Hasan Bülent KAHRAMAN
Füruzan...
Ankara’dayız, Bilgi Yayınevinin, defalarca yazdığım bodrum kattaki ofisindeyiz, editör Attila İlhan’ın odasındayız. Koridorda birtakım sesler oluşuyor. Derken kapıdan içeri bembeyaz kürkler giyinmiş, başında yine beyaz kürk kalpak olan nefis bir kadın giriyor. Sadece kadınlar içeri girince ayağa kalkan Attila İlhan koltuğundan doğruluyor, çok karışık ve o zaman siyah saçları ve biraz da ürkütücü bakışlarıyla (Şiirinde öyle diyordu, "Gözlerini görseydiniz korkardınız/polisten kaçıyordu derdiniz") kadına bakıyor ve "Nasılsınız karlar Prensesi Zinia hazretleri" diyor: "Sizinle Vladivostok’ta mı karşılaşmıştık, yoksa Çelyabinsk’te mi, beni hatırlamadınız mı, ben Prens Mışkin..."
Hayretle izliyorum, Füruzan olduğunu derhal anladığım kadın da oynamaya başlıyor, Attila abi elini öpünce, "Hatırlamaz olur muyum, ne votkalar içmiştik" diyor. İlhan, "Ne semaverler, ne çaylar, ağzımızdan çıkan buhar büyük ağaçlar halinde donardı, unuttunuz mu?..." Oyun devam ediyor. Bakıyorum, Füruzan’ın yanındaki eşi gülümsüyor ama asabi bir gülüş o, biraz rahatsız olmuş gibi. İlhan’ın son cümlesi kendi dramını anlatıyor, "Şimdi Angora’da kendimizi ve anılarımızı tüketiyoruz..." Sonra, aradan epey zaman geçtikten sonra, İlhan’ın bir şiiri yayınlanıyor, şimdi Böyle Bir Sevmek isimli kitabındaki şiiri; "Kar kasidesi". Şiir, ‘Prenses Zinia’ya...’ ithaf edilmiş. Ben anlıyorum ve soruyorum, "O mu?" diyorum, "Evet" diyor, "O"; gözlerini kısarak.
İlk kez 1973 gibi gördüğüm Füruzan’la öylece tanışıyorum.[1] Onlar işlerini konuşacaklar, izin isteyip ayrılıyorum. Yıllar sonra Füruzan’la çok dost olacağız. Edebiyatçılıklarımız bir yana, ikimiz de sinema delisi ve festival kuşuyuz. Füruzan, festivalin neredeyse tüm filmlerini izliyor. Ben de fena değilim. Çıkınca Kaktüs barda oturuyoruz. Film-edebiyat sarmalında konuşarak kendimizi yitirebiliriz ama öteki filmin yaklaşan seansı ancak bir kahve içmemize olanak veriyor. En son 2020 yılında Tüyap Kitap Fuarının galasında görüşüyoruz. Buluşalım diyoruz ama Kovit hiçbir şeye izin vermiyor. Haberlerini yakın dostum ve editörü Murat Yalçın’dan alıyorum. Nihayet...
Füruzan
İlerlemiş yaşına rağmen daha geçen yıl bir öykü kitabı çıkaran Füruzan’ın yitimi, Türk edebiyatındaki son modern klasiğin bu dünyadan göçmesi anlamına gelir. Günümüz edebiyatında neredeyse her gün bir roman ya da öykü kitabı yayınlanıyorsa da özellikle öykünün 1980 sonrasındaki açılımlar içinde önemi, özellikle de anlamı, niceliğiyle mukayese edilecek düzeyde değil. Bugün, yayınlanan bir öykü, hayatımızda yer edip bize bir edebiyat olayı yaşandığı izlenimini vermiyor. Oysa Sait Faik’le birlikte başlayan, Oktay Akbal’la devam eden büyük öykü yatağı, çok güçlü adlar ürettikten sonra, son örneğini Demir Özlü’yle vererek çok genişledi ama derinliğini yitirdi. Başka bir açıdan bakılırsa öykü, günümüz dünyasının görsel kültür etkisi altındaki bilincine daha uygundur. Kısa, vurucu, çarpıcı ve maksadınızı hızla anlatan, insana bir çimdik ya da çentik atan edebiyat metnidir öykü. Hayır, bugün öyle değil, çok öykü var ama etkisi tartışmalı.
Oysa 1970’lerin hemen başında önce Parasız Yatılı isimli kitabını, çoğunu, gelişmesinde çok büyük pay sahibi Memet Fuat’ın çıkardığı Yeni Dergi’de teker teker yayınlanmış öykülerini bir araya getirerek yayınlayınca ve hemen ertesinde Kuşatma’yı çıkarınca, edebiyat dünyası ‘Füruzan Olayı’[2] ile yüz yüze geldiğini anladı.
Füruzan, daima, Türkçe ayakta durdukça büyük bir öykücü olma niteliğini, kimliğini koruyacak. Ece Ayhan yalçın zekâsı, kıl kaçırmayan gözlemciliğiyle o büyük şair, "Parasız yatılılar hiçbir sınava geç kalmazlar" demişti. Sonra Füruzan’la yaptığı muhteşem söyleşide, iki önemli saptamada bulunuyordu.[3] Parasız Yatılı’da ölüm olmayan öykü yok diyordu. Doğrudur. Füruzan’ın iç acıtan şiirinin ve insanlık coğrafyasına hakimiyetinin ana özelliği budur. İkincisi, "İlkokula takunyaya başlayan çocuklar da seni unutmayacaklar Füruzan" diyordu, o da ‘benim için büyük övünç olur’ cevabını veriyordu.
Ece Ayhan-Füruzan
İlk iki kitaptan sonra çıkan Benim Sinemalarım, Füruzan’ın gerçekten bir olay olduğunu ilgili çevreye belletiyordu. Sonra Füruzan, Türk edebiyatındaki geleneği bozmadı, öykülerinin peşinde, yine zamanında çok meşhur olan, bir darb-ı mesele dönüşen adıyla, 47’liler isimli romanını yayınladı. Öykülerinden farklıydı romanı ve şu andığım yazımda, zihnimde dolaştırdığım düşüncemi nihayet dile getirmiştim, Füruzan’ın öyküleri roman, romanı öykü tadındadır. Daha sonraki yıllarda zannederim sadece Gül Mevsimidir, bildiğimiz Füruzan’ın lezzetini veriyordu. Diğer yapıtları, öyküdeki başka arayışlarının uzantısıydı. Onlar da güzeldi ama bugün Füruzan denince hemen herkes 1970’leri kasıp kavuran, okuyan herkeste derin bir hüzün, müthiş bir dil zevki, çok büyük bir duyarlılık ve ince bir keder bırakan o öyküleri anımsıyor.
Füruzan, tam da şu tanımladığım niteliklerin yazarıydı. Her zaman içe dönük bir yanı vardı. Çocukluğunu çok zor koşullarda geçirmişti ve eğitim görmemişti. Çocukluğunda ve ilk gençliğinde yakından tanıdığı yoksul, çaresiz, çile çeken bir çevreyi, dönemin koşullarına uygun şekilde öykülerine taşıdı. Kalabalık bir insan panoraması ortaya koyduysa da Füruzan, esas olarak, çaresiz genç kızların ve kadınların yazarıdır. Öykülerinde anlattığı İstanbul’un yoksul mahallerini insan bir taşra kentinin anlatımından alacağı lezzetle okur ve bunun tersi de doğrudur, taşrayı anlattığı bazı öyküleri, geleneksel taşra öyküsünün boyutlarını hemen aşar ve büyük kentin karmaşasını, uğultusunu izleyene yansıtır. Her şeye rağmen bir büyük kent yazarıdır. Büyük kentin küçük insanlarıdır ilgisini çeken. Sadece kıyıda kenarda kalmış insanlar değil, konumunu, sınıfını yitirmiş burjuvalar da öykülerindedir. Ve erkekler. Bıçkın da olsa kırık, kırgın, yalnız, savrulmuş adamlar örer öykülerini, onlar da bir hayat aramaktadır, onlar da yitik insanlardır. Kısacası: anlatılan insanının kederiyle okuyan insanın hüznüdür Füruzan’da etkileşen.
Füruzan’ın öyküleri, 1980’den sonra yayınladıkları da içinde olarak, dönemin izini taşır. Türkiye’nin 1960’ların hemen ilk yıllarından başlayarak yöneldiği yeni politik kültür, hele 1968 sonrasında, edebiyatçılara, yapıtlarındaki toplumsal boyutun insan boyutunu aşmasını adeta dayatıyordu. Dönemin edebiyat tartışmaları bütünüyle bu ikilemi ele almıştır. Füruzan, küçük çevre insanını, yoksulları, acı çekenleri yazarken çok dikkat çekici bir insan damarı yakalıyordu. Onu eşsiz kılan iki unsurdan birisi buydu, insan macerası. Küçük harflerle yazıyordu, asla bağırmıyordu, sesini yükseltmiyordu ve öylece de insanın dersinin altına işleyen, yüreğinin derinliklerine inen bir topoloji meydana getiriyordu. Orhan Kemal’de, örneğin, izlenen taşradan farklı olarak, Füruzan, taşrayı büyük ve çok soylu bir edebiyatın unsuru olarak anlattı. Asıl başarısını burada aramak gerekir.
Füruzan’ı bu derecede vazgeçilmez bir öykücü yapan ve 50 yıl sonra da onu Türk edebiyatının en gözde öykücülerinden biri konumunda tutan diğer öge dili ve şiiriydi. Öteden beri bir inancım vardır. Amerikan öykücülüğü Hemingway’den sonra neredeyse mekanik, daktilonun sesini okurun rahatlıkla duyduğu, akılcı, olaya odaklanmış, insanı da o perspektifte ele alan bir öykü yazdı. O öykücülük dalga dalga dünyaya yayıldı. Tespitim, Hemingway’in insanın içine işleyen öyküler yazmadığı anlamına gelmez. Aksine ‘Temiz, İyi Aydınlatılmış Bir Yer’ öyküsü insanı yüreğinden yakalar ama şiir dilde değildir. Edimdedir, öykünün bütünündedir. Tabir yerindeyse, tiyatrosundadır, sahnesindedir. Bu Chandler’da da böyledir, Cheever’da da.
Öte yanda, bir sis feneri gibi duran Çehov ise baştan başa şiirdir. Tıpkı, İlhan Berk’in zamanında düzenlediği Aşk Elçisi isimli antolojisine çok yerinde, çok haklı olarak bir öyküsünü ‘şiir’ diye aldığı Sait Faik’te olduğu gibi. Türkçedeki öykücülüğün gerçek sesi odur, şiirdir. Oktay Akbal ve Selim İleri o anlayışı kendi üslupçulukları içinde geliştirmişlerdir ama bu gerçeğin dışında değillerdir.
Füruzan, son derecede kendisine özgü bir duyarlılıkla ve kadın duyarlılığını da derinlemesine kuşatarak, kavrayarak ve devreye alarak şiirselliği gidebildiği son yere kadar götürür. Sait Faik’teki kadar ışıltılı, baş döndürücü, Akbal’daki kadar içe dönek ve karamsar değildir, Nezihe Meriç’ten bazı izler taşısa da bu öykülerin okuru kıskıvrak bağlayan yanı büyük şiirleridir. Sessiz ve mükemmel bir Türkçe bu öykülerde insan hallerini ve insanın içi sıra akıp giden, yaşadığı (ve yaşayamadığı) dünyasını, bilinç durumunu öylesine bir sükunetle ve hüzünle anlatır ki, insan şiirin başka ne olabileceğini kendisine sorar. Şiir her zaman ve son kertede hüzündür. Ama Füruzan’da şiirden insana değil, insandan şiire giden bir kederdir söz konusu olan. İnsan, Füruzan’da öykünün kendisidir, o insanın kırık şiiridir dilin poetikasını yaratan. Bu yanıyla da gerçekten biriciktir.
Sinematografik bir öykü yazmakta direndi Füruzan, sonuna kadar. Son öykülerinde de bu özelliği sabittir. Nitekim, öyküsüne ‘yedirdiği’ sinemayla yetinmedi ve öykülerinin filmini çekti, onu çok iyi anlayan büyük sanatçı Gülsün Karamustafa’yla birlikte. Öyküsünü meydana getiren kişileri, olayları, besbelli, o kadar içinden yaşıyordu ki, öyküye nazaran hayatın daha doğrudan aktarıldığı bir alan olan oyuna dönüştürüyordu. Öykülerinin hayatla kurduğu bağı daha iyi, daha güçlü şekilde gösteren başka bir kanıt bulunamaz. Ece Ayhan’ın değindiğim ölüm saptaması da gelir buraya bağlanır.
Füruzan eşsiz bir yazardı. Yarattığı şiir öykülerinin adlarına da sinmiştir. O güzel adlı öyküler, Türkçe durdukça duracak. Edebiyatın olay olduğu yıllarda ona o olay niteliğini kazandıracak ölçüde insanların sevdiği bir yazar oldu. Sevilen yazar, hele Füruzan gibi yüksek edebiyatın içindeyse, o ülkenin zevkini, zevk bilincini oluşturur. Zevkin oluşumu da dönüşümü de bir sosyolojik dönüşümdür. Füruzan, kararlılıkla üstüne gitti ve onu başardı. Öylece de edebiyatın köşe taşlarından biri oldu. Füruzan’ın öyküsü bugün de edebiyat bilincinin mihenk taşıdır. Daima da öyle kalacaktır.
Güle güle Füruzan.
[1] O anıyı ve daha da önemlisi Füruzan’ın 197o’lerin başında yazıp yayınladığı kitaplarının dönem içindeki konumunu anlattığım yazım şudur: Hasan Bülent Kahraman, ‘Elli Yıl Sonra ve Her Zaman Füruzan’, Kitap-lık. Mart-Nisan 2021.
[2] Bu kavramı ilk kez Mehmet Doğan kullanmıştır: ‘Füruzan Olayı’, Yeni Dergi. Mayıs 1972, No. 92.
[3] Söyleşiye şu linkten ulaşılabilir: https://pasaj69.org/parasiz-yatilidan-parasiz-yatiliya-dair-sorular-ece-ayhan-furuzan/.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024