Hasan Bülent KAHRAMAN
Çanakkale'yi anıyoruz. 'Destan' kısmından başlayayım. Destan bir olayın anlatımıdır.
Abartma vardır içinde, süslemeler ve kayırmalar, ama son kertede gerçekle iç içedir. Toplumsal belleğe ait bir anlatıdır.
Ortak kabuldedir, kuşaktan kuşağa aktarılır. 19. yüzyılda apayrı bir anlam kazandı.
Artık Homeros destanı değildi yazılanlar, toplumsal kimliğin kurucusu olan, bir halkın 'öz' yapısını anlatan, tanımlayan metinlerdi.
'Yeni' destanların 'yapıntı' kısmı özgünlük kısmından fazlaydı. Uluslaşma sürecindeki her millet ya eski bir destanını keşfediyordu ya da eski görüntüsü vererek bir ulusal destan yazıyordu. Bizde ikisi de oldu. Kızıl Elma, Bozkurt, Ergenekon biraz 'yeniden keşfedildi', biraz yazıldı. Aynı şekilde Şeyh Edebali anlatıları, Osmanlı kuruluş destanları kaleme alınıp ortalığa saçıldı.
Çanakkale Savaşı bu aşamada yaşandı. İttihat ve Terakki çok gecikmiş bir 'ulusal kimlik' bulma, inşa etme dönemiydi.
Yaşanan 1. Dünya Savaşı bu 'hercümerç' içinde cereyan ediyordu. Bir imparatorluk batıyor, direnmenin aracı ulusal kimlik oluyordu.
Belki yavaş yavaş ama kararlı bir şekilde. 1912 faciası yaşanmış, Balkanlar çöküp, göçüp İstanbul'a boşalmıştı, 'yurt' kavramı ilk kez fark ediliyor, İmparatorluk 'vatan'a dönüşüyordu. 'Kurtarıcılık' ve 'kurtuluş' kavramıyla bu ölçekte ilk kez karşı karşıya gelindi. Yönetim/ iktidar bu maksatla Çanakkale'yi kullanabildiği kadar kullandı.
Çanakkale, 'vatan'ın fiil olarak kurtarıldığı, bilinç olarak kurulduğu yerdi. Üstelik bu Çanakkale'nin ilk 'işleviydi'. Bu, "destanın Çanakkale'si"ydi.
İkinci işlevi Çanakkale'nin Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Cumhuriyetle birlikte başladı. Bu gelişmenin özünü Mustafa Kemal oluşturuyordu. Dehasının doğduğu hatta somutlaştığı yerdi Çanakkale. Hiç şüphesiz bir askerlik dehasıydı ve büyük bir zafer kazanmıştı. Savaşa Kaymakam (Yarbay) olarak girmiş, Miralay (Albay) olmuştu.
Hakkında söylenenler ne yalandı ne yanlış.
34-35 yaşındaydı 1915'te. Her şey sahnesinde belli olur. Nisanda kara savaşları başlarken gözetleme yerinde tarih sahnesine çıkacağı anı bekliyordu. Ağustos sonuna kadar o sahnede oyununu görkemli bir biçimde oynadı. Çanakkale'de parladı.
Dünya Savaşının başında isimsiz bir subaydı. Mütarekeye varıldığında ordular kumandanıydı.
O Atatürk'e evrilirken Çanakkale savaşı Kurtuluş Savaşının kapısı, Mustafa Kemal'in mitolojik kahramanlığının eşiği olarak tanımlandı. Bu da "mitolojinin Çanakkale'si"dir.
Bugünse Çanakkale Savaşına ait tarih, diğer alanlarda olduğu gibi, 'revize' ediliyor. 'Revizyonist' bir tarih yazımı veya anlatımı duruyor karşımızda. Yeni anlatımda vurgu savaşın kazanılmasını sağlayan ideolojik arka plana çekiliyor. O fonun gene 'vatan' olduğu açık ama ona şimdi daha dinsel bir boyut ekleniyor.
Böylece Çanakkale Türkiye'de üç ideolojinin kesişim noktası. Müslümanlar için orası din adına yapılan bir savaşın yeridir. Milliyetçiler dinsel boyutu ihmal etmeden vatan vurgusu yapar. Sol için orası antiemperyalizme karşı geçilmeyen kaledir.
Elbette doğru, elbette gerçek. Ama tüm bunlar bu savaşların ve Müttefik Kuvvetler başarısızlığının Rusya'daki devrime ek bir olanak sağladığını görmezden gelmemize yol açmamalı. Dolayısıyla o savaşların 'kahramanı' olarak sivrilen Mustafa Kemal'in Anadolu Savaşına başladığında Rusya'dan gördüğü kabul ve desteğin altında, az veya çok, böyle bir etkinin de olabileceğini unutturmamalı.
Neticede, orada da, Anadolu'da da İngilizlere karşı dövüşüyordu Mustafa Kemal. İngilizler ise Çanakkale'ye yüklenirken de Anadolu işgalinde de hem Türklere hem de Bolşeviklere karşıydı. Attila İlhan, ne diyordu, hatırladınız mı, 'Drang nacht osten' (Doğuya açılış) şiirinde... 'sabah ezanları köyden köye yayılıyor/ hey gidi hey/ mülk sözde Osmanlı'nın ama/ alaman'ın elinden/ ingiliz alıyor...'
Çanakkale kahramanlarını saygıyla anıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024