Halil BERKTAY
Dün bir yığın genelleme yaptım. Oysa tarih ve tarihçiler hep somutluk arar. Dolayısıyla birkaç örnek de vermeden geçemeyeceğim.
Ömer Seyfeddin’in yabancı kadınlarından başlayalım. Primo Türk Çocuğu’nun (1911) ilk sayfalarında, gece geç vakit barlardan dönen artistleri, yazar “medenî ve necip garbın vahşî Türkiye’ye bir hediyesi olan kibar ve mümtaz orospular” diye niteler.
Koleksiyon’da (1914), Durant adında bir Levanten ailesiyle karşılaşırız. Tokatlıyan civarında otururlar, çok zengindirler. Kızları çok genç ve olağanüstü güzeldir; Beyoğlu’nda Altın Peri diye anılır. Genç bir Türk erkeği olan kahramanımız evlerine dâvet edilir. Çeşitli konularda seçkin ve entelektüel bir sohbetten sonra, bizzat baba, Mösyö (Louis) Durant, kızı Juliet’ten, delikanlımıza “koleksiyonunu göstermesini” ister. Yatakodasına geçer ve bir saatten fazla kızın “koleksiyonuna bakar”lar. Çıkarken kız “seyir ücreti” olarak 300 frank ister ve alır. Kahramanımız ikinci gelişinde “madamın koleksiyonunu” da görür, “fakat kızınınki kadar lâtif ve kıymetli” bulmaz. Böylece, erkeğin kendi karısı ve kızını satarak servet yaptığı küçük bir “aile genelevi” tasvir ve onların şahsında bütün “tatlısu Frenkleri” ya orospu ya pezevenk diye stereotiplenmiş olur.
Beşeriyet ve Köpek’te (1910), bir deniz yolculuğuna çıkan (Türk erkeği) kahramanımız, tek başına seyahat eden genç ve güzel (ve tabii yabancı) bir kadına göz diker, asılmaya başlar. Kadının yanından ayırmadığı çirkin buldog köpeği, özel bir sorgulamaya konu olur. Satır aralarında, kadınla köpek arasında sapık bir bestiality ilişkisi imâ edilir.
Ömer Seyfeddin’in, 1910’larda en önemli düşmanımız saydığı Bulgarların kadınlarıyla özel bir takıntısı var gibidir. Müslüman Türk kadınlarına asla yakıştırmadığı bir tenselliği onlara izafe eder. Bomba’da (1911) Türkler ilk bakışta yok gibidir; hikâye, ’93 Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus savaşı) sonrasında, Ayastefanos antlaşmasıyla “Büyük” Bulgaristan’a verilen, ancak Berlin antlaşmasıyla gene Osmanlılarda kalan batı Makedonya’da, kralcı IMRO’cular ile onların kanlı dâvâsını benimsemeyen barışçı, sosyalist Boris ve ailesi arasında geçer. Ancak yazar, satır aralarında, bu namussuz Bulgar milliyetçileri gene Bulgar muhaliflerine bunları reva görüyorlarsa biz Türklere neler yapmaz der gibidir. Bu genel çerçeve içinde, Boris’in karısı Magda özel bir yer tutar. Geniş omuzları, kabarık memeleri, kalın bacakları, küçük ve nazik ayaklarıyla “nefis” kadınlığı, hayli uzun ve erotik bir tarzda betimlenir. Ardından, Ömer Seyfeddin’in Magda’yı voyeurist bir tavırla Raçof, Pançe ve Sandre’nin sado-mazoşist sarkıntılıklarına maruz bıraktığı sahneler gelir.
Nakarat’ta (1918) aynı şehvetli Bulgar kadın tipi Rada adıyla karşımıza çıkar. IMRO ve diğer milliyetçi örgütlere karşı “eşkıya takibi”ndeki, yeni kıtaya çıkmış genç teğmen, konakladıkları Babina köyünde, karşı evin balkonuna çıkıp hep aynı şarkıyı söyleyen “güzel, iri, şen” Bulgar kızına âşık olur. “Bir granit heykel”i andıran kalçalarından, “kalın bacakları”ndan, “mavi ateş gözleri”nden, dar cepkeninin “taşıracakmış gibi” sıktığı “iri fırlak memeleri”nden başka şey düşünemez hale gelir. Orduyu bırakmak, vatanı, aileyi ebediyen terk etmek pahasına kızla birlikte Amerika’ya kaçmayı dahi hayal eder. Oysa bilinçsizliği, idealsizliği içinde kendini millî düşmanımıza (şeytana ?!) kaptırmıştır da farkında değildir. Hikâyenin sonunda, Rada’nın aslında komitacı bir papazın, ulusal dâvâsına aynen sadık kızı olduğu; “ahmak, şehvetten başka bir şey düşünmez... budala genç zabitin” aşk şarkısı sandığı nakaratın ise “İstanbul bizim olacak” anlamına geldiği ortaya çıkar. Teğmenimizin payına, sadece düşmanını tanımak değil, aynı zamanda o düşmandan öğrenmek, yani onlar gibi sert milliyetçi olmak da düşer.
Bu, yabancı kadınlara kapılıp öz benliği ve milletine ihanet etme/me fikri, ilk değindiğim Primo’da da çok önemli yer tutar. Alafranga ve Avrupa eğitimli genç mühendis Kenan, tam bir kozmopolit olmuş çıkmıştır. Boris’ten de daha acımasız biçimde hümanist enternasyonalizmi tam bir aptallık olarak nitelenir. “İzmir’de bir baloda... eski Roma tarzında fantezi esvaplar” içinde görüp hemen âşık olduğu ve sonra da evlendiği İtalyan karısı Grazia, onun milletine ihanetinin somut simgesi ve nirengi taşıdır. İtalya’nın Trablus’u işgali üzerine uykusundan uyanmaya başlayan Kenan, Grazia’ya yeni bir gözle bakar : “Seviyorum zannettiği bu siyah gözlü lâtif kadın, hakikatte, aslıyla, esaslarıyla, kavmiyetiyle kendisine ne kadar yabancı, ne kadar uzaktı. Ve hattâ bir düşmandı...” Buna karşılık Kenan, bir vakitler unuttuğu ailesini hatırlar. “Başı yeşil örtülü annesiyle daima yere bakan, omuzunda hâle gibi pembe bir atkı taşıyan mukaddes hemşiresi” birer melek gibi resmedilir. Grazia’nın antitezi olan bu “muazzez vücutlar” Kenan’a kendine dönme yolunu gösterir.
Fakat herhalde bu açıdan en çarpıcı tasvir,
Çanakkale’den Sonra’da (1917) yer alır. Onyıllarını çok derin bir karamsarlıkla geçiren orta yaşlı kahramanımız, zaferin coşkusuyla hayata dönmüş, köşkünü şenletmiş ve üstelik evlenmiştir; hikâyenin sonunda, yeni doğum yapmış “saf ve güzel kadın, pembe, ipek perdeli beyaz yatağının içinde, akşam zamanı batan güneşin veda eden rengiyle sararmış bir melâike gibi” tasvir edilir. Kocasını görünce gülümser; her masum ve itaatkâr kadın gibi, “yavaş... ancak işitilir” bir sesle konuşur. İyi milliyetçiler olarak, kızlarının adını Mefkûre koyarlar.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024