Halil BERKTAY
Yılın son günü. 2013’e, beni çok düşündüren bir konuyla girmek istedim.
Bu, (tek) bir dâvâya veya bütün bir ideolojik çatıya (topyekûn) angajmanın, başka her şeye ve herkese bakışta nelere yol açtığıyla ilgili. Aslında, 1 ve 8 Ekim 2011’de çıkmış iki yazımın tekrarı.
Hayat giderek daha hızlı akıyor; hafızalar iyice kısalıyor; sorunlar unutulup gidiyor. Bundan bir küsur yıl önce, PKK’nın ve ona uyan BDP’nin 12 Haziran seçimleri öncesinden itibaren içine girdiği barıştan kaçma mecrası tartışılıyordu. Tam da çözüm umutlarının yükseldiği bir noktada, Meclise ve siyasete sırt çevirip, önceden alındığı zamanla anlaşılan “devrimci halk savaşı”na dönüş kararı için ayaküstü her türlü bahaneyi bulmak istiyor; kendilerini eleştirenlere ise “anti-Kürt” diye özetlenebilecek bir yaftayı yapıştırarak, deyim yerindeyse “anti-anti-Kürt” olmaya zorluyorlardı.
Bu tavrı, 1930’lardan 1980’lere Sovyetler Birliği’ni ve/ya uluslar arası komünist hareketi eleştirecek gibi olan herkesin “anti-komünist” diye suçlanıp “anti-anti-komünist” çatı altında kalmaya zorlanmasına benzeterek, İkinci Dünya Savaşı sonrasının Fransa’sından iki örnek vermiştim; bir kere daha aktarıyorum.
Viktor Kravçenko bir Sovyet bürokratıydı. 1944’te kaçıp ABD’ye sığındı. 46’da anılarını yayınladı : I Chose Freedom (Hürriyeti Seçtim). 47’de Fransa’da basıldığında (J’ai choisi la Liberté), Sovyetlerdeki tasfiyelere, katliamlara, özellikle de Gulag kamplarına dair anlattıkları yüzünden kıyamet koptu. PCF’nin entellektüel yayın organı Les Lettres françaises’de, bu yalanları Amerikan gizli servislerinin imal ettiği yazıldı. Bunun üzerine Kravçenko iftira ve karalama dâvâsı açıyor. Fakat duruşmalarda Sovyetlere ilişkin olgular konuşulmadı. Onun yerine solcu aydınlar, tarafların özsel olarak nerede durduğu, neyi temsil ettiği konusunda tanıklığa çağrıldı: Anti-faşist Direniş romancısı Vercors; Nobel ödüllü fizikçi Frédéric Joliot-Curie (Marie Curie’nin damadı, 1951’de Stalin Ödülü’nü de alacak): geneRésistance’tan, Paris’teki Modern Sanat Müzesi’nin direktörü Jean Cassou ve başkaları. Hepsi, (a) PCF’nin tertemiz Direniş sicilini; (b) Sovyetlerin su götürmez devrimciliğini; (c) Kravçenko’nun ise yazdıklarının gerçek olamayacağı ve kabul edilemeyeceğini tekrarladı. Mahkeme, lekeli ve güvenilmez sayılan Kravçenko’ya tek bir frank para cezası ödenmesine hükmetti.
Derken ikinci bir dâvâ çıkageldi. Stalin terörünün ikinci dalgası çerçevesinde, Macar komünist lideri Laszlo Rajk, Ekim ’49’da idam edildi. Dört hafta sonra David Rousset’nin, Le Figaro littéraire’de, Sovyettoplama kampları hakkında yapacağı araştırmada, Nazi toplama kamplarının eski mahkûmlarının kendisine yardımcı olmalarını isteyen yazısı yayınlandı (12 Kasım 49). Rousset, doğrudan doğruya Sovyet hukuk metinlerinden hareketle, bu kampların resmen iddia edildiği gibi “ıslâh evleri” değil, düpedüz temerküz kampları olduğunu; devlet açısından vazgeçilmez bir kamusal yıldırma ve sindirme işlevi taşıdığını ortaya koydu.
Gene kıyamet koptu ve bir hafta sonra, gene Les Lettres françaises’de PCF’den iki yazar, Rousset’yi sahte kaynaklarla Sovyetlere karşı adî bir saldırıya girişmekle suçladı. Viktor Kravçenko gibi David Rousset de buna karşı hakaret ve iftira dâvâsı açtı. Bu sefer işler pek PCF’nin umduğu gibi gitmedi. Bir kere Rousset de eski bir sosyalist, bir ara Troçkist, Direniş kahramanı, Buchenwald ve Neuengamme kamplarından sağ çıkabilmiş bir mazlumdu. İkincisi, kendi gibi çok saygın tanıklar buldu. Örneğin Margarete Buber-Neumann, hem Sovyet kamplarında, hem Molotov-Ribbentrop Paktı gereği 1940’ta SSCB’den Nazilere iade edildikten sonra Ravensbrück’te neler çektiğini dramatik ve karşılaştırmalı bir şekilde anlattı. Sonuçta Rousset dâvâyı kazandığı gibi, o neslin bilincini azıcık sarsmayı da başardı.
Kıssadan hisse, gerçekler inatçıdır. Şimdi, daha küçük ölçekte de olsa benzer örnekler, 2012’de yaşadığımız 1 Mayıs 1977 ve hâlâ süren Torosyan tartışmasıyla karşımıza çıkıyor. Belirli bir soyutlama kertesinde, çok benzer bir yan var. Birileri olgusal eleştiri ve çürütme kabul etmiyor; yanlışlığı iyice belirginleşen bir iddiayı bile inatla savunuyor. Çünkü varlığı, iddiası, şöhreti, kariyeri vb buna bağlı. Lâkin sonuç kendisi için felâket oluyor.
Ne çare, insan bazı şeyleri kolay, bazı şeyleri ise çok zor öğrenen bir yaratık. Onun için aynı tür hatâlar tekrarlanıyor; aynı tür tuzaklara düşülüp duruyor.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024