Hakan Albayrak
Statüko Rehberi Hamaney’e yakınlığı ile bilinen Tahran Milletvekili Ali Rıza Zekai, “Üç Arap ülkesi bugün İran’ın elinde ve İslam devrimine bağlı” demişti... Tabii ki “İslam devrimi” bahane; “İran’ın elinde” ifadesinin ele verdiği emperyalist şehvet ise şahane!
İran’ın ele geçirdiği Arap ülkelerinde ve kendine bağladığı Arap başkentlerinde şu anlı şanlı “2500 yıllık devlet geleneği”nin bir hayrını görebilseydik bari. Ne gezer! Zekai’nin bahsettiği üç Arap ülkesi olan Lübnan, Suriye ve Irak’ta milleti birbirine düşürmekten başka bir şeye hizmet etmdi İran siyaseti. İran’ın menfaatine de hizmet etmedi ve edemez.
2006’deki Lübnan savaşı sırasında “Vur Hizbullah vur, Telaviv’i vur” diye haykıran Suriyeli Sünniler (Suriye halkının yüzde 80 civarındaki büyük ekseriyeti), bugün İrancı milislere ve İran devletine karşı derin bir husumet besliyor. Bu husumet var olduğu müddetçe İran’ın Şam’daki iktidarı da diken üstünde olacaktır. Lübnan’da da Sünniler İsrail’i zorlayan Şii “Hizbullah”a ve bu örgüt üzerinden İran’a saygı duymaya başlamıştı, fakat şimdi bu saygının yerinde de husumet var. İran’ın Lübnan devleti üzerindeki nüfuzu kısa vadede devam etse bile uzun vadede o husumette boğulacaktır.
İran, Suriye meydanlarının hürriyet ve adalet sloganlarıyla inlediği -ve ıslahatın Devlet Başkanı Beşşar Esed’den beklendiği, yani Esed’li bir çözümün arandığı- Mart, Nisan, Mayıs 2011’de Esed’i halkla savaşmaya değil halkın haklı taleplerini karşılamaya sevk etseydi, herhalde onca katliam yaşanmaz ve Suriye muazzam bir belirsizliğe sürüklenmezdi. Üstelik, Sünni’siyle Alevi’siyle İran dostu olan halkın rızasına dayalı bir Suriye devletinin vaat ettiği istikrar, İran’a öncekinden daha fazla itimat telkin ederdi. Ayrıca, İran’ın Suriye’de izleyeceği yapıcı siyasetin Lübnan üzerinde -ve İran’ın Lübnan’daki menfaati üzerinde- de müsbet tesirleri görülürdü.
***
Gelelim Irak’a…
2003’te ABD liderliğindeki işgal orduları Irak’a girerken, mezhep savaşı projesinin farkında olan Iraklı Şiiler ve Sünniler onları “Ne Şii ne Sünni, yaşasın İslam kardeşliği” gibi sloganlarla karşılamıştı. Ne yazık ki İran kendi menfaatini bu nevi sloganlarda değil, tıpkı Batılı emperyalistler gibi mezhep savaşında aradı. Önce ABD ve müttefikleri ile beraber vaziyet ettiği, sonra sevk ve idaresini tek başına üstlendiği Irak’ta Şii asabiyetini alabildiğine besleyerek Sünni asabiyetini kışkırttı. Sünnilerin hakkına hukukuna metelik vermeyen, onları itip kakan bir rejim kurarak en mutedil Sünnileri bile ayaklandırdı.
Neticede İslami vahdet sloganlarının esamesinin okunmadığı bir kan-kin-intikam ortamına sürüklendi Irak halkı. O ortamda “IŞİD” ve “Haşd-i Şaabi” neşvünema buldu, kan gövdeyi götürdü. Bu arada, Arap-Kürt çatışmasının tatlıya bağlanma istidadını ortadan kaldırmayı da ihmal etmedi İran! Sünni Araplarla beraber Kürtler de Bağdat üzerinden Tahran’a ateş püskürüyor.
Bağdat yönetiminin dayanması gerektiği üç sacayağından ikisi -İran’ın manyakça siyaseti yüzünden- kırık. Ağa-yı Zekai “İran’ın elinde” diye sevinedursun, Irak İran’ın elinde patlamak üzere. “Şii ayağı İran’a yeter” derseniz; yetmez, ama yeteceğini var saysak bile durum İran için çok kötü, çünkü o sacayağı da kırılma işaretleri vermeye başladı.
Bir süredir Bağdat’ta, Basra’da, Necef’te mahşeri kalabalıklar halinde Irak hükümetinin kötü yönetimini protesto eden Şiiler, bu kötü yönetimin sahibini hedef almaktan da geri durmuyorlar.
Anadolu Ajansı’nın dün geçtiği bir habere göre Irak’ta “hükümetin en önemli kurumları, başbakanlık ve diğer bakanlıkları elinde tutan Şii elit siyasiler, ‘ülke gelirlerinin boşa harcanması, yolsuzluk, terör örgütü DEAŞ’ın ortaya çıkması ve temel altyapı gibi sorunları çözmede başarısız oldukları’ gerekçesiyle Sünni ve Kürtlerin yanı sıra Şiilerin de büyük tepkisini çekiyor. Ülkedeki Şiiler, halihazırda Sünnilerin de iddia ettiği gibi İran’ın destek verdiği siyasi yöneticilerin yanlış politikaları sonucu ülkenin bu duruma geldiği kanaatini taşıyor. Şiilerin sergilediği bu tavır, Bağdat’taki Tahrir Meydanı’nda veya Basra’daki hükümet karşıtı gösterilerde, İran aleyhine atılan sloganlarda açıkça görülebiliyor. Bir dönem Sünniler tarafından İran bayrakları ateş verilirken, bugün Şii kentlerinde İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in isminin yazıldığı levhalar sökülüp, resimleri yakılıyor.”
İdris Okuducu imzalı haberde, İran’ın tahakkümüne karşı Iraklı kimliğini ve Irak Şiiliğini öne çıkaran Mukteda Sadr liderliğindeki siyasi hareketin son seçimdeki başarısına da dikkat çekiliyor (Birinci parti oldu).
Irak’ta Sünni Arapların ve Kürtlerin husumetini kazandıktan sonra Şiilerin hatırı sayılır bir kısmını da aleyhine döndürmeyi başardı ya, aferin İran’a! İyi ki o “2500 yıllık devlet geleneği” var!
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021