Hasan Bülent KAHRAMAN
Kemal Kılıçdaroğlu yerel yönetimlerin özerkliği konusunda yaptığı açıklamaları hemen ardından tevil etmek zorunda kaldı. Özerklik derken yerel yönetimlere Avrupa Şartı bağlamında verilmesi gereken haklardan söz ettiğini söyledi. Bunun siyasal bir içerik taşımadığını dikkatle ve özenle vurguladı.
Maksadının bir eyalet tartışması olmadığını belirtti.
Hiç şüphe yok ki, Kılıçdaroğlu, özerkliğe siyasal bir mana yüklememiştir.
Gene bu kavrama eyalet anlamına gelecek herhangi bir derinlik kazandırmak istemediğinden de eminim. Başka türlü nasıl olabilir? CHP, Güneydoğu konusunu ele aldığı 48 sayfalık bildirgesinde Kürt sözcüğünü bir kere bile kullanmamışken nasıl eyalet çözümü önerebilir?
Bununla birlikte Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirerek yerinden yönetim konusunu tartışmaya açmasını çok öenmli buluyorum. Çünkü, Cengiz Çandar'la birlikte ahaber'de yaptığımız Akıl Yolu programda söylediğim gibi bu konu 1970'lerden beri Türkiye'nin gündemindedir. Hatta bir adım geriye çekilirsek konunun başlangıcını Prens Sabahattin'e', 20. Yüzyılın başına kadar geri götürmek de mümkün. Onun ademimerkeziyet dediği ve yerinden yönetim diye çevirdiğimiz kavram 1970'lerde Yugoslavya modeli diye görülüyor ve demokratik solun en önemli değerlerinden birisi kabul ediliyordu.
Aynı kavram 1989 sonrasında bugünkü CHP'nin geçmişi/atası sayılacak SHP'nin üzerinde en çok durduğu kavramlardan birisiydi. SHP o tarihlerde 'sivil toplum, demokratik devlet, özgür birey' derken bir yandan da yerel yönetimlerin güçlendirilmesini savunuyordu. 1989 sonrasında SHP'nin ve SHP'li bütün yerel yönetimlerin üzerinde kafa yorduğu konu buydu. Bu konuda kaç resmi toplantı, panel, seminer düzenlendiğini bilmek olanaksızdır.
Aynı şey ANAP ve Turgut Özal kanadında da geçerliydi. O da bir 'liberal' olarak aynı tezi savunuyordu. Türkiye, Özal'a göre hiç zaman yitirmeksizin yerinden yönetime geçmeli, merkezi devleti küçültmeliydi. Bu liberalleşmenin, modernleşmenin ve demokratikleşmenin en önemli koşulu olarak görülüyordu.
AK Parti'nin bu kervana katılmadığını düşünmek hata olur. O da yerel yönetimlerin güçlendirilmesine dönük çalışmalar yaptı. Bu konuda hazırladığı metinler Avrupa Şartı'nın çok ötesine geçecek bir içeriğe ve kapsama sahipti. Muhafazakâr olduğunu söylemekle birlikte bu kavramı kültürel planda tutan, dile getirmek istemese de siyaseten ve yönetsel anlayışı itibariyle liberal bir pozisyonu tercih eden AK Parti'nin ademimerkeziyete karşı olduğunu düşünmek, neredeyse eşyanın tabiatına aykırıdır.
Ne var ki, burası Türkiye işte. 'Cümlenin maksudu bir rivayet muhtelif' lafının edildiği ülke. Herkes aynı şeyi istese de onu bir türlü uygulayamayan bir siyasal kültürün ülkesi Türkiye. O nedenle de özerklik, ademimerkeziyet bir türlü uygulanamıyor. Türkiye hâlâ bütün Avrupa'nın en merkeziyetçi ülkesi olarak devam ediyor. Merkeziyetçiliği öğrendiğimiz Fransa, 1990'larda yerinden yönetime geçmiş olsa bile biz ayak diriyoruz. Bütün memurların atamasını, tüm 'onamaları' Ankara'dan yapıyoruz.
Olacak şey değil. Ne olur yani yargıdan belediyelere hatta ve hatta güvenlik kuvvetlerine kadar her şey 'yerinden' tayin edilse? Bir ilin öğretmenlerinin Ankara'dan atanması çok mu gereklidir? Onun yerine her bölgeyi, hem de 'üniter devlet' anlayışı içinde yerel bir yönetim idare etse ne olur?
Işte bir kaç yazıdır vurgulamaya çalıştığım budur: Türkiye'nin sorunları artık toplumsal ve ekonomik olmaktan çıkmıştır. Onlar elbette berdevam. Ne var ki, sorunların siyasal olduğunu, çözümün de siyaseten geleceğini bilelim.
Yeni anayasa eğer bunları öngörecekse yeni olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024