İhsan YILMAZ
İslam devleti nasıl bir şey?
		
	
						16.06.2016  
					
					
					
						
						1633
					
					
				
	AKP’nin demokrasi düşmanı bir hale evrilmesi ve buna Diyanet imamlarından, din âlimlerine, akademisyeninden esnafına İslam’ı yaşantılarında ciddiye alan on milyonlarca dindarın destek vermesi, dinine önem veren bir sosyal ve siyaset bilimci olarak beni hem rahatsız ediyor hem de anlama çabasına itiyor. Neden böyle oldu da Müslümanlar, 21. yüzyılda, AB kapısında teslim aldıkları nispeten gelişmiş bir demokrasiyi “Allah, Allah” sadaları eşliğinde bir tür yeşil faşizme dönüştürdüler? Bir daha bu tür sorunların Türkiye’de ve dünyanın hiçbir yerinde yaşanmaması ve böylece Müslümanların ve dinlerinin “bela” şeyler olarak algılanmamaları için problemin kaynağını tespit etmek gerekiyor.
	
	
	Daha evvel, Müslümanlar hakkında iddialar ve komplo teorileri vardı. “Bunlar zayıfken takıyye yaparlar ama güçlenince bakın nasıl baskıcı olacaklar”. Bunların haklı çıktığını görmek beni kahrediyor. “Türkiye gibi demokrasi tecrübesi 150 yıla dayanmış, modernite tecrübesi daha da eski çoğulcu bir toplumda, Müslümanlar bir diktayı kurdularsa, başka yerde de fırsatı bulursa yaparlar” önermesi bir Müslüman olarak içimi parçalıyor. Dindarlar ve muhafazakarlar, neden ve nasıl samimiyetsiz, takıyyeci, iç ve dış sesi çelişen, güç âşığı, başkalarına hayat tarzı dayatma heveslisi, herkesi devlet gücü, teşviki ve hatta zoru ile “dindar nesil, falan nesil” kalıbına sokma sevdalısı bir görüntüyü kalıcı hale getirdiler?
	
	
	Bu soruların, uzmanlık alanınıza, analiz çerçevenize ve perspektifinize göre farklı cevapları elbette var. Ama, acizane doktorasında İslam hukuku da çalışmış, master seviyesinde İslam hukuku dersleri vermiş ve sonrasında da İslam hukuku-siyaset-yönetim-toplum üzerine akademik ne bulduysa okumaya ve bu alanda üretmeye uğraşan birisi olarak, olaya İslam hukuku ve fıkıh ile ilintili olarak bakmadan edemiyorum.
	
	
	Müslümanların, bir dikta kurabilecek tıynete sahip olmalarının asıl olarak siyasal kültürleri ile ilişkisi var. Bu siyasal kültürlerinin ise din anlayışları ile, İslam yorumları ile, daha net söyleyeyim fıkıhları ile direkt ilintisi var. Müslüman fıkhı, sosyal ve siyasal konularla ilgili olarak kendini son yüzyıllarda yenileyemedi. Osmanlı'nın son dönemlerindeki yetersiz ama parlak atılımlar unutuldu. Yenilemeye çalışan düşünürler marjinalize edildi ve yok sayıldı. Emevi ve Abbasilerin saltanat dönemlerinde oturmuş, Selçuklu ve Osmanlı’da kesifleşerek devam etmiş, devleti ve yöneticiyi neredeyse kutsayan bir İslam siyaset felsefesi ile ve hukuk-fıkıh mantalitesi ile 21. yüzyıldaki siyasi ve sosyal olaylara bakıyoruz.
	
	
	Fıkıh kitaplarına bakıp, şu soruların dürüstçe cevabını verelim: Müslümanlar bir şekilde İslami bir devlet kursalar bunun özellikleri ne olacak? İslami devlette eşit vatandaşlık olur mu? Çoğulculuk nasıl olur? Dini yaşamak istemeyen Müslümanların durumu ne olur? Kişi İslam’dan çıkma özgürlüğüne sahip midir? İktidarı kim, nasıl, hangi araçla ve ne kadar eleştirebilir, suçlayabilir, sorgulayabilir ve hesaba çekebilir? İktidara nasıl meydan okunur? İslam’da siyasal muhalefet meşru mudur, şekli, metodu, araçları nelerdir? Devlet ve idareciler kime, nasıl hesap verir? İktidar barışçıl şekilde nasıl el değiştirir?
	
	
	Klasik ve modern dönemde yazılmış ana akım fıkıh ve siyaset düşüncesi kitaplarında, bu sorulara insanlığın 21. yüzyılda geldiği seviyeye yakışır cevaplar yok. Cevap arayan eserlerse marjinalize edilmiş. Ortaya diktayı, despotizmi, sansürü, aklını kullanana ve soru sorana “fitneci” diyerek yok etmeyi benimseyen tek tipçi bir siyasal anlayış çıkmış. Abdest ve namazla ilgili birbiri ile çelişen ellişer hüküm ve fetva yani sahih bir çoğulculuk var ama mevcut İslam fıkhına göre siyasal alanda tek tip ve tek ses olmak İslamidir! Eh, bunun sonucu da bugün AKP’dir. Bu fıkıh değişmedikçe yarın da BKP olur.   
Yazarlar
- 
			
			Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ahmet TAŞGETİRENDağdakilerin siyasete girmesi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehmi KORUHakem ile hakim adaletli davranmazsa… 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Taha AkyolCumhuriyetin evrimi 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
3.02.2016
26.06.2016
22.06.2016
18.06.2016
16.06.2016
14.06.2016
12.06.2016