Hasan CEMAL
Albert Einstein’a sormuşlar: “Tahrip gücü korkunç silahlar yapabilen akla, zekaya sahip insanoğlu, nasıl oluyor da bunların kullanılmasını önleyecek toplumsal düzenleri kuramıyor?” Einstein, “Siyaset, fizikten daha zor da ondan” diye yanıtlamış...
Albert Einstein’a sormuşlar: “Tahrip gücü korkunç silahlar yapabilen akla, zekaya sahip insanoğlu, nasıl oluyor da bunların kullanılmasını önleyecek toplumsal düzenleri kuramıyor?”
Einstein’ın yanıtı basit olmuş:
“Siyaset, fizikten daha zor da ondan.”
Siyasetin karmaşıklığı...
Ya da acımasızlığı...
Bazen içinden çıkılmaz, akıl almaz hal alıyor. Çifte standartlar insanın başını döndürüyor, kimi zaman midesini bulandırıyor. Neyi neresinden tutacağınızı şaşırıyorsunuz.
Bu pencereden Suriye’ye bakın.
Şam’daki Beşar Esad diktası, kendi ülkesinin insanına zulüm etmeye devam ediyor. Kendi halkının kanından besleniyor.
Eninde sonunda gidecek.
Saddam gibi, Kaddafi gibi, Mübarek gibi tarihin çöp tenekesine atılacak. Artık Baasçı rejimlere yer yok günümüz dünyasında.
Ama direniyor Esad rejimi.
Uluslararası reel politika işine yarıyor. Bu açıdan özellikle Rusya’yla Çin’in desteğini arkasına almış durumda.
İran da farklı değil. Bölgesel çıkarlarının gereği olarak Şam’daki diktanın ömrü uzasın istiyor.
Peki ya Amerika ne yapıyor?
Avrupa ne alemde?
Suriye’nin Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgali altında tutan ve Şam’daki rejimi günahı kadar sevmeyen İsrail ne düşünüyor?
Yanıt tek sözcükle verilebilir:
Kararsızlık!
Amerika-Avrupa cephesinde kararsızlık, İsrail’de de kaygı var. Bunun altında da, Esad rejiminin alternatifi ne olabilir sorusu yatıyor.
Irak, Mısır, Tunus, Libya örnekleri kafaları fena halde karıştırmış durumda. Seçim sandıklarından çıkan siyasal güçlerin İslami boyutu ve İsrail karşıtlıkları, Suriye’yle ilgili olarak ‘Batı cephesi’nde frene basılmasına yol açıyor.
Son Mısır örneğinde olduğu gibi, Müslüman Kardeşler’in -eğer Esad giderse- Suriye’de de iktidar yolculuğunu başlatmaları ihtimali, öyle görünüyor ki Amerika’nın, Avrupa’nın, İsrail’in gözünü korkutmuş durumda.
Devrim korkusu ya da demokrasi korkusu diyebilirsiniz buna.
Bu da bir gerçek ama.
Ve birtakım rezil ‘çifte standartlar’la bezenmiş olan bu gerçek de, ne yazık ki, Esad rejiminin ömrünü, zulmünü uzatmaya devam ediyor.
Siyasette çifte standart hiç eksik olmaz.
Siyasetin olduğu yerde duruma göre değişken tavırlar hep vardır. Siyaset meydanında tavşana kaç, tazıya tut diyen sesler kulaklara hep çalınır.
Ankara da bundan rahatsız.
Ama Ankara’nın dış politikasında da, insanlığa karşı işlediği suçlarla dünya kamuoyunda mahkum edilmiş Sudan rejimi ile imzalanan askeri anlaşmada olduğu gibi, hiç de hoş olmayan çifte standart örnekleri yok değildir.
Buna karşılık Türkiye, Esad rejimine karşı doğru, haklı bir tavır içindedir.
Eleştirilecek yanları, yanlışları elbette var Ankara’nın. Geçenlerde bir öğretim üyesi, Doç. Dr. Gülden Ayman, Taraf’ta Neşe Düzel’in sorularını yanıtlarken şöyle diyordu:
“Türkiye’nin dış politikasında acelecilik, hesapsızlık ve gidişatı doğru okuyamamak var. Davutoğlu koşullar değişti diyor. Evet değişti. O zaman bu farklı koşullarda sizin yeni politikanız nedir? Türkiye büyük yanlış yaptı. Suriye’nin Libya gibi hızla düşeceğini düşündü. Türkiye hızlı çözüm için ABD’yi peşinden sürüklemek istedi, olmadı. Dünyada bugün Türkiye’nin gücü sorgulanıyor. Türkiye dün yükseliyordu. Bugün ise kırılgan, zayıf, hesapsız bir ülke görüntüsü veriyor.”
Tartışılabilir ama düşündürücü, aynı zamanda bazı bakımlardan gerçek payı olan eleştiriler...
Ama bir noktayı unutmasak iyi olur.
Suriye’deki ve bölgedeki dengeler öylesine bıçak sırtında, öylesine değişken dengelerdir ki, Ankara’nın politikalarını eleştirirken bazen bir değil, iki değil, üç kez düşünmekte yarar olduğu kanısındayım.
Bakın, uçakları Suriye tarafından düşürülen iki şehit pilotumuz bugün toprağa veriliyor.
Türkiye bir yangın yerinde!
Suriye’yle askeri bir çatışmadan kaçınmalıyız. Esad rejiminin kurabileceği tuzaklardan kendimizi sakınmalıyız. Ve uluslararası toplumla birlikte hareket etmeye özen göstermeliyiz.
Askeri bir müdahale de çözüm değil.
Peki o zaman nasıl kurtulacağız bu beladan?..
Anlaşılan bugünden yarına olmayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024