Hasan CEMAL
Yıllar önceydi. Uluslararası Basın Enstitüsü'nün bir toplantısı için 1987'de Arjantin'e, Buenos Aires'e gitmiştim.
Yanımda iki kitap vardı.
Biri, Arjantin'li bir meslektaşım Jacop Timerman'ın, diğeri İlhan Selçuk'un.
İkisi de kitaplarında askeri darbe dönemlerinde gördükleri işkenceleri anlatıyorlardı.
İlhan Selçuk 1972'de, 12 Mart döneminde yaşadığı o korkunç günleri, kendisine yapılan işkenceyi akrostiş metoduyla haber verdiği yazısını da içeren Ziverbey Köşkü adını taşıyan kitabında, kendine özgü yalın üslubuyla hiç dramatize etmeden yazmıştı.
Jacop Timerman askeri cunta döneminde, 1977 yılında uğradığı işkenceleri, sonradan filmi de yapılan Prisoner Without A Name, Cell Without A Number (Numarasız Hücre, İsimsiz Mahpus) isimli kitabında toplamıştı.
Buenos Aires'e saatler süren uzun uçak yolculuğum sırasında iki kitabı da satır satır okumuştum. İki yazarın yaşadıkları arasındaki benzerlikler çarpıcıydı.
Buenos Aires'te Jacop Timerman'la tanıştım. Kitabında sözünü ettiği ve çok sevdiğini söylediği Plaza Oteli'nin o loş, ahşap barının bir köşesinde, 1987'nin ekim ayı sonlarında aşağıdaki yazıyı yazdım.
Jacob Timerman.
Yıl 1977, aylardan nisan.
Bir bahar sabahı gün doğarken
evimi bastılar.
Yirmi kadar sivil.
Birinci Ordu’ya bağlı 10. Piyade
Tugayı’ndan aldıkları emri
uyguluyorlardı.
Ertesi gün karım Birinci Ordu’ya
başvurdu. Ancak komutanlıktan
benim nerede olduğumu bilmedikleri
yanıtını aldı.
*
İlhan Selçuk.
Yıl 1972, aylardan ekim.
Gazeteden akşamüstü eve döndüm.
Kapı çaldı.
Polis...
Dört kişiydiler; içlerinden birisi
elindeki kâğıdı isteğim üzerine
gösterdi.
Baktım;
"Görevli gruba teslim edilmek
üzere..." diye yazıyordu.
Sordum:
–Nereye götürüyorsunuz?
–Bizim görevimiz sizi yetkili
olanlara teslim etmek.
Ve üç dört gün sonra komutanlıktan
resmi bir yazı:
"Eşiniz gözaltına alınmıştır.
Tahkikatın seyri icabı bulunduğu
yerin açıklanması sakıncalı
görülmektedir."
*
Jacob Timerman.
Bileklerimi arkadan kelepçelediler.
Başıma bir battaniye örttüler. İte
kaka apartmanın bodrumundaki
garaja indirdiler. Arabanın arka
tarafında yere yatırdılar beni.
Üstüme de battaniye örttüler.
Ayaklarıyla da bastılar üstüme.
Ve silahların dipçiğini hissettim
battaniyenin altındaki bedenimde.
Kimse konuşmuyordu.
*
İlhan Selçuk.
Bekliyoruz. Yanımıza bir araba
yanaştı, beyaz station-wagon.
Bir sivil, iki komando.
Beni büyük arabaya aldılar. Gözümü
bağladılar; ellerime kelepçe taktılar;
arabanın arka tarafında yere
yatırdılar; üstüme de bir battaniye
örttüler. Battaniyenin altında
düşünüyorum. Arabanın nereye
gittiğini kestirmeye çalışıyorum.
*
Jacob Timerman.
Bir yere geldik. Birkaç büyük kapı
açılıp kapandı.
Arabadan çıkarıp yere attılar beni.
Gözlerim bağlı...
Hemen yanı başımda köpekler,
hırlayıp havlıyorlar.
*
İlhan Selçuk.
Yatağa kurt köpeği getirdiler.
Komando kılıklı adam zincire bağlı
kurdu içeri sokup, yatağa yaklaştırdı.
Sarı bir Alman kurdu, ensesi boğa
gibi, gözleri çakmak çakmak...
Ben zincirli, yatakta...
Köpek zincirli, yatağın üstünde...
Yüz yüze soluyoruz.
Adam:
–Bıraksam parçalar, dedi, bunlar
eğitilmiştir.
*
Jacob Timerman.
Sessizlik cezası...
Uzun bir işkence faslından sonra...
Tuhaf bir hücrede kendime geldim!
Ve çaresizlik içinde delirmeyi
bekledim. Gözlerim ve ellerim bağlı,
bir sandalyede oturuyorum.
Hemen yanı başımda bir köpek...
Belli aralıklarla havlıyor, susuyor.
Tıp tıp yaklaşan, uzaklaşan, yumuşak
ayak sesleri dinliyorum.
Bütün vücudum titriyor.
Sessizlik...
Bütün gücüyle havlıyor köpek.
Delirmedim.
*
İlhan Selçuk.
Kapı kapandı.
Sessizlik.
Gözleri bağlı iskemlede oturuyorum.
Ellerim ayaklarım zincirli...
Tam bir sessizlik var.
Birileri davranışlarımı, tepkilerimi
gözlemliyor.
Dakikalar geçiyor.
Birden insanı sıçratacak bir gürültü
duyuluyor. Yere bir şey düşürdüler.
Sonra yine sessizlik.
Tam sessizliğe alışırken birisi elinde
bir kâğıt buruşturuyor.
*
Jacob Timerman.
Gözlerimi kapayan bağı çıkardılar.
Loş ışıklı, büyük bir çalışma odası.
Tek masa ve sandalyeler...
Bileklerim arkadan kelepçeli, ayakta
duruyorum.
Beni dikkatle süzüyor:
–Yaşamın sorularıma vereceğin
yanıtlara bağlı.
–Herhangi bir önyargılama
olmaksızın mı Albay?
–Yaşamın vereceğin yanıtlara bağlı.
–Tutuklanmamı kim emretti ?
–Harekât halindeki Birinci Ordu’nun
bir tutsağısın.
*
İlhan Selçuk.
Sonra oldukça yumuşak ama
karşısındaki üzerinde etki yaratmak
isteği tınılarında yansıyan bir ses
duydum:
– Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı
kontrgerilla örgütünün karşısında
bulunuyorsun. Sen bizim
tutsağımızsın. Burada anayasa,
babayasa yoktur. Örgüt seni ölüme
mahkûm etmiştir. Sana istediğimizi
yapmaya yetkiliyiz. Buraya
getirilmen örgüt kararıyladır. Seni
Marksist, Leninist, komünist
biliyoruz. Eğer konuşur ve böyle
olduğunu itiraf edersen hakkında
hayırlı olur.
*
Jacob Timerman.
Gelip hücreden alıyorlar beni.
Yürüyoruz.
Gözlerim bağlı.
İte kaka yol gösteriyorlar.
Büyük bir odadayım galiba;
seslerden anlıyorum. Soyup yeni bir
işkence faslına başlayacaklar, öyle
sanıyorum.
Giyinik olarak bir sandalyeye
oturtup, ellerimi arkadan bağlıyorlar.
Elektrik...
Şok dalgaları birbirini ardından
geliyor derimin içine...
Müthiş bir acı.
Oturduğum yerde inleyip zıplıyorum.
Soru sormuyorlar, hakaret ediyorlar.
*
İlhan Selçuk.
Sorgucu Albay:
–Göreceksin şimdi seni... dedikten
sonra bağırmıştı:
–Yüzbaşı !..
Gözlerim bağlı olduğundan hiçbir şey
görmüyordum. Birileri beni yere
yatırmışlar, çoraplarımı
çıkarmışlardı. Ayak bileklerime bir
alet geçirilmişti.
Sonra sopa inip kalkmaya başladı.
Falaka...
Kişinin aklını başından alıyor; ta
kemiklerine işleyen bir acı duyuyor
insan...
*
Jacob Timerman.
Kimilerine göre faşist ya da komünist
nitelik taşıyan totaliter baskıya karşı
mümkün olabilecek tek tepki,
yeraltına inmek veya sürgüne,
yurtdışına gitmektir.
Her iki çözüm de benim felsefeme
aykırıydı.
*
İlhan Selçuk...
Gerçi yeniden gözaltına alınacağımız
ve işkenceden geçirileceğimiz
söylenmişti.
Hatta ünlü bir yazar dostum, o
yaz bir öneride bulunmuştu:
–Başına çok kötü şeyler gelebilir,
seni yurtdışına kaçıralım.
–Gerek görmüyorum.
–Ama iş bildiğin gibi değil.
*
Jacob Timerman’a 1977’de işkence
yapan ve yaptıranlar, 1983 sonrası
yargılanıp mahkûm oldular Arjantin’de.
İlhan Selçuk’a 1972’de işkence yapan
ve yaptıranlar ellerini kollarını
sallaya sallaya ortalıkta
dolaşmaya devam ettiler Türkiye’de...
İkisi de yaşadıklarını kitaplaştırdılar.
Şöyle dedi Jacop Timerman kitabında:
“Arjantin bir gün nasıl mutlu
olacağını öğrenecek.”
Şöyle dedi İlhan Selçuk kitabında:
“Aklımda Seneca’nın bir özdeyişi:
–Yeryüzünde gün ışığına layık
olmayan nice insan var, ama güneş
her gün doğar !”
Arjantin ve Türkiye, birbirlerine hem
çok uzak hem de çok yakın...
* * *
Bu yazım 1 Kasım 1987'de Cumhuriyet'teki köşemde çıktı.
1987'den 2017'ye, geçen 30 yıla bir çizgi çekiyorum.
Jacop Timerman'ın dileği gerçekleşti mi? Arjantin mutlu olmayı öğrendi mi, bilemiyorum.
Ama hiç olmazsa, meslektaşım Jacop Timerman'ın işkencecileri yargılandılar, mahkûm oldular.
Türkiye'de bu da olmadı.
Arjantin'i bilmem ama Türkiye 2017'de mutlu olmayı hâlâ öğrenebilmiş değil.
İyi pazarlar!
Bir yıl içinde beş kez bulunduğu cezaevi değiştirildi. 26 Nisan’dan bu yana Van Yüksek Güvenlikli Kapalı İnfaz Kurumu’nda tutuluyor.
4 metrekarelik pislik içinde bir hücrede, tek başına kalan Nedim’e spor ve sohbet faaliyetleri yasak.
Tek okuyabildiği şey, deterjan kutularının ambalajları. Gazete, dergi, kitap yasak.
1 yıldan fazla tutuklu olan Türfent’in ilk duruşması 14 Haziran’da, Hakkâri’de görülecek.
Meslektaşlarımızı Nedim’in sesini duyurmaya, dayanışmaya çağırıyoruz. Aşağıdaki kısa metni yazınızda kullanabilir, sosyal medyada paylaşabilir ve duruşmayı izlemek üzere Ben Gazeteciyim insiyatifiyle temasa geçebilirsiniz.
NEDİM’İN TECRİDİNE SON VERİN!
Gazeteci Nedim Türfent bir yıldır cezaevinde. 26 Nisan’dan beri Van’da, pis ve küçük bir hücrede tecritte tutuluyor. Kitap, dergi, gazete okuyamıyor. Keyfi tecrit uygulamasına derhal son verilmeli. Tutukluluk, yargısız cezalandırma aracı olamaz. Nedim ve tutuklu tüm gazetecilerin adil yargılanmasını talep ediyoruz. Gazetecilik Suç Değildir!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024