Hakan AKSAY
Türkiye'de iktidar her açıdan hızlı bir yıpranma sürecine girdi. İyi yönetilemeyen pandemiden ekonomik krize, ayyuka çıkan yolsuzluklardan son haftaların mafya hesaplaşmalarına kadar tüm cephelerde Beştepe'nin çaresizliği her geçen gün artıyor.
Seçim anketleri, muhalefet partilerinin AKP-MHP ittifakına karşı farkı açtığını gösteriyor.
Normal şartlarda iki yıl sonra yapılması gereken seçimler iktidarı değiştirecek. Hatta muhtemelen iş o kadar da uzamayacağa ve daha kısa sürede düzenlenecek erken seçimler ile Türkiye'de bir dönem kapanacağa benziyor.
Dünya bu gelişmeleri dikkatle izliyor. ABD ve AB'de bu gelişmelere göre planlar yapılıyor. Orta Doğu başta olmak üzere yakın coğrafyalardaki siyasi güçler, muhalefetin zaferiyle sonuçlanan 2018 yerel seçimlerinden sonra Türkiye'de bir şeylerin değişmekte olduğunu hissediyor.
Elbette Rusya'nın bu gelişmelerin farkında olmaması düşünülemez.
Sorum "Rusya bunların farkında mı değil mi?" değil. Sorum başka:
Rusya nispeten kısa süre içinde gündeme gelebilecek Türkiye'deki olası iktidar değişikliğine, Erdoğan sonrasına hazır mı?
Bu soruya evet cevabını vermek zor.

Moskova bütün yumurtaları tek sepete koyuyor
Evet, Rus dış politikası objektif analizlere dayanarak ve hassas bir çalışma ile adım adım ilerlemeye alışmış güçlü geleneklere dayanır. Dün de böyleydi, bugün de. Bu sayede, örneğin, Orta Doğu'da birkaç yıl içinde ciddi başarılara imza attı.
Ne var ki aynı gelenekler içinde Moskova'nın dış politikasının bazı zaafları da gizli. İkili ilişkilerde eşitlik ve güvenden uzak, güce dayalı (kendisinden güçsüz olana tepeden bakan) tutumu gibi. Ya da işbirliği yaptığı devletlerde genellikle bütün yumurtaları aynı sepete koyması (ilişkilerini çoğu zaman kendisiyle işbirliği içindeki iktidarlarla sınırlaması) gibi.
Bu yüzden Rusya, ortak tarihe sahip, en yakın eski Sovyet ülkeleriyle bile uzun vadeli ve sağlam işbirliklerine gitmekte zorlanıyor; sık sık kendisinden güçsüz olan partnerlerinde güvensizlik ve kuşku yarattığı için bir dizi dış politik girişimine onlardan destek bulamıyor. (Kırım konusundaki yalnızlığını buna örnek olarak gösterebiliriz.)
Bu yüzden kendisiyle en yakın akraba sayılan iki Slav devletinden biriyle (Belarus) oldukça gelgitli ilişkiler içinde yıllardır istikrar ararken, diğerini (Ukrayna) tümüyle kaybetti. Kremlin'in Kiev'deki siyasi yatırımı, 22 Şubat 2014'te iktidarı bırakarak Rusya'ya kaçan Viktor Yanukoviç'e yönelikti. Sonuç? Yanukoviç iktidarı kaybederken Rusya da Ukrayna'yı kaybetti.
Türkiye'de ise Kremlin'in partneri Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan iktidarı kaybederse Moskova ne yapacak? Bilmem, bu soruya Moskova'da ne tür cevaplar veriyorlar.
ABD dahil bir dizi devletin başka ülkelerdeki çeşitli siyasi güçlerle ve bu arada muhalefetle diyalog içinde olması, Rusya'nın gerçekleştirmekte güçlük çektiği bir yöntem. Söz gelimi, Türkiye'de olası iktidar değişikliğinde yeni yönetim için öne çıkacak gibi görünen CHP, İyi Parti, DEVA gibi partilerle ne derece iyi ilişkileri var? Var mı?
(Geçen yıl Türkiye'deki muhalif güçlerin Rusya konusundaki şaşılacak kayıtsızlığı ve beceriksizliği üzerine bir yazı kaleme almıştım. Şimdi, gördüğünüz üzere, bu işin tersini yapmaya çalışıyorum.)
Rusya'nın AKP dışında, herhalde geçmişin azılı Moskova düşmanı, bugünkü konjonktürel değişikliklere bağlı olarak kısa sürede "Rus dostu" ve "Avrasyacı" kesilen ancak ters bir rüzgâr estiğinde anında başka bir pusulayla kendi yol arayacak olan cılız ama hırslı bazı siyasi çevreler ile ilişkisinin olduğundan bahsedilebilir. Ama her ikisi açısından da ciddi güven sorunu olduğunu düşünüyorum.
Rusya'nın, daha doğrusu Putin'in AKP ile daha doğrusu Erdoğan ile kurduğu ilişkilerde, güven eksikliği belki de en önemli sorundur.
Moskova-Ankara hattında ana sorun güven eksikliği
Çok değil, 5,5 yıl önce Türkiye bir Rus jetini düşürdü. Yaklaşık 4,5 yıl önce Rus Büyükelçisi Andrey Karlov Ankara'da bir suikaste kurban gitti. 15 ay kadar önce Suriye'de 34 Türk askeri hayatını kaybetti. Bunlar iki devlet arasında güvene dayalı bir ilişki kurmanın ne kadar zor olduğunu gösteren acı örnekler.
Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler, daha doğrusu (artık devletler arası kurumsal ilişkiler de pek kalmadığı için) Putin ile Erdoğan arasındaki ilişkiler oldukça riskli bir askerî-siyasi eksende ilerliyor. Suriye, Libya, Karabağ… Her an bir terslik çıkabilir. Ayrıca iç ve dış politikada sıkışan Erdoğan, ABD ile sorunlarını çözmek için Rusya'ya sırtını dönebilir, Moskova'da da bu durum biliniyor. Ama şimdilik herkes diplomatik gülücüklerle birbirini idare ediyor.
Türk-Rus işbirliğinde Kremlin'i en çok keyiflendiren unsurların başında, "Batı Bloku'nun bölünmesi", S-400 satışı ve başka yöntemlerle "NATO'da çatlak yaratılması" geliyor. Bu anlaşılabilir bir konu. Ancak korkarım Rusya yönetimi bu keyfi abartarak 500 yılı aşan bir komşuluğu Erdoğan'la oynanan bir kumara dönüştürüyor.
Bu kumarda başka hangi hamleleri görebiliriz? Özellikle de gelişmeler iyi olmazsa? Putin uçak düşürülmesi sonrası Erdoğan ve yakınlarını suçladığı bir petrol dosyasından söz ediyordu. 15 Temmuz'a ilişkin bazı sırların Moskova'da olduğu söylentileri de var. Suriye'de bilinmeyenler de… Belki başka sürprizler de…
Yarın ne olacak? Yoksa biz bugün sadece iki liderin dediklerine ve onlara bağlı bürokratlar ile iktidar yandaşı gazetecilerin çizdiği tozpembe tablolara bakıp gerisini hiç düşünmeyelim mi? Türkiye ile Rusya arasında istikrar, güven ve öngörülebilirlik gibi konuları unutalım mı?
Bir de şöyle düşünmeyi denesek: Putin, "dostum-kardeşim Vladimir" muhabbetini sergilemeyecek ama daha istikrarlı bir işbirliği içinde davranacak ve Rusya ile karşılıklı ulusal yararlara dayanan ilişkileri sürdürecek güçlü bir alternatifin varlığına inansa, nasıl bir tavır değişikliğine gidebilir? Yani kendisini Erdoğan ile işbirliğine mahkûm hissetmediği koşullarda ne yapabilir?
(Tabii buraya kadar Rusya deyince hep Putin diye ilerledim. Ama 2024 yılındaki seçimlerde, hatta ondan bir süre önce Putin'in başkanlıktan ayrılması da mümkün. O zaman yeni Rus liderinin tavrı önemli olacak. Ve birkaç yıl içinde neredeyse 20 yıllık "Putin-Erdoğan tandemi" yarı yarıya değil, tümüyle değişmiş olacak.)
Rusya açısından Türkiye ile ilgili sorunlar
Yazıyı Kremlin'in penceresinden Türkiye ile sorunların nasıl göründüğüne ilişkin 10 maddelik bir sorun listesiyle bitireyim:
- Suriye (Türkiye'nin Esad'ı tanımaması, İdlib'de radikal İslamcıları desteklemesi, Kürtlere yönelik uzlaşmaz tavrı…),
- Dağlık Karabağ (Ankara'nın ilk kez Moskova'nın "arka bahçesi"ne girmesi ve Kafkasya'ya yerleşme girişimi),
- Türkiye'nin Ukrayna politikası, Kırım'ın Rusya'ya ilhakını tanımaması, Donbass Rus azınlık bölgesine olumsuz yaklaşımı ve en önemlisi Rusya'nın savaş gerginliği yaşadığı Ukrayna ile askerî ticareti ve iş birliğini güçlendirmesi,
- Libya'da iki devletin farklı cephelerde olması,
- Doğu Akdeniz'deki meselelerde ve Yunanistan'a yaklaşımdaki ayrılıklar,
- Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik farklı resmî görüşler,
- Beştepe'nin Kanal İstanbul Projesi ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin devre dışı bırakılması ihtimali,
- Türkiye'nin Rusya Federasyonu, Güney Kafkasya ve Orta Asya'daki Müslüman ve Türki halklara yönelik aktif çabaları,
- Ankara'nın zaman zaman NATO içindeki Rusya karşıtı kararlara destek vermesi,
- Türk Akımı ve Akkuyu enerji projelerindeki sorunlar.
Putin yönetimi Erdoğan Türkiyesi ile bu sorunları çözemiyor, ama durumu idare etmeye, günü kurtarmaya ve yarın işler kötüye gidecekse bugünden attığı rasyonel adımlarla o zaman olabildiğince zararlı değil kârlı çıkmaya çalışıyor.
Erdoğan sonrasında iktidara gelecek güçlerle Rusya'nın ilişkileri nasıl olacak? Bu sorunun cevabı, hem bugünkü Erdoğan muhaliflerine hem de Kremlin'e bağlı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025