Hasan CEMAL
Başbakan Davuoğlu’nun açıklamalarını dinliyorum televizyonda:
“Genelkurmay Başkanlığımız Başbakanlığa bağlıdır.”
Devam ediyor:
“Herhangi bir konuda kaygı iletmek için herhangi bir askeri kaynağın basına konuşmasına ihtiyaç yoktur.”
Altını özellikle çiziyor:
“Kurumlar arasında istişareler yapılır, nihai karar siyasi iradeye aittir.”
Davutoğlu’nun rahatsızlığı bir gazete haberinden kaynaklanıyor. Milliyet’te Serpil Çevikcan’ın haber başlığı şöyle:
“Özel ve komuta kademesi kaygılı!”
Eski zamanları hatırlatan bir haber…
Konu, bedelli askerlik.
Genelkurmay’dan bir kaynak havayı şöyle özetlemiş:
“Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve konjonktür değişmediği sürece bedelli askerlik konusuna sıcak bakılması mümkün değildir.”
Ve Milliyet Ankara Temsilcisi Çevikcan yazısını şöyle noktalamış:
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve üst düzey komuta kademesi kaygılı…”
Suskun-sessiz-uysal bir
komuta kademesi oluşturuldu ama
Bir zamanların genç subaylar tedirgin manşetlerini çağrıştıran bu haber, anlaşılan o ki, ‘Erdoğan iktidarı’nı tedirgin etmiş.
Başbakan Davutoğlu da kameraların karşısına geçip, asker seçilmiş sivil otoriteye bağlıdır demek zorunluğunu hissetmiş…
Olabilir.
Davutoğlu’nun hatırlatması ve asker rahatsız başlığı aklıma şu soruyu getirdi:
Türkiye’nin asker sorunu bitti mi?
Yanıt:
Hayır bitmedi.
Evet öyle.
2002 sonundan itibaren askeri otoritenin sivil otoriteye tabi kılınması yolunda elbette mesafe katedildi.
Ama sorun çözülmüş değil.
Erdoğan iktidarı karşısında, Cumhurbaşkanı Gül’ün de hatırı sayılır katkısıyla, suskun-sessiz-uysal bir komuta kademesi oluşturuldu.
Ergenekon ve Balyoz’un yarattığı psikolojik ortam da, askerin iktidar karşısında suskun-sessiz-uysal bir konuma çekilmesine kapıyı araladı.
Ancak, sivil iktidar karşısında ses çıkarmayan asker, bu ülkede ‘asker sorunu’nun çözüldüğünü göstermiyor.
Bu açıdan, uzunca bir aradan sonra asker rahatsız başlıklı haberlerin medyada tekrar boy göstermeye başlamasının altını çizmekte yarar var.
Kurumsal değişiklikler bırakıldı
Asker sorunu kolay çözülmüyor.
Çözülmesi için önce demokrasi lazım.
Hukukun üstünlüğü lazım.
Bu iki alanda Türkiye son yıllarda ileriye değil, fazlasıyla geriye gitti.
Bu çerçevede askeri, demokratik hukuk devletindeki olağan yerine oturtacak kurumsal değişiklikler de bir yana bırakıldıErdoğan iktidarı tarafından.Bu
konuda, aşağıdaki satırlarım 2011 yılına ait.
Türkiye’de askerin Batı demokrasilerinde olduğu gibi ‘seçilmiş sivil otorite’ye tabi olması...
Yaşamsal bir konu.
Ama bu konuda daha alınması gereken mesafe var.
Hem yasal, hem kafasal olarak var.
Askeri Batı’daki gibi sivile tabi kılacak kurumsal düzenlemeler yapılmadan değişim tam olarak gerçekleşmiş olmaz.
Askeri okullardaki ders kitaplarına kadar uzanan(tabii sivil okulları da kapsayacak şekilde) ve‘demokrasi kültürü’nün gereği olan değişiklikler yapılmadan da asker-sivil ilişkilerinde taşlar yerine oturamaz (*).
Ne yapmalı?..
Halen Başbakanlığa bağlı da değil, Başbakanlığa karşı sadece sorumlu olan Genelkurmay Başkanlığı, Batı demokrasilerinde olduğu gibi, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalıdır.
Savunma Bakanlığı bir protokol bakanlığı olmaktan çıkarılırken, Genelkurmay’ın demokrasilerde görülmeyen bazı yetkileri sona erdirilmelidir.
Askeri harcamaların
sivil denetimi yetersiz
971’deki 12 Mart darbesi ile yapılan Anayasa değişikliği, askeri harcamaları demokrasinin belini kırarak Sayıştay’ın denetimi dışına çıkarmıştı.
2004’te AB’ye uyum çerçevesinde gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle bu madde kaldırıldı.
Fakat uygulamayı değiştirecek olan yasal düzenleme tam yedi yıl bekledi, ancak bu yılın başlarında o da pek yeterli olmayan bir içerikle çıktı.
Askeri harcamaların şeffaflığı ve sivil otorite tarafından denetlenebilirliği yolunda demokratik adımları Türkiye hâlâ bekliyor.
Milli Savunma Siyaseti Belgesi
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, yani Askeri Danıştay’la Askeri Yargıtay, Türkiye’de askerin ayrıcalıklı dünyasının parçalarıdır.
Ve gerçek bir hukuk devleti düzeninde bu ikisine yer yoktur.
Milli Güvenlik Kurulu 1960’taki 27 Mayıs darbesinin ürünüdür.
Bu darbenin yaptığı 1961 Anayasası’ndan beri var olan bu kurul, daha önceki dönemde olduğu gibi,Milli Savunma Üst Kurulu adı altında yeniden yapılandırılmalıdır.
Ayrıca Başbakan’ın başkanlık edeceği bu kurulda, askeri otoriteyi temsilen sadece Genelkurmay Başkanı yer almalıdır.
Herhangi bir anayasal dayanağı bulunmayan Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin, Milli Savunma Siyaseti Belgesi olarak isimlendirilmesi daha doğru olur.
Bu belge, Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanıp TBMM’ye sunulmalı ve tüm siyasal partiler tarafından müzakere edilerek kabul edilmelidir.
Yasama, yürütme, yargı, asker!
12 Eylül darbesinin ürünü olan 1982 Anayasası incelendiğinde, bu anayasanın Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yasama, yürütme ve yargı organları yanında adeta dördüncü kuvvet olarak düzenlediği izlenimi uyanır.
Eğer demokrasi diyorsak, eğer hukukun üstünlüğüdiyorsak, eğer demokrasilerde asker sivile tabidir diyorsak, yeni bir anayasayla bu havanın silinmesi gerekir.
Şunların altını çizmeliyiz:
Genelkurmay Başkanı Bakanlar Kurulu tarafından atanır.
Yüksek rütbeli subayların terfiinde nihai yetki Bakanlar Kurulu’nundur.
Bu alanda, TSK ile işbirliğine dayanan bir sistem benimsenmelidir.
Jandarma Komutanlığı İçişleri Bakanlığı’nda kalmalı, ancak tayin ve terfiler sivil makamların kararlarına tabi kılınmalıdır.
İlk darbeden itibaren
tüm mevzuat gözden geçirilmeli
Türkiye’de siyasal kurumların askerileşmesi, askeri makamların ise siyasallaşmasında önemli faktörlerden biri, güvenlik ve savunmakavramlarının iç içe geçmesidir.
Bu kavramlar birbirinden ayrılmalı.
Dış tehditlerin bertarafı savunma hizmetleri çerçevesinde değerlendirilmeli, bu hizmetlerden Türk Silahlı Kuvvetleri sorumlu kılınmalıdır.
Anayasanın 72. maddesinde, “Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir” diye yazar.
Bu anayasal hükmün daha fazla kâğıt üstünde kalmasını önlemek için de, askerlik hizmeti sayılacak kamu hizmetlerinin neler olacağı konusunda parlamento yetkili kılınmalıdır.
Vicdani ret, anayasal bir hak olarak tanınmalı...
Toplumu militarize etmeye yönelik olan milli güvenlik derslerinin ortaöğretim müfredatından kaldırılması da yerinde bir adım olur.
‘Askeri vesayet’in sona ermesi için yerine getirilmesi gereken bir görev daha var.
Bu da 1960’taki 27 Mayıs darbesinden beri kabul edilen tüm mevzuatın sistemli olarak gözden geçirilmesi ve askere tanınmış olan anormal yetkilerin kaldırılmasıdır.
Yıllar öncesinden bir not:
Erdoğan Başkan Baba mı olacak?
Yukarıdaki satırlarım 4 Ağustos 2011’de Milliyet gazetesinde çıktı. Yazımın altında şöyle bir not var:
Bu yazıyı yazarken, benim de üyesi olduğum TESEV Anayasa Komisyonu’nun 20 Nisan 2011 tarihli ‘yeni anayasa raporu’ndan yararlandım. Yarınki yazımın konusu: Askeri vesayet giderkensivil vesayet mi geliyor? Tayyip Erdoğan Başkan Baba mı olacak?
Üç küsur yıl önceki dipnotum böyleymiş. Bugün artık yanıtlar belli sayılır:
(1) Askeri de demokratik kurumsal bir çerçeveye oturtacak yeni ve demokratik bir anayasa çoktan unutuldu. (2) Sivil vesayetbüyük ölçüde gelmiş durumda. (3) Tayyip Erdoğan da başkan babalık yolunda hızla gidiyor.
Demokrasi açığı gitgide büyürken…
Ve baştaki soruma tekrar dönüyorum.
Türkiye’nin asker sorunu çözüldü mü?
Hayır çözülmedi.
Askerin uzunca süredir kabuğuna çekilmiş olması, Erdoğan iktidarı karşısındaki suskun-sessiz-uysal halleri sorunun çözüldüğünü göstermiyor.
Demokrasi açığı gitgide büyürken…
Askerin kurumsal yeri değişmemişken…
Asker aynı ocakta, yine aynı zihniyet dünyasında, aynı ders kitaplarıyla yetiştirilirken…
Askerin yalnız eğitim tarzından değil, aynı zamanda Ergenekonve Balyoz nedeniyle de Erdoğan iktidarına karşı, -hadi nazik bir dille söyleyelim- bir sempati duyabilmesi mümkün değilken…
Ve komuta kademesi kaygılı gibisinden haberler eski zamanlardaki gibi sahnede boy göstermeye başlarken…
Asker sorunu çözüldü demek inandırıcı değildir.
İyi pazarlar!
* Askeri okullarda ders kitapları konusunda İspanya örneği 2010 yılında yayımlanan Türkiye’nin Asker Sorunu isimli kitabımın 71-73. sayfaları okunabilir.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024