Halil BERKTAY
[9 Şubat 2023] Erdoğan Berktay 6 Eylül 1921’de İzmir’de doğdu, 9 Şubat 1976’da Ankara’da öldü. Henüz 55 yaşındaydı. Geçen gün yazarken farkına vardığım gibi, bugün ölümünün 47. yıldönümü. Çok şey sığdırdı diyebilir miyim, kısacık ömrüne? Diyemem sanırım. Çok düşündü, çok dik durdu, çok kavga etti, ama çok yazamadı. Ya da kalıcı yazamadı. Yazdıkları Komintern Marksizminin kavramlarıyla ve dolayısıyla bir dönemle sınırlı kaldı.
Realist bir tarihçi olarak, babam da olsa bunu mecburum böyle söylemeye. Birikimi, eleştirel zekâsı, düşünce keskinliği bakımından neslinin en parlak Marksist aydınıydı. Bir o kadar da asabîydi; rahmetli babaannem Ülfet Hanımın Girit damarını tevarüs etmişti, olduğu gibi. Mutlakçıydı, insanlık hallerine karşı toleranssızdı — ve dolayısıyla son derece uygunsuzdu siyaset yapmaya. Annemden ve çocuklarından başka hemen herkesle geçimsizdi. Aşırı namusluydu. Esnemesi, bükülmesi, uzlaşması, tâviz vermesi imkânsıza yakındı. Nabza göre şerbet vermesi, ya da farklı dağlarda farklı türküler çığırması, ancak başka bir evrende cereyan edebilirdi. Bu yüzden çok yıprandı, kendi kendisini çok yıprattı 1960’lar ve 70’lerin fraksiyonlaşmalarında. Leninizmin tarihsel sonu meğer yakınmış, ama kimse farkında değildi kuşkusuz. Mihri Belli’nin olanca darbeciliği içinde bütün Eski Tüfekçilerin başına ördüğü aptalca Sosyalist Devrim – Millî Demokratik Devrim (ya da TİP – Avcıoğlu) kutuplaşmasından o da uzak duramadı. Ama bir yerden sonra, bu kısır didişmelerden (tabii bir de şiddetin ve maceracılığın yükselmesinden) soğuması, sağlığının bozulmasıyla da birleşti ve 12 Mart 1971 öncesinde ortalığı toz duman kaplarken, her şeyden tümüyle çekilmek zorunda kaldı.
Öyle veya böyle; kızkardeşim Neyyir’in ve benim üzerimizde çoğu artısı ve bazı eksileriyle çok derin izler bıraktı. Örneğin ben ilk ve erkek çocuk olarak çok daha özgür büyüdüm; ataerkil ahlâkçılığının kahrını, ki bir kuşak ve kültür sorunudur, hemen tamamen Neyyir çekti. Buna karşılık bende, bir tür “her durumda suçluluk ve sorumluluk” kompleksi yarattı. Bir yığın şey var, buna benzer. Fakat herhalde hayatımdaki yerini bugün bile çok kuvvetle hissettiğimden, hemen her ölüm yıldönümünde tekrar düşünüyor, sanki onunla biraz konuşuyor ve bir yazı daha yazmaktan kendimi alıkoyamıyorum. İşte bu yılın konusu da Hazreti Lenin oluyor.
Başta da dediğim gibi bu, Nevşehir cezaevinde geçen bir konuşmanın bazı bakımlardan kilit deyimi. O zamanlar TCK’nın (bir zamanlar çok ünlü, ama artık mevcut olmayan) 141. ve 142. maddelerinin cezaları görece düşüktü. Gizli örgütten (Zeki Baştımar gibi) en fazla 10 yıl alınabiliyordu. Babam ise iki yıl hapis ve bir buçuk yıl sürgün cezasıyla İzmir’e dönmüştü mahkemeden. Cumhuriyet Meydanı ve Atatürk Heykeline bakan eski Akdeniz Apartımanı’nın merdivenlerinden paltosu ve kasketiyle çıkışını, annemin “Erdoğanım Erdoğanım” diye deli gibi koşup sarılmasını hatırlarım. Duruşmalar sırasında bir buçuk yıl tutuklu kaldığından, sadece altı ayı kalmıştı yatacak. Onu da dâvâ temyizde onandığında gidip yattı Nevşehir’de. Oradayken, 1957’de dedem (babası) öldü ve ben ilkokulu bitirdim, ama ikisine de yetişemedi. Üzüntüden kaskatıydı geldiğinde. Az kaldı ve hemen Adapazarı’na gitti, peşinde sivil polisler, her gün karakola uğrayıp imza vermecesine. Neyse ki bir süre sonra İzmir’e naklettirebildi. Her adımında sürekli takip faslı, bir süre İzmir’de devam etti.
Benim anlatacağım olayın yeri Nevşehir hapishanesi. Şimdi baktım; 1957’de 60,000 olmalı Nevşehir’in nüfusu (bugün ise 160,000 dolayında). Babamın yolladığı kartpostallardan, Nevşehirli İbrahim Paşa’nın heykelini hatırlıyorum şehir meydanında, bir de babamın besbelli soğuk koğuşunda, dönemin herhalde döküntü bir taşra hapishanesinde, sobanın yanında paltoyla oturan resmini. Gözümün önünde, ama şimdi bulamadım bir türlü. Önemli olan şu ki, başkaları da varmış o Nevşehir koğuşunda, tek tük komünist ülkelerden gelen. Bulgaristan’dan kaçan bir Strasimir (?) varmış örneğin, soyadını çıkaramadığım. Yüksek rütbeli bir subaymış, belki havacı general. Bulgaristan 1945-48’de adım adım bir komünist tek parti diktatörlüğüne dönüşmekte. O hengâmede bir grup eski faşist (Strasimir aynen böyle diyormuş) ikna etmişler Strasimir’i, uçağıyla onları kaçırması için. Kaçırmış da; ama sonra pişman olmuş ve geri gideyim derken casusluktan hüküm giyip kendini Nevşehir’de bulmuş. Bir de iki genç Kızılordu teğmeni varmış aynı koğuşta. Daha doğrusu, yakalandıklarında gençmişler, herhalde 1940-41 yıllarında. Kafkas Türklerindenmişler, belki birinin adı Eyüp. Daha Naziler 22 Haziran 1941’de Sovyetlere saldırmadan, bunlara doğu sınırında gece keşfi emri verilmiş. Türkiye tarafına geçmişler ve esir düşmüşler; onlar da askerî casusluktan yargılanıp sanırım 30’ar yıl almış ve Nevşehir’e yollanmış. 1957’de 15-16 yıldır hapiste ve artık 40’larına yakın olmalılar. Ama sıkı Stalinist diye tarif ederdi babam. 20. Kongre’nin, Kruşçev’in, Gizli Rapor’unun lâfını duymak istemiyorlarmış. Şimdi düşünüyorum ki, bütün rakiplerinin 1936-38 Moskova Duruşmalarında tasfiyesinin (katlinin, itlâfının) ardından, Stalin’in partiye üye kaydettiği naif ve hafızasız yüzbinlerden olmuş olmalılar. İyi de, 1970’lerde nihayet cezalarını bitirip tahliye olduklarını ve denklerini toplayıp Sovyetlere döndüklerini okumuştum (henüz hayattaki babamla birlikte okumuştuk), küçük bir gazete haberinde. Otuz yıl sonra hangi Sovyetlere dönmüşlerdi? Dönünce ne bulmuşlardı acaba?
Masal gibi, değil mi? Neredeyse bir masal âlemi, Hobbitler, Cüceler, Devler, Elfler, Trollerle dolu. Ama zaten ben de biraz kasten masal gibi anlatıyorum, alt tarafı 11-12 yaşlarımda efsane dinlercesine dinlediklerimden hatırımda kalanları. Geçelim. İşte günlerden bir gün bir tartışma patlak veriyor bu Nevşehir koğuşunda, babamla bu Kızılordu teğmenleri (ya da en azından biri) arasında. Sanırım Türkiye ve Türkiye toplumu, sınıflar ve devrim hakkında. Teğmenler sağlam Stalinist ya. Herhalde tarihin ve devrimin evrensel yasalarına inanıyorlar. Babamı da sıkıştırıyorlar, Türkiye’de neden devrim olmadı, neden sosyalizm gelmedi diye. Öyle ya; devrim olmadığına göre kabahat komünistlerde olmalı. Babam galiba bu bağlamda, (mealen) “Hazreti Lenin gelse Türkiye’de bir şey yapamazdı” diyor. Çok kızıyorlar. Babamın dinî bir niteleme kullanarak Lenin’le dalga geçtiğini zannediyorlar. Lâfın gelişi bir günlük sohbet mübalağasına başvurduğunu anlamıyorlar.
Tartışma orada kalıyor, ama tabii burada asıl mesele, Erdoğan Berktay’ın bütün komünistliğiyle birlikte, Türkiye’de Lenin dahi devrim yapamazdı demesinde. Yani dogmatik ve tekdüze bir evrenselciliğin karşısına, yerele ilişkin göreli bir realizmle çıkıyor. Nasıl bir özgüllük görüyor da, tam Lenin’in tarif ettiği türden çelik çekirdek bir öncü de gelse yapamaz/dı kanısına varıyor? Türkiye çok mu geri? İşçi sınıfı mı yok? Veya çok mu heterojen? Tek bir toplum değil de cemaatlere mi bölünmüş? Genel olarak sınıflar mı o kadar belirleyici değil? Başta kültür, bütün diğer sosyolojik ilişkiler sınıflara ağır mı basıyor? Bu bağlamda, din mi tâyin edici? Müslümanlığa şu veya bu şekilde bir çözüm bulmadan (kısmen peşinden sürüklemeden, kısmen de bastırmadan) imkânsız mı devrim? Bunlar benim, bizlerin bugün aklımızdan geçen veya geçebileceklerden bazıları. Ne kadar isterdim, babamın ne düşündüğünü bilmeyi! Her şey bir yana; Kemalizm öncesinden mi, Kemalizmden ve sonrasından mı bahsediyorlardı? Örneğin Millî Mücadele de dahil miydi buna? Komünistler (faraza Mustafa Suphiler) önderliği ele geçirebilirler miydi 1919-1922’de? Sömürgelik değil ancak yarı-sömürgelik koşullarında (ki tersine çevirip yarı-bağımsızlık da diyebilirsiniz), daha 19. yüzyıldan itibaren yeniden kurulup modernize edilen çok teşkilâtlı bir orduyu nasıl altedecekti komünistler? Veya daha sonra, bu ordunun yabancı istilâsını defetmede gösterdiği başarı sayesinde kurulan Kemalist iktidarın (ve bizzat Mustafa Kemal’in) muazzam prestijinin, karizmasının, hegemonyasının nasıl üstesinden geleceklerdi? Var mıydı bunun öyle kolay (sınıf mücadelesinin evrensel yasalarından kaynaklanan) bir yolu?
Şimdi bunların hepsini böyle altalta yazıp gözden geçirdiğimde, tabii aslında bilemem ama tahminim, herhalde tartışmanın da, babamın genel olarak Türkiye yakın tarihini düşünürken de, daha çok Millî Mücadele yıllarına odaklandığı yönünde. Yoksa, Kemalistler bir kere zafere ulaşıp Cumhuriyeti kurduklarında, devlet ve devletin ideolojik hegemonyası artık o kadar güçlü ki, Atatürk’e ve Atatürkçülüğe karşı bir devrim artık sadece hayallerde yaşayabilir. Esasen daha Takrir-i Sükûn ve sonrasında bu imkânsızlık TKP’den kaçışlara yol açmadı mı? 1925’ten sonra, İstiklâl Mahkemeleriyle birlikte 1927 tevkifatı da gelmedi mi? Şevket Süreyya’lar, Vedat Nedim’ler, İsmail Hüsrev Tökin’ler gidip CHP’nin sol kanadında yer bulmaya çalışan Kadro hareketine katılmadı mı? Hepsinin ardında, bu ülkede bir şey yapılacaksa bundan böyle ancak Kemalizm ve CHP ile yapılır hissiyatı yatmıyor muydu?
Çok ciddi bir tercihti o yıllarda, zamanının ifadesiyle “burjuvaziye iltihak” sorunu. Peki, daha sonra da olsa Erdoğan Berktay gibi bu adımı atmayan, devrim kapıda olmasa da (velev reform yolunda) toplumun en radikal gücü olarak Marksist bir partinin bağımsızlığı fikrine sadık kalan 1945 sonrası komünistler, nasıl bakıyordu bu olaya? Tam bu noktada, ilkini âdetâ tamamlayan ikinci bir hikâyem de var. Dört beş yıl sonrası. Ben de büyümüşüm artık. 14-15 yaşlarımdayım. Lisedeyim. Daha çok anlıyorum politikadan, tarihten. 27 Mayıs sonrası, 1960’ların ilk yarısı. Entellektüel canlanış içindeki sol, kendisine yönelim ve destek arıyor. Doğan Avcıoğlu ve Mümtaz Soysal, birlikte Yön dergisini çıkarıyor. Bir yanda TİP, diğer yanda Sosyalist Kültür Dernekleri kuruluyor. Tabii Kemalizmle ilişki tekrar gündeme geliyor (zaten ne zaman gündemden çıkmış ki?). Hangi Atatürkçülük? Atatürkçülük neden “üstyapı reformları”yla sınırlı kaldı? Neden temele, altyapıya inmedi (neden sosyalizmi kurmadı, ya da Arap Sosyalizmi gibi bir mecraya girmedi demek isteniyor; Doğan Avcıoğlu’nun alanı). Gardrop Atatürkçülüğü mü, gerçek Atatürkçülük mü, çok tartışılıyordu. Eski Tüfekçilerin derdi, gerçek Atatürkçülüğün sert ve tutarlı bir anti-emperyalizm olduğunu kabul ettirmekti. Tabii bu, Batı ve Amerika karşıtlığı demekti. Emperyalizm buydu, Amerikan emperyalizmiydi. Zıddında, NATO’dan kopup ya Bloksuzlara, ya da daha iyisi Sosyalist Bloka katılmak yer alıyordu.
İşte o Türkiye, azgelişmişlik, emperyalizm, Kemalizm vesaire konulu, uçsuz bucaksız dünyayı kurtarma sohbetlerimizden birinde, hâlâ İzmir’deki evimizde, kimbilir lâf nereden geldi ama “bak efendi, Atatürk, Türkiye’de iş yapabilmiş adamdır” diye bir cümle de kurmuştu babam. Çok çarpıcı gelmişti bana, tam kavrayamasam da. Bugün daha net sorabiliyorum (altmış yıl geçmiş; eh, geç olsun da güç olmasın). Bir. Ne demekti, iş yapmak, ya da Türkiye’de iş yapmak? Sosyalizm olmadığı çok açıktı. (1) Bağımsızlık ve (2) Modernite anlamına mı geliyordu? Geriliği (ve geri bir halkı) altedip çağ atlatabilmek miydi? Yaygın Müslüman muhafazakârlığını aşıp, bu hamle için gerekli otorite ve meşruiyeti kurmak mıydı?
İki. Şimdi, “Hazreti Lenin gelse bir şey yapamazdı” (1957) cümlesiyle “Atatürk, Türkiye’de iş yapabilmiş adamdır” (1962 veya 63) cümlesini yanyana koyalım. Tepedeki resimlere bir bakın. Solda, proletarya diktatörlüğü teorisi ve pratiğini temsilen, henüz onun çizdiği sınırlar içinde, despotlaşmamış, Stalinleşmemiş, görece mütevazi bir Lenin. Sağda, üniformalı, apoletli, madalyalı, modernist-milliyetçi bir Osmanlı subayı. Neden ilki yapamazdı da ikincisi “Türkiye’de iş” yapabildi? Hangi devrimdi bu? Aşağıdan yukarı bir emekçi devrimi miydi? Yukarıdan aşağı bir modernizasyon devrimi miydi? Bolşevikler Çarlık ordusuna neresinden yaklaşıp içine (hangi katmanına) girdi? İttihatçılar Osmanlı ordusuna neresinden yaklaşıp içine (hangi katmanına) girdi? Nasıl örgütlendiler? Kimi örgütlediler? Hangi ideolojiyle ikna ve seferber ettiler? İlkinde ekonomi yoluyla oluşmuş sosyal sınıflar, ikincisinde ise devlet ve eğitim yoluyla oluşmuş sosyal sınıflar mı söz konusuydu? Farkın en büyüğü burada mı yatıyordu?
Erdoğan Berktay ne kadarını sadece sezmiş, ne kadarını derinlemesine düşünmüştü (genel teorisinin elverdiğince)? Herhalde ben daha fazlasını düşünmeye çalışıyorum, argümanı daha ileri götürüp tarihi daha fazla zorluyorum, onun üzerinden. Bütün bunların, yani hem Osmanlı saltanatının, hem sosyo-ekonomik geriliğin (azgelişmişliğin), hem Atatürk’ün “yapabildiği iş”in, hem sonra ona doğan reaksiyonun… Türkiye’nin o Komintern fıkrasında bir laboratuvar olarak korunması istenecek derecede benzersiz sayılan tuhaflıklarıyla çok yakından ilgili olduğu kanısındayım.
(Dönüp bakıyorum. Bu gerçekten bir yazı mı? Yoksa bir kitabın — yazılabilecek pek çok kitaptan birinin — parçası mı acaba?)
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024