Hasan Bülent KAHRAMAN
İki ateş arasında-1
Belki kimseler farkında değil ama 7 Kasım seçimlerinden sonra Türkiye'de çok önemli bir gelişme ortaya çıktı. Bu gelişme toplumun, saç teliyle kesilmiş yumurta gibi ikiye bölünmesi değil. O zaten öyle. Toplumun bir bölümü, 'beyazlar'ı toplumun geri kalan kısmına kendisini kapattı. Bu tek başına bir olgu olamaz. Yaygın, geniş ve taşkın. Sosyal ve elbette siyasal dallanıp budaklanması da üstüne üstlük.
Fakat asıl gelişme dediğim şey o kesimin Kürtler ile ordu/ devlet arasında sıkışması.
Aslında her şey 1 Kasım'dan önce ayan beyan görülüyordu. Kentli, yüksek gelirli, iyi eğitimli, Batılı kesim Akparti gücünü engellemesi bakımından Kürtleri zaruri görüyordu. Onlarla kuracağı bir ittifakın Akparti'yi tek başına iktidardan alıkoyacağını 7 Haziran deneyiminden öğrenmişti.
Kürtleri, o kesimin münferit talepleri için değil, sadece bu maksatla destekliyordu.
Geleneksel olarak CHP'ye oy veren ama onun yetersizliğini tüm boyutlarıyla gördüğü için bezmiş bu kesim CHP'ye artık oy vermeyecekti. Çünkü sadece CHPAkparti arasına sıkışmış olan siyasal sistemde Akparti erki engellenemiyordu.
Gene bu kesim, Kürtleri bahsettiğim nedenle desteklerken, öte taraftan, içinde her şeye rağmen mevcut 'ulusalcı/ devletçi' duygularla Kürtlerin taleplerinden tedirginlik duyuyordu. Özerklik, ana dilde eğitim, eşit yurttaşlık, kimlik aidiyetinin mutlaklaştırılmasıhayli 'sivri' taleplerdi.
Gene de 'Akparti tehlikesi' daha yakın göründüğünden bahsettiğim ittifak kuruldu. AyrıcaDemirtaş 'seni başkan yaptırmayacağız' diyerek ittifakın kendisine ait kısmını imzalamıştı.
Fakat 7 Haziran sonrasında başlayan 'şiddet dönemi' bu kesimi alabildiğine tedirgin etti. Son kertede (ilk kertede de) devletçi bürokratik yapıyla bütünleşmiş bir geçmişten gelen bu çevre PKK'nın hamleleri karşısında ne yapacağını şaşırdı. Sakal -bıyık arasında sıkışmış olarak kımıldayamadı. HDP desteklenerek Akparti aşılabilirdi ama bu defa da PKK'nıntuzağına düşülerek 'kurucu ilkelerle' yaşanacak çatışma desteklemiş olabilirdi.
Bugün bu durum daha da derinleşmiş bir halde. Mevcut 'şiddet dönemini', PKK'nın etkinliğini nereye kadar- nereden sonra destekleyeceği hususunda hayli tedirgin bu çevreler.
Bu saptamayı herhangi bir kınama, eleştiri, polemik maksadıyla yapmadım. Tersine, Türkiye'deki siyasetin dar ve sıkışık geometrisini, çok önemli bir toplumsal çevreninsiyasal tutukluğunu saptamak istedim. Bunu hayati buluyorum. Çünkü öteden beri sürdürdüğüm bir görüşüm var. Bu çevrenin mevcut iktidarla mutabakatını ve mukavelesini önemseyenlerdenim. Gelin görün ki, kendi pozisyonunu (katılın katılmayın) gayet net olarak ortaya koyan Akparti karşısında bu çevre CHP ile HDP, PKK ile devletarasında kalarak çok ciddi bir siyasal vizyon problemi yaşıyor.
Bir taraf bu derecede kısır bir siyasette kalınca, ulusalcılık ve PKK arasında donunca neentelektüel düzeyde ne de siyasal pratik düzeyinde bir açılım yaşanıyor. Tekdüze, kıyasıya ve dışına tamamen kapalı bir tarz ve tonda sürdürülen, eleştiriden öte artık tamamen zıtlaşmaya dayalı siyasal tutum aşılamıyor. Aşılamadığı gibi o kesimin objektif bir siyasal söylem üretmesi, gerçekçi bir siyasal pozisyon alması da olanaksızlaşıyor.
Halbuki siyasal söylem ve vizyon her türlü kısıtlamayı aşmak içindir. Bu konuyu sürdüreceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024