Hakan AKSAY
Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği, dönemin trendlerine uygun bir “güzellik” yapmış. Facebook sayfasında gördüm. Malum #10YearChallenge kalıbını Rus ve Türk liderlerine uygulamış.
İki fotoğrafın birinde (2009’dan) Putin ve Erdoğan’ın 10 yıl önceki bir görüşmelerinden neşeli bir fotoğraf görüyoruz.
İkincisinde ise iki lider önceki günkü son buluşmalarında. Bu ikinci fotoğraf da neşeli gibi...
Elçilik altına not da koymuş:
“Dostluğumuz barış getiriyor”
Vladimir Putin ile Recep Tayyip Erdogan #10YearChallenge
1. Soçi, 16 Mayıs 2009
2. Moskova, 23 Ocak 2019
Güzel, değil mi?..
***
Bu tablonun lezzetini bozmak istemem ama...
10 yıl öncesinin ve bugünün Erdoğan’ı ve Putin’i farklı. Aralarındaki ilişki de farklı. Fotoğraflara yansıyan “neşelilik hali” bile aynı değil.
Birazcık Rusça’dan çeviri kokan “Dostluğumuz barış getiriyor” cümlesi oradaki en hoş mesaj! Evet, dostluk ve barış istemek en doğal ihtiyacımız. 10 yıl önce de, (o tarihten) 10 yıl sonra da...
Ama daha iyi dost olduk mu?
Barış özlemimizi kısmen de olsa giderebildik mi?
Ne gezer!
Daha açık söyleyeyim:
Bence 10 yıl önce Ruslarla daha iyi dosttuk.
Daha iyi ticaret yapardık (bütün ticari ilişki tarihinin rekoru olan yıllık 38 milyar dolarlık hacim 2008 sonunda yakalanmıştı. Onun gazıyla “100 milyar hedefi” koydular ama şimdi 30 bile zor!)
10 yıl önce Putin ve Erdoğan daha iyi dosttu. İktidara gelmesinden kısa süre sonra Rusya’nın dış politikası ile enerji hatları arasında güçlü paraleller oluşturan Putin, yakın çevresindeki bazı etkili isimlerin “Erdoğan’a güvenmeyin, sonuçta İslamcı bir politikacı!” uyarılarına karşın, özellikle 2004 sonundaki ilk Türkiye ziyaretinin ardından Türk liderle iyi bir bağ kurdu.
O zaman iki devlet arasındaki ana sorunlarından biri yine “güven meselesi” idi. Ancak iki lider çok dinamik ve kararlı bir çizgi izleyerek ülkelerini birbirine yaklaştırdı.
Bu katkılarını unutmamak gerek.
***
Türkiye’nin hem iç hem de dış politikadaki değişme eğilimlerine, özellikle de “Arap Baharı” ve “Esad’ın kısa sürede devrileceği” gibi yanlış okumalara bağlı olarak, 2011’den itibaren iki devlet arasında ara sıra sıkıntı yaşanır oldu. Ama yine de ikili ilişkilerin yapıcı temposu korunuyor, çelişkiler hoşgörüyle gideriliyor ya da gizleniyordu.
30 Eylül 2015’te Rusya’nın Suriye savaşına bizzat katılması ile Türkiye’nin Ortadoğu hayalleri suya düştü. Ve 24 Kasım 2015’te bir Rus savaş uçağı düşürüldü.
İki devlet savaşın eşiğine geldi. Erdoğan’ın ve özellikle Putin’in o aylardaki söylemini buradan hatırlatmak bile gelmiyor içimden.
Moskova ağır yaptırımlarla Ankara’yı sarstı. Sonunda 2016 yazında Türkiye’nin “yumuşatılmış” özür metni ve sonrasında liderler arasındaki “buz gibi” bir görüşmeyle ilişkiler onarılmaya başlandı.
“Yıkmak kolaydır, bir günde, hatta bir anda yıkabilirsin; ama yıkılanı asla kısa sürede yapamazsın!”
Bu cümleyi Rus dostlarımdan çok duydum, Rus gazetelerinde çok okudum.
***
Sonuç?
Bence yıkılan hâlâ onarılamadı.
Artık eskisi gibi Türkiye-Rusya ilişkileri yok; neredeyse tümüyle Erdoğan-Putin ilişkileri var bugün.
Her konu onlarda, başka türlü yürümüyor. Onun için de bu ikilinin durmadan görüşmesi “dostluğun pekiştiğini” değil, durumun zor idare edildiğini gösteriyor.
Ve en önemlisi: Her şey Suriye’ye bağlı artık!
Taraflar birbirini idare ediyor, Suriye’de kendi çıkarlarına göre karşısındakinden yararlanmak istiyor.
Ama güçleri farklı tabii: Rusya hem daha kuvvetli, hem de oturmuş bir diplomasisi var. Türkiye hem daha zayıf, hem de son yıllarda durmadan gelgitler ve savrulmalar yaşıyor.
Evet, ikinci fotoğrafın da gösterdiği gibi liderler iyi geçinmeye çalışıyor. Kimse artık yeni bir 24 Kasım istemiyor.
Ancak Suriye savaşının gidişine göre her şey yine farklılaşabilir diye herkesin yüreği ağzında: Siyasetçilerin, iş çevrelerinin, aydınların, halkın, Türk-Rus ailelerin...
***
10 yıl...
#10YearChallenge
“Dostluğumuz barış getiriyor”
Ama maalesef durum pek iyi değil.
Keşke her şey böyle toz pembe olsaydı da ben de oraya bir “like” yapıp geçseydim...
Öyle değil işte!
İki devlet arasındaki güven eskiden zayıftı...
Şimdiyse neredeyse hiç yok!..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025