Hasan Bülent KAHRAMAN
Türkiye'de siyasetin özellikle bu defa realist- romantik akslarında ayrıldığını yazdım, söyledim. Rasyonel seçmen, yani düşünüp taşınıp, oyunu ideolojik önyargıları içinde değil de çıkarları doğrultusunda kullanan seçmen tanımı ilgili literatürde de hayli tartışılmıştır. Belli bir çevre verilen oyun yanlış olduğunu, halkın kötü demokrasilere taraftar olduğunu çünkü popülizm iğvasına kapıldığını yazar. (Bu konuda Bryan Caplan'ın The Myth of the Rational Voter kitabına bakabilir dileyenler.)
Biraz daha elitist bu görüş bizde şimdi haydi haydi yankı buluyor. Bu görüşü dile getiren yazılarda halkın 'çıkar' diye gördüklerinin bir 'aldatmaca' olduğu vurgulanıyor. (Hem de nasıl, hem de nasıl...) İşte makarna, kömür, margarin polemiğinin altında yatan olgu bu.
Bu tartışma on yıllardır sürüyor. Daha da sürecek doğal olarak. Beni ilgilendiren işin ötedeki bir yanı.
Madem ki, demokrasiyi tartışıyoruz son kertede, seçmenin karar alma- karar vermesüreçlerini nasıl ussallaştıracağını da tartışmak gerekir. Bunun en önemli yolu siyasetinrasyonel terimler, projeler, öneriler etrafında yapılmasını sağlamak, iktidarların vaatlerinine ölçüde tuttuğunu araştırmak, denge ve denetim mekanizmalarının işlevini güçlendirmektir.
Kısacası, demokrasi, aşağıdan yukarıya örgütlenmeyen, sivil toplumunu güçlendirmeyen ve seçmenin ussal yaklaşımına olanak hazırlamayan bir demokrasi olmamalı. Eğer bu mekanizmalar kullanılırsa, evet, demokrasi en iyi rejimdir. Bizdeki sorun büyük ölçüde siyasetin ezberler üstünden devam etmesidir. Mahalle kahvesi tartışmalarının makro ve mikro siyaset parametreleri olarak değerlendirilmesidir.
Dallı budaklı, yaygın, taşkın bir konudur bu. Teknokratların yönetimini aramaktanseçkinlerin iktidarına kadar geniş bir alanı kapsar. Ama hiç oralara girmeden önemli bir noktaya değineyim.
Eğer elitist, küçümseyici, dışlayıcı, tahkir edici bir tutum içine girilmezse aslında Türkiye'de son zamanlarda bahsettiğim türden örgütlenmelerin artan bir hızda geliştiğini görüyorum. Bunlardan büyük yararlar elde edebiliriz.
Oy ve Ötesi'nden kimse şikâyet etmedi. Onlar da işlerini gayet iyi yaptılar. Şimdi bakıyorum Boğaziçi Üniversitesi'nden bir grup genç bir araya gelmiş ve Doğruluk Payı adı altında 'vaat analizi' yapıyor. 140 Journos diye bir başka grup habercilik ve haber doğrulamacılığı işiyle uğraşıyor.
Doğru işletilirse bunlar sivil toplum adına, demokrasi adına büyük kazanımlardır. Bu gençlerin önemli bölümü bu işlerden bir süre sonra uzaklaşır. Ama keşke bu yapılar ciddi ve kalıcı kurumlara dönüşse. Gene bu gençler Türkiye'nin bundan sonraki 40-50 yılının yüzü olacak, her alanda bu ülkenin birikimini meydana getirecek. Bunların da kurumlarının da savunulması gerekir.
Ne yapalım ki, eğer iktidar varsa muhalefet de olacaktır. Demokrasiyi demokrasi yapan muhalefettir. İktidar her rejimde mevcuttur ve iktidar yapısı, tanımı gereği sorundur, sorunludur. Onu sadece parlamentonun denge ve denetim mekanizmasıyla kontrol etmek olanaksızdır. Ancak bu tür örgütlenmeler bir yandan toplumsal bilinçlenmeyi sağlayarak o 'aldatma' denen sürecin başlamasını engeller bir yandan da iktidarı ciddi, yapıcı bir irdeleme içinde tutar.
İyi demokrasi herkes için yararlıdır, biraz daha gayret...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024