Hüseyin GÜLERCE
Cumhuriyet dönemi siyasî yapısında iki temel çizgi var.
Biri tek parti döneminde CHP ile başlayan, sonra 27 Mayıs 1960 darbesi ve onu takip eden darbelerle tahkim edilen vesayet çizgisidir.
Vesayet çizgisi; küresel etkilere açık, Batılı değerleri benimseyerek Batılı eksene bağımlı çizgi. Bu çizgi, söylem olarak “emperyalizm” karşıtıdır, ama değerler dünyası, ahlak ve medeniyet telâkkisi, İslam’a mesafeli olma, daha da ötesi İslam’ı devlet kontrolüne alarak hayatın dışında tutma zihniyetinin savunucusudur.
Bu çizginin mayasında, Batı’ya özenti (Cumhuriyetin ilk yıllarında Yunan klasiklerinin tercüme edilerek kütüphaneleri bunlarla doldurma) ve taklit, tarihimizi ve milli kültürümüzü inkâr, kendi değerlerimizi küçümseme var.
Zihniyet itibariyle yerli ve milli ruh dünyamıza yabancılaşmış, milletten kopmuş vesayet çizgisi, baskı ve dayatmalarla yönetime hâkimdi. Kalıcı olmak için 6 desteği/unsuru çok önemsediler.
1. Batı’ya karşı aşağılık kompleksi içindeki aydın tabakanın, üniversite öğretim üyelerinin vesayetçi üst yapının tahkimiyle görevlendirilmesi.
2. Vesayet rejimini tabanda tahkim edecek öğretmen, memur ve bürokrasi kadrolarının yetiştirilmesi.
3. Rejimin teminatı için yüksek yargının tam anlamıyla kontrolde tutulması. (Nitekim Anaya mahkemesi eliyle vesayete karşı güçlü hale gelebilecek partilerin-Refah çizgisi- kapatılması.)
4. Silahlı kuvvetlerin son kale gibi düşünülüp “anayasayı koruma ve kollama görevi” ile cuntacılara teslim edilmesi, darbelere zemin hazırlanması. (Nitekim 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan müdahale ve darbeleri budur. Bu darbelerle vesayetin balans ayarı için merkez sağ partiler, bütün partiler de kapatılmıştır)
5. Vesayetin darbecileri olur da medyası olmaz mı? Vesayetin, demokrasi gibi gösterilmesi, halka benimsetilmesi, muhaliflerin algı operasyonları ile çökertilmesi, vesayet adına racon kesilmesi için en etkili silah yıllar geçtikçe medya oldu. Medya olmasaydı darbelerin zemini kolay hazırlanmaz, mütedeyyin kitle düşman gibi gösterilmez, darbeciler halka kurtarıcı gibi takdim edilmezdi.
6. İş ve işçi dünyasının, sendikaların, STK’ların sıkı kontrolde tutularak birlikte vesayete payanda yapılması. Mesela 28 Şubat’ta Refahyol hükümetinin devrilmesinde “mahşerin beş atlısı” devredeydi: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Fuat Miras. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Derviş Günday. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Başkanı Bayram Meral. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Rıdvan Budak ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Refik Baydur. Görünürde bu beş benzemezin, vesayetin temel direklerini oluşturduğu 28 Şubat’ta kabak gibi ortaya çıkmıştı.
Cumhuriyet döneminin diğer temel çizgisi Menderes, Özal, Erdoğan çizgisidir. Bu çizgi, hüdayinabittir. Allah’ın yardımı, milletin asırlık duaları ile kendiliğinden doğmuştur. Yerlilik ve millilik bu çizginin temel karakteridir. Değerlerine küsüldükçe, hırpalandıkça, örselendikçe, aşağılandıkça, Batı dayatmasının aile ve nesilleri yozlaştırması, çürüme etkisi görüldükçe, millet özüne dönmek istemiş, bu siyasi çizgiyi iktidara taşımaya başlamıştır.
Bu çizginin temel zaafı, vesayetin yukarıda saydığım 6 unsuru konusundaki zaaftır. Bilhassa kadrosuzluk, yetişmiş ve liyakatli kadro eksikliği büyük zaaftır. (FETÖ bunu istismar etmiş ve milletin evlatlarını kendi devletine ihanet eden zalimlere dönüştürmüştür.)
Vesayet halen devrededir. AK Partinin bu alanlarda halktan aldığı yetki ile demokratik adımlar atmasını, “diktatörlük”, “otoriterleşme” algısı ile akamete uğratmaya, engellemeye çalışıyor. ABD ve Almanya başta, Avrupa da bu altı alanın kaybedilmesini kendi mağlubiyetleri gibi görüyor. Dış gaileler ile AK Parti’nin meşgul edilmesi, elinin tutulması ve çelmelenmesi için tezgâhlar kuruluyor, PKK ve FETÖ’ye destek veriliyor.
AK Parti’nin, asıl zorluğu bu altı alandaki zafiyeti, Türkiye lehine çevirmesidir. Atılan adımların, kararlılığın millet farkındadır ve destekçisidir.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019