Hasan Bülent KAHRAMAN
Tarihle, tarih sosyolojisiyle uğraşanlar bilir. Zaman gelir, olaylar birikir, bazen bir döneminkapandığını hissedersiniz ama bir o kadar da henüz yeni dönemin başlamadığınıgörürsünüz. O, arada kaldığınız zaman kadar koyu, katı, ağır ikinci bir dönem daha yoktur.Alacakaranlık denen an tam da o andır.
Geçen hafta bir yazımda bahsettim. Birinci Dünya Savaşı'nın yüzyıl sonrası içinden geçiyoruz. İki yıl önce savaşın başlayışının 100. yılını andık. Şimdi 1916'nın yüzüncü yılındayız.
1918'de bitişini de aynı şekilde anacağız.
Bir dünya savaşını anmaktan daha doğal bir şey olamaz. Milyonlarca insanın ölümü,imparatorlukların yıkılışı, yeni ulus devletlerin doğuşuydu o savaşın anlamı. Ama en az bir o kadar büyük ve anlamlı bir başka konu da o savaşı doğuran teknik ve ekonomiknedenlerdi. Yani, bir yüzyılın, 19. yüzyılın bitişi, 20. yy'ın başlamasıydı o savaşın nedeni.
Asıl konu buydu. Bu olguyu idrak edenlerle edemeyenler arasında cereyan etti savaş. Büyük devletlerin Osmanlı'nın hâkim olduğu OD bölgesine saldırışının ve onun elindeki toprakları almaya çalışmasının altındaki gerçek neden buydu.
19. yüzyılın bitip 20. yüzyılın başladığını idrak edenler ne yapıp yapıp OD masasından bir pay kaparken bu gerçeğe uyanamayanlar bütün gayretlerine rağmen o toprakları yitirdiler. Eğer daha farklı bir anlayış, öteden beri devam eden bir 'intibah', uyanış, söz konusu olsaydı, daha farklı davranılacak ve o topraklar bu ölçüde dramatik biçimde yitirilmeyecekti.
1. Dünya Savaşı'nın kazananları ve kaybedenleri arasındaki fark budur. 20. yüzyılı kendi gerçeği ile zihninde ve yönetiminde somutlaştıranlarla bunu yapamayanlar. İlber Ortaylı'nın çok haklı, doğru, yerinde nitelendirmesiyle 'imparatorluğun en uzun yüzyılı'19. yüzyılı enine boyuna yaşadı ama kabul edelim ki, 1789 sonrasında başlayan büyük dönüşüme rağmen 1914'e geldiğimizde hâlâ Batı'nın çok önceden tamamladığı reformlarıyerleştirme yani 19. 'yüzyıllaşma' çabası içindeydi. Bu 20. yüzyılı anlamak ve 20. yüzyıllı olmak değildi. Olanlar oldu.
Şimdi 21. yüzyıldayız. Bu yüzyıl da geçen yüzyılda hazırlandı. Gerçi daha önceki çağlarla mukayese edilemeyecek ve sadece bu döneme özgü çok hacimli dönüşümler cereyan ediyorsa da, evet, 21. yüzyıl 20. yüzyılın çocuğudur.
OD'da yaşanan olayları, bilhassa Musul meselesini sadece kapanmamış bir hadiseninneticeye vardırılması diye görmek yetmez. Doğru bir tanımdır o ama eksiktir. Çünkü bu, aynı zamanda, 20. yy'dan 21. yy'a geçiş mücadelesidir. Bunun neden OD'da cereyan ettiği ayrı bir meseledir.
Ama işin doğrusu budur.
Bu bakımdan Türkiye'nin OD'daki mücadelesi de Batı tarafından 20. yy başında belli bir konuma yerleştirilmiş bir Türkiye'nin yeni pozisyon alma uğraşısıdır. Türkiye, bu girdapta bir 20. yy ülkesi mi yoksa bir 21. yy ülkesi mi olduğuna/ olacağına karar verecektir. İşte bir gerçeğin bitip diğerinin henüz doğmadığı alacakaranlık anı budur, şimdiki halde.
Politikasının nirengi noktasını bu gerçek tayin edecektir. Belki zor, belki çetin, belki güç. Ama iyi değerlendirilir, ölçülür biçilirse, verimli olacak bir hamledir bu.
OD sadece OD değildir. Bu böyle biline. Ama daha önemlisi, Musul'un bu gerçeğin mihenk taşı olduğudur. O daha da iyi bilinmesi gereken bir gerçektir.
Gerisi, Türkiye'nin kararına kalmıştır...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024