İhsan YILMAZ
Kürt komşularımızla sıfır sorun
		
	
						18.06.2016  
					
					
					
						
						1735
					
					
				
	Bu başlığın İngilizcesini 4 yıl önce 27 Temmuz 2012’de Today’s Zaman’daki köşeme atmışım. Davutoğlu’nun meşhur “komşularla sıfır sorun” sloganından mülhem, “Neden güneyimizdeki tüm ülkelerde ortaya çıkan, çıkmakta olan, çıkacak olan Kürt otonom yapıları ile ve devletleri ile iyi geçinmiyoruz” anlamında bir yazı idi.
	
	
	Bulgarından Yunanına, Gürcüsünden Ermeni’sine tüm komşularla iyi geçinmeye çalışırken Irak’ın, Suriye’nin ve şimdilik sessiz görünse de İran’ın kuzeyindeki Kürtlere neden hasım gibi davrandığımızı sorgulamıştım. Elbette, şunu biliyorum: Bu hasmane tavrın asıl sebebi, ülkemizdeki 15 milyon Kürt’ün bunlardan etkilenmesi, bunlarla birleşmeye çalışması gibi güvenlikçi perspektiften algılanan tehdit. Bu tehdit algısına elbette saygı duyarım.
	
	
	Bu coğrafyada ülkelerin bölünmesi, parçalanması, sonra 50 yıl, 100 yıl birbirlerini kana boğması, halklarını karşılıklı sürgünlere ve etnik temizliklere maruz bırakması istisna değil, neredeyse kural. Çekoslovakya gibi barışçıl şekilde ikiye ayrılmak da bizim örneğimizde imkânsız. Sadece İstanbul’da milyonlarca Kürt yaşıyor ve milyonlarca Kürt-Türk karışık aile var. Ayrıca, biz medenice ayrılığı becerebilecek bir kültüre de sahip değiliz. Allah korusun, böyle bir ayrılmada 50-100 yıl kan, iç savaş, çatışma vs. devam eder. Bir de PKK’nın kuracağı Stalinist Jön Kürt devletin 1930’lar Türkiye’si politikalarını, geriye kalacak Türkçü devletin de faşist uygulamaları takip etmesi sürpriz olmaz. Ancak, ülkemizdeki ve komşu ülkelerdeki Kürtlere kötü ve hasmane davranınca bu tehditler ve riskler ortadan kalkmıyor.
	
	
	Ben elbette, her zaman meseleye insan hakları, onuru ve özgürlükler perspektifli bakıyorum ve Kürtlerin bu ülkede kendilerini eşit vatandaş hissetmeleri için Türkler ellerinden geleni yapmalıdır diyorum. Buna anadilde eğitim de dış politika, güvenlik, yargı ve polis hariç diğer konularda karar almak yetkisi olan çok güçlü yerel yönetimler de dahil.  Ancak meseleye böyle değil de güvenlik perspektifinden bakıldığında bile, hakları verilmeyen, gadre uğrayan, hasmane tavırlarla karşılaşan Kürtlerin, orta ve uzun vadede ciddi bir güvenlik sorununa dönüşeceğini de görmek gerekiyor. Bunları ve Kürt sorununun nasıl PKK’yı mütemadiyen beslediğini, HDP’nin barış içinde bir arada yaşamak için bir şans olduğunu daha evvel defalarca yazdım. Onun için bu yazıda Kuzey Suriye’deki Kürtler konusuna temas etmek istiyorum.
	
	
	Arap devriminden sonra rejim ihracı olmasa da “lider ihracı” hevesine kapılan AKP, Halife Erdoğan liderliğinde, bir İhvan dünyası kurgulayıp, başına geçmek istedi. Bunun için, Suriye’de her türlü girişimin ve maceranın içinde oldu. Sıfır fizibilite ile yapılan bu hamasi girişimler, İslamcı Sünni gruplar üzerinden Suriye siyasetini hakimiyet altına alma hesabına dayalı idi. Halbuki, Esad muhalifleri arasında seküler Sünniler, İslamcı olmayan dindar Sünniler, farklı fraksiyonları ile Kürtler vs. de vardı. AKP, bunlar arasında ayrımcılık yaptı ve Suriye muhalefetinin tek bir parça olamayışında olumsuz faktörlerden birisi olarak yer aldı.
	
	
	Özellikle, Suriyeli Kürtlere hasmane bir tutum alındı. Kaç defa yazdım hatırlamıyorum, “Suriye’deki Türkmenlere soydaşımız deyip yardım ederken, Kürtlere soydaşımız demeyişimizin bir Türk ırkçılığı olduğunu görün” diye. Ama AKP, Suriye’deki Kürtleri PKK’nın oradaki uzantısına teslim etti. Bu böyle olmayabilirdi. Ama güvenlikçi ve Türkçü reflekslerle, Kemalist devlet nasıl tepki verirse öyle tepki verdi AKP iktidarı.
	
	
	Sonuçta Türkiye hem Suriye Kürtlerini kaybetti hem de Türkiye Kürtlerini. Suriye Kürtleri, özerk devletlerini fiilen kurdular, resmiyete de ABD, Rusya, AB ve Esad’ın onayı ile geçirirler. Bence güzel. Ama AKP daha doğrusu onun da artık parçası olduğu milliyetçi Jön Türk rejimi bunun üzerine bir su içebilir!
	
Yazarlar
- 
			
			Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehmi KORUHakem ile hakim adaletli davranmazsa… 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ahmet TAŞGETİRENDağdakilerin siyasete girmesi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Taha AkyolCumhuriyetin evrimi 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
3.02.2016
26.06.2016
22.06.2016
18.06.2016
16.06.2016
14.06.2016
12.06.2016