Hasan Bülent KAHRAMAN
"Resmi tarihten çok sıkıldık ama kaş yapalım derken göz çıkartmayalım, bir de alternatif tarihi temizleyen bir tarihçiliğe ihtiyaç duymayalım."
Geçen hafta Türkiye'deki ilgili basınKemal Tahir'in Kurt Kanunu romanının dizi haline getirilmesiyle meşgul oldu. Çıkan yazılar bu romanın, dolayısıyla dizinin, şatafatlı bazı adların senaryo yazarı ve danışman olmasından hareketle,alternatif tarih yaratacağını veya o yöndeki gelişmelere katkıda bulunacağını vurguladı. Kurt Kanunu, üzerinde hâlâ konuşulan İzmir Suikastı davasını ele alan bir roman. Bugüne kadar resmi tarihin anlattığından farklı bir tarih dile getiriyor, denmişti, zamanında. Dizi de doğallıkla bu yönde bir atmosfer ve iklim yaratacak diye sunuluyor.
Şunu hemen söyleyeyim. Doğrudur, adı geçen roman İzmir Suikastı'nı konu edinir ama Kemal Tahir bu kitabında konunun arka planına, ne bileyim, Yol Ayrımı romanında girdiği ölçüde girmemiştir. Yol Ayrımı'nda romancı, Serbest Fırka'nın kuruluşuna o derecede ağırlık vermiştir ki, eleştirmen Fethi Naci, kitabın neredeyse dönemin hatıratlarının, özellikle de Ahmet Ağaoğlu'nun kitabının Kemal Tahir diliyle yeniden anlatımı olduğunu belirtir. Öyledir; Kemal Tahir romancıdır, büyük bir romancıdır ama romancılığını siyasal tartışmalara ve toplumsal düşünceye feda etmekten de kaçınmamış, bu nedenle çoğu kez didaktikleşmiş bir yazarımızıdır. Kurt Kanunu'nun önemi bu tür çözümlemelerden ziyade, bilhassa son bölümünde ortaya koyduğu ahlaki tartışmadan kaynaklanır. Selim İleri, bunu ilk saptayıp yazandır. Sonunda bir tavuk kümesinde intihar edecek olan Kara Kemal'in arkadaşı Emin Bey'in kapısını çalması, onun, evde yok denmesinden sonra sokağa fırlayıp 'arkadaş... arkadaş...Emin'i arayan arkadaş...burdayım ben...burdayım...' (metindeki imla böyle...) diye bağırması sonunda bireylik-ahlak arasında önemli bir sorgulamadır. Zaten kitap diğer romanlar kadar kalın, ayrıntılı değildir.
Ama her zamanki, o devrik cümlelere falan dayanmış Çorum-Çankırı 'ağzından' türetilmiş Kemal Tahir üslubuyla her türden analize girer çıkar bu roman, o arada o süreci de eleştirir ama gene söyleyeyim, Tahir'in romanları arasında 'metafizik' yanı en ağır basanıdır.
Sonunda bir romandır Kurt Kanunu.
Bizim romanımızın kuruluşu, çekirdeği toplumsaldır. O gelenek içinde romanlarda toplumsal olayları, tarihsel 'gerçeklikleri' okumak, romancının o konudaki değerlendirmelerini dinlemek isteriz. Soyut ve varoluşsal romanı sevmediğimiz bir gerçektir.
19. yüzyılın büyük roman geleneğini bugün de kendi içimizde sürdürüyoruz.
Adını bildiğimiz tüm romancıları, yarattıkları büyük insani sorgulamalar, felsefi çözümlemeler nedeniyle değil, tarihsel olaylara dönük perspektifleri için beğenmişizdir. Tanpınar'ı da, Atay'ı da, Tahir'i de toplumsal sorgulamalarına bakarak yargılarız ve önemseriz. Romanı roman yapan diğer unsurlar neredeyse vız gelir bize.
Bunu bildikleri için Ahmet Mithat Efendi'den bu yana romancılarımız bu yönde hareket etmiştir. Önemli romancılarımızın bizzat kendileri romanlarını şu yukarıda belirttiğim maksada dönük bir yaklaşımla kaleme almıştır. Hepsi, tarihin 'karanlıkta kalmış' olaylarını aydınlatmak maksadındadır.
Roman değil çoğu defa düşünce kitabı yazmaya çalışmışlardır. Hatırlarım, çok yakınında bulunduğum Attila İlhan, Kore Savaşı'nı anlatan Yaraya Tuz Basmak romanını yazarken 'olayların' ve tarihin gerçeklerinin kendi romanındaki gibi olduğu iddiasındaydı.
Belki öyleydi, ama Attila Ağabey, yazdığının bir roman olduğunu ve hiçbir doktora tezinin belki sadece bir dipnotta değinmek dışında o romanlar üstünden irdeleme yapmayacağına inanmıyordu.
Bu düşüncenin ben Kemal Tahir için de haydi haydi geçerli olduğu kanısındayım.
Doğrudur; roman, ilk örneği Don Kişot'tan beri toplumsal olayların kesişim noktasında yer alır.
Ama bu, romanın tanıklığından türeyen doğal bir sonuçtur. Roman tarihi sadece yarattığı karakterler aracılığıyla temsil eder. Yoksa romanı tarih kitabı olarak yazmak da yanlıştır, o maksatla okumak da. Dostoyevski'den 19. yüzyıl Rus toplumsal bilincini öğrenebiliriz, ama bu, yazarın kurguladığı karakterlerin doğallıkları içinde bize aktardıkları bir sonuçtur,Dosto Babanın tarihsel yargılarından öyle bir sonucu çıkarmayı o kadar da önemsemeyiz.
Oysa Kemal Tahir, özellikle Kemal Tahir bu maksadın insanıydı. Bazen roman yazdığını unutuyordu. Nitekim, bildiğim kadarıyla, büyük tarihçimiz Mete Tunçay, Kemal Tahir'in çok üzücü bir biçimde yaşamını kaybettiği kalp krizinin hemen birkaç saat öncesinde, Mehmet Barlas'ın evinde onunla tam da bunu tartışmıştı. Tunçay, Kemal Tahir'e, kendisi yazdı bunu, Kurt Kanunu kitabında anlattığı Kara Kemal'in 'o' Kara Kemal olmadığını, ama insanların o tarihten sonra adı geçen İttihatçıyı öyle, Tahir'in yazdığı gibi bileceklerini belirtip bunu eleştirmişti. Yani, Kurt Kanunu daha yazıldığı günde 'bilgiye' dayanan yanıyla eleştirilmişti. Bugün de eleştirilebilir ama bu demek değildir ki, herhangi bir romancı bir tarihsel şahsiyeti romanlaştıramaz. Buradaki sorun romanın roman olarak okunmasıdır.
Halbuki, şimdi bununla da yetinmiyoruz. O romanı diziye dönüştürüyoruz. Diziyi de alternatif tarih olarak sunuyoruz.
Bu komik bir şeydir. Roman tarih kitabı olamayacağı gibi, romandan yapılan dizi, yani 'suyunun suyu' haydi haydi alternatif tarih olmaz.
Olur; ama bir koşulla, tümüyle senaristin, yönetmenin kişisel tercihleri, anlayışları doğrultusunda olur. Nesnellik, bilimsellik, akademik irdelememelerin sınır şartları dışında olur. Oysa biz şimdi Osmanlı tarihini Muhteşem Yüzyıl'dan öğreniyoruz.
Anlaşılan Cumhuriyet tarihini de Kurt Kanunu'ndan öğreneceğiz.
Biliyorum, resmi tarihten çok sıkıldık ama kaş yapalım derken göz çıkartmayalım, bir de alternatif tarihi temizleyen bir tarihçiliğe ihtiyaç duymayalım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024