Hasan Bülent KAHRAMAN
Türkiye'de "İslamlaşmak" ve "muhafazakârlaşmak" konusu üstünde yeterince düşünmüyoruz, hem de son on yıldır iktidarda kendisini "muhafazakâr demokrat" diye tanımlayan bir yönetim olduğu halde.
Üstadımız Şerif Mardin'in Taraf gazetesinde pazartesi ve salı günleri Neşe Düzel'e verdiği mülakatta söyledikleri bu çerçeve içinde üstünde çok durulması, çok irdelenmesi gereken önemli saptamalar içeriyor. Mardin'e göre İslam'ın enerjisi bu toplumda artıyor. Anadolu'da bir İslami bekleyiş var.
Şerif Mardin hocamızın, enerjisinin arttığını söyleyerek tanımladığı şey bana göre İslam'ın toplumsal planda daha görünür olmasıdır. Şerif Hoca'ya göre bugün cuma namazları eskisinden daha farklı bir kimliğe büründü, o namazlarda toplanan paralar bile farklı bir düzeye erişti. Televizyonlar sabah akşam İslam'a göre nasıl yaşanması gerektiğini anlatan programlarla yüklü. Kısacası İslam artık her yerde.
Üstünde durmamız gereken soru da o noktada doğuyor. Acaba ortada her şeyden bağımsız bir İslamlaşma mı var yoksa İslam bu toplumda zaten mevcuttu, daima mevcuttu fakat politik planlamalar onun görünmesini engelliyordu, şimdi o kısıtlamalar ortadan kalktığı için özü aynı kalmakla birlikte görünürlüğü mü arttı?
Mardin bu soruya açık, açıktan öte dikkat çekici bir yanıt veriyor. Diyor ki, İslam'ın toplumsal mevcudiyeti Cumhuriyet döneminde bile devam etti. Cumhuriyet idaresi bazı kısıtlamalar getirmekle birlikte, Rusya'da olduğu gibi köklü bir din yasaklamasına gitmedi. İslam'ın sürekliliğini koparmadı. Bu önemli bir etken. Fakat ondan daha işlevsel olan bir yanı var işin: İslam bu toplumda insanların "ben kimim" sorusunu sordukları zaman kendilerini tanımlamak için verdikleri yanıtın özünü meydana getiriyor. Bu saptamaları kabul etmemek olanaksız. Ama bütün bunlar beni öteden beridir üzerinde durduğum bir konuyu yeniden ele almaya itiyor.
Şudur o konu: acaba İslam'ın bu derecede görünür olması hatta Müslümancayaşamanın bu ölçüde sistemle bütünleşmesi belli bir muhafazakârlığa tekabül ediyor mu? Yani Türkiye Müslümanlaşıyor mu yoksa muhafazakârlaşıyor mu?
Sorunun cevabı bende açıktır: Türkiye gibi değişimi kendisine şiar edinmiş, her şeyi yıkıp yeniden yapmayı ilke haline getirmiş, sosyolojik dinamiklerin de buna imkân ve cevaz verdiği bir toplumda muhafazakârlaşmanın olduğunu söylemek olanaksız. Hiçbir şeyin "muhafaza" edilmediği bir toplum niye muhafazakârlaşmayı kendisine ideoloji veya yaşam biçimi olarak seçsin? Türkiye, muhafazakârlık kavramından sadece ve sadece dini anladı, anlıyor. Dinle muhafazakârlık özdeşleşti, iç içe geçti.
Edmund Burke, Fransız Devrimi'nin heyecanı, telaş ve ürküntüsü içinde kaleme aldığı kitabında muhafazakârlığı tarif ederken dini de bir tayin edici unsur olarak sayıyordu. Ama din o muhafazakârlık unsurlarının sadece biriydi. Geride bambaşka noktalara tekabül eden farklı özellikler, maddeler vardı. Türkiye'nin hızlı ve "devrimci" değişimi onları eledi, geriye Mardin'in saptamasıyla bir kimlik kurucu öğe olarak İslam yani din kaldı.
Bu çerçeve Türkiye'nin muhafazakârlaşmadığına fakat Müslümanlaştığına işaret ediyor. Fakat onu da aydınlatmak gerekir: Müslümanlaşıyor Türkiye, derken bunu, bazı oluşumlar bir yana, politik bir biçimlenme, öncelikle siyasal bir tercih ve tepki olarak görmemek gerek. Buradaki Müslümanlaşma kültürel bir unsurdur evvela (kimlik kurucu olması İslam'ın o demektir), ondan sonra Müslümanlaşma dediğimiz şey, İslam'ın toplumsal planda daha görünür hale gelmesidir, bir bellek ve toplumsal ağ oluşturma unsurudur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024