Hasan Bülent KAHRAMAN
1970'lerin sonundaki dünyayı çok iyi hatırlıyorum. Onu günü gününe, soluk soluğa yaşıyordum. Sol büyük bir dönüşümden geçiyordu. Sovyetler'de oluşmuş ve tüm Batıdünyasını hâkimiyeti altına almış bürokratik sosyalizm paldır küldür çöküyordu.
Bizi daha fazla ilgilendiren kısmı bu oluşumun, eleştirinin, daha doğrusu 'proletaryadiktatoryası' kavramına karşı çıkışın Akdeniz ülkeleri solundan gelmesiydi. Aslında bu kavrama ve pratiğe yönelmiş ilk büyük eleştiri sosyal demokrasi aracılığıyla daha Bernstein zamanında gerçekleşmişti ama kitleselleşmesi, 1970'lerin sonunu buluyordu.
1980'lerin sonunda ise o sosyalizm buharlaştı. Eski Doğu Bloğu ülkeleri çöktü.
Sosyalizm o aşamadan sonra bambaşka bir sistematikle yeniden doğabilirdi. Olmadı. Gelişen yeni teknolojiler, ürettiği yeni zihinsel kabuller solun temel dayanaklarını aldı götürdü. Bugün ne kadar ihtiyaç olsa da kimse solun 20. yüzyıl ana ilkeleri üstünden, 'proletarya/ işçi sınıfı üstünden bir tez üretemiyor. Sadece İngiltere'de İşçi Partisi'nin tarihinin en dip noktasında olduğunu söylemek yeterli.
Başlangıçta gülündü geçildi ama zamanla, 1990'larda küçük bir nüve olarak başlamış ve özünde solla birlikte gelişeceği düşünülen çevreci hareketler kendi içlerinde gelişip başlı başına bir ideoloji niteliği kazandı.
Yolların, işlerin çatallaşmaya başladığı nokta odur. Çevreci-Yeşil hareketler bir ideoloji kabul edilebilir mi?
Çok uzun zamandır tartışılan bu sorunun cevabı bende olumsuzdur. Ama bu hamle bildiğimiz ideolojilerin sona erdiği bir dünyada git gide önem ve hacim kazanıyor. Git gide daha fazla bir 'modus vivendi' yani bir işlevsel araca dönüşüyor diyelim.
Şimdilik, daha önceki yazılarımda yazıp söylediğim şekilde, bu 'ideoloji', haydi daha doğru tabiriyle yazayım, 'pseudo-ideoloji', (yalancı ideoloji) 'quasi- ideoloji' ('ideolojimsi') elitlerin, beyaz yakalıların ilgi alanında. Henüz kitleye kendisini kabul ettirmedi. Büyük imkânlar kazandı. Fakat her şeye rağmen sınırlı. Dolayısıyla o çevrelerin oluşturduğu ve benim 'nesnesiz muhalefet' dediğim kesimin geliştirdiği siyasal söylemin bir unsuru.
Trump, Paris İklim Anlaşması'ndan çekilince kopan kıyamet ve o kıyameti koparanların sınıfsal niteliği bu görüşümü doğruluyor. Elitler, eğitimliler, üst gelir grupları tepki gösteriyor. Ama kitlenin bu meseleye aldırdığı yok.
Aksine, açık açık konuşalım, Türkiye gibi henüz gidecek uzun yolu olan ülkelerin, çevrecilik sınırlamaları, kısıtlamalar ve daha birçok yaptırımla neler kaybedeceği de henüz yeterince konuşulmuyor.
Bir kere işin bu yanını saptadıktan sonra şimdi başka bir çehresine bakalım.
Çevrecilik elbette çok önemli şeyler söylüyor. Yeni bir dünyaya ihtiyacımız var. 19. yüzyıl sanayileşmesinin getirdiği bir dizi yıkıcı sonucu/ durumu ortadan kaldırmak gerek. Fakat bunlar solun temel önermeleriyle mukayese edilecek unsurlar değil. Yeşil hareket ancak daha büyük bir ideolojinin temel dayanaklarından biri olursa anlam, güç ve işlev kazanır. Değilse önemli fakat sınırlı bir hareket olarak kalır.
Oysa bugün öyle düşünülmüyor.
Solun 1970'lerden başlayarak bıraktığı boşluğu dolduracakmış gibi düşünülüyor. Yeşillerden sola gidiliyor. Hayır, yanlıştır! Soldan yeşillere gidilmeli. 'Çevrecilik' solun bir unsuru olarak benimsenmeli. Çevre diyerek kitleler kımıldatılamaz. Ama kitleleri harekete geçiren sol gibi, liberalizm gibi, hatta muhafazakârlık gibi ideolojiler kendilerini çevreci mantıkla bütünleştirebilir.
Su içmezsek ölürüz. Ama su ne karın doyurur ne besler. Onun için yemek yemek gerekir!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024