. Bu yolda “her fedakârlığı, ekonomik sıkıntıyı göğüslerim” diyen az değil. Ve lideri Putin’i seviyor Rusların büyük çoğunluğu, onun düşünce ve duygularından anında etkileniyor.
Önceki gün Çeçenlere, dün Gürcülere nefret duyan Rusların sayısı az değildi. Bir süredir Ukraynalılara kin duyanlar çoğaldı. Sıra Türklerde.
Oysa “geçmişin en uzun süreli düşmanı” Türkler, epeydir sempatikleşmişti. Üzerinde Türk bayrağı olan tişörtler giyenler çoktu. Ve Tarkan hayranları. Ve Türk mutfağına bayılanlar. Ve “Türk inşaat mucizesi”nden övgüyle söz edenler. Ve Antalya’yı neredeyse dünyada her yerden daha fazla sevenler...
Sanki bir “aşk” doğmuştu... Ama... Hani derler ya, bazen “aşk ile nefret arasında bir adımlık mesafe vardır” diye...
Bugün Türkiye’ye ve Türklere karşı sevgi ve sempati besleyenlerin hemen hepsi susuyor. Çünkü başkalarının konuşma zamanı şimdi. Hatta konuşma değil, bağırma!..
Putin Türkiye yönetimine karşı sert demeçler verdikçe, devlet ve siyaset merdiveninin her basamağından benzeri sesler yükseliyor. Her bir “yetkili” anında “durumdan vazife çıkararak” Türklerin “anasından emdiği sütü burnundan getirmek için” bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Ve en önemlisi Rusya medyasının büyük bölümü, gece gündüz Türkiye karşıtı yayınlar yapıyor.
Öyle bir nefret akıyor ki bazen medyadan, sanki 2000’lerin başında lider Putin’in “Bundan böyle Türkiye konusunda ileri geri konuşmayacaksınız!” mesajını alıp susanlar ve bunca yıl kendini zor tutanlar, şimdi nihayet yeniden kavuştukları “Türkiye karşıtı konuşma özgürlüğü”nün tadını çıkarıyor.
Ünlü siyasetçi ve “Türkolog” Jirinovski, işi “İstanbul’un bombalanması” önerisine kadar vardırıyor.
Ayasofya’da hak iddia eden mi dersin, “Türk kebabı yasaklansın”diyen mi...
Kültür Yılı etkinlikleri iptal ediliyor. Rus-Türk Bilim Merkezi kapatılıyor. “Muhteşem Yüzyıl” sergisinden vazgeçiliyor. Öğrenciler ülkelerine geri gönderiliyor.
Türk basınından, özellikle “durumdan vazife çıkaran” havuz ahalisinden örneklere, işi Ruslara küfretmeye, hatta “Tahir Elçi’yi Ruslar öldürmüştür” suçlamalarına kadar götüren gazeteci ve siyasetçilere hiç girmeyelim. Ama şu kadarını söyleyelim: Bizimkiler asla onlardan aşağı kalmıyorlar!..
İşin Türkiye boyutunda Antalya’da ve başka kentlerde yaşayan, çalışan, konut sahibi, çoluğa çocuğa karışmış olan on binlerce Rusya vatandaşının tedirginliği var (bunların bir kısmı aynı zamanda Türkiye vatandaşı).
Ankara’nın genellikle Moskova’ya göre daha yumuşak konuşmasına, Rusya gibi vizesiz ziyaretleri iptal etmemesine bakarak bunların şimdilik nispeten daha sakin olduğu söylenebilir. Ama yine de “ne olur ne olmaz” diyerek evini satan, bir süre sonra Türk toplumunda “Ruslara karşı tepkiler” ortaya çıkabileceğinden çekinerek geri dönüş planı yapanlar da var.
Bütün bu cümlelerin, çoğu kez insani trajediler sınırında dans ettiğini hissediyorsunuz, değil mi?

En ağır fatura Rusya’daki Türklere
Ancak şu anda krizin en büyük faturası Rusya’daki Türklere kesildi. Ve Rusya ile çalışanlara.
Ticaretin birçok türünün, bir dizi ihraç ürününün, toptan Türkiye turizminin durdurulması, inşaatta büyük sınırlamalara gidilmesi gibi önlemler bir yanda...
Rusya’daki Türkiye vatandaşlarına her fırsatta çile çektirilmesi öte yanda...
Vize ve oturma izni denetimleri... Sınırdan insanları olur olmaz gerekçelerle geri çevirmeler... Sokaklarda adım başı kimlik kontrolleri... Şirket basmalar... Daha düne kadar yaşanan bahar havasının etkisiyle vize ve çalışma rejimiyle ilgili çeşitli hataları olanları en sert biçimde cezalandırmalar...
Yıllardır Rusya’nın bin bir çilesini çekerek iş hayatını ve özel yaşantısını ilmik ilmik örüp fiilen “oralı” olan birçok Türk, bugün neredeyse bir “düşman”, potansiyel bir “terörist” oldu...
Ailesi mi varmış, çoluğu çocuğu mu, gelecek planları mı; kimsenin umurunda değil... Hayatı Rusya resmî mercilerinin vereceği bazı izinlere bağlı olanlar, şimdi doğal bir korku içinde: Ne olacak? Aileler bölünecek mi? Ya çocuklar? Aile, iş, arkadaş ortamı, kısaca hayat ne olacak?
Peki ama neden bütün bunlar? Uçağı onlar mı düşürdü? Pilotu Rusya’da çalışan ve yaşayan Türkler mi öldürdü?
Türklerden ve Ruslardan tepkiler giderek artıyor. Sosyal medyada dayanışma ve protesto sesleri yükseliyor. İmza kampanyaları düzenleniyor. Putin’e ve Erdoğan’a sağduyu çağrısı yapan mektuplar yazılıyor.
Yavaş yavaş Rusya’nın etkili insanlarından da adaletli sesler gelmeye başlıyor. Örneğin, Duma milletvekillerinden GudkovTürklere yönelik baskılara isyan ediyor:
“İnsanlara ırk ve milliyetlerinden dolayı ayrımcılık yapılmaz! Ne o, yoksa Nazizm mi doğuyor ülkemizde?”
Putin’in 3 Aralık tarihli konuşmasında, Türkiye yönetimi ile halkını birbirinden ayırma, Rusya’nın Türk toplumuna değil, uçağı düşüren yönetime karşı olduğu vurgusu dikkat çekiyordu. Belki de bu, Türklere yönelik haksız baskılara duyulan tepkilerin etkisiyle Devlet Başkanı’nın konuşmasına yansıdı.
Ama yine de bundan sonrası için iyimser olmak kolay değil.
Çünkü Rusya ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler daha uzun süre kriz ve gerginlik içinde olacak.
Bunun faturası da en çok, krizin çıkmasında hiçbir suçu olmayan insanlara çıkacak.
Yazık, çok yazık!..
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları

































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025