İhsan YILMAZ
Ali Bulaç Ağabey son birkaç yazısında AKP yüzünden bütün itibarını yitiren İslamcılığın her ideoloji gibi istismara uğradığını ve dindarları bile korkuttuğunu ama özünde iyi, çoğulcu, hakkaniyetli, özgürlükçü ve adil bir siyasal düşünce olduğunu yazıyor.
Kendisinin bu konuda yıllardır düşündüğünü, Medine Vesikası'ndan yola çıkarak (doktoramda hasbelkader benim de üzerinde çalıştığım) çoğulcu ve hatta çok hukuklu bir İslami anayasal sistem teklif ettiğini biliyoruz.
Endişem, siyasetçilerin ve peşlerine taktıkları kara kalabalıkların, Bulaç’ın ya da bir başkasının çoğulcu siyaset paradigmasını yeteri kadar İslami bulmayacakları. Sonra ne yapacakları ise belli: Bulaç’ınki gibi çoğulcu ve demokrasi ile çatışmayan İslami modele ve İslam’ın çoğulculuğa, eşit vatandaşlığa uygun olduğunu düşünen benim gibi kişilere gücü tam ele geçirene kadar “kullanışlı” muamelesi yapıp, daha sonra Emevi, Abbasi, Selçuklu ya da Osmanlı tarzı anakronik bir tek adam sistemi kurmak... Zira tarihi, siyasi, dini ve fıkhi kültürümüz buna çok uygun.
Geçen hafta yazdığım gibi, “Emevi ve Abbasilerin saltanat dönemlerinde oturmuş, Selçuklu ve Osmanlı’da kesifleşerek devam etmiş, devleti ve yöneticiyi neredeyse kutsayan bir İslam siyaset felsefesi ile ve hukuk-fıkıh mantalitesi” hâlâ mevcut kitaplarımızda, derslerimizde ve müzakerelerimizde kritiğe tabi tutulmadan tekrar edilip duruluyor. Öte yandan, İslam’ın esasları ve ruhu ile çelişmeyen ama asrın idrakine, insanlığın gelişmişliğine ve günümüz toplumlarının kompleksliğine uygun bir şey arayanlara, dinin sahibi olduğunu düşünen “ulema nakliyat” türlü yaftalarla hücum ediyor.
Müslümanlar net ve baskın bir şekilde şu konularda şöyle ya da böyle bir fikir birliğine varıp, eski içtihatları, o zamanın gereği oymuş ama zaman değişti deyip rafa kaldırmadıkça, birileri gelip İslamcı diktalarını yine kurarlar. Sorular şunlar: İslami devlette eşit vatandaşlık olur mu? Dini yaşamak istemeyen Müslümanların durumu ne olur? Kişi İslam’dan çıkma özgürlüğüne sahip midir? İktidarı kim, nasıl, hangi araçla ve ne kadar eleştirebilir, suçlayabilir, sorgulayabilir, hesaba çekebilir ve değiştirebilir? Devlet, dini ve dini kuralları ve cezaları empoze etmeli midir? Devlet, dindar yetiştirmeli midir?
Bu ve benzeri soruların net cevabı verilmedikçe, başa hangi dindar grubun adamları geçerse geçsin, sonuç dikta olacaktır. Osmanlı’nın yaptığı gibi devlet tehdit altında, istikrar tehlikede, düzen bozulacak, fitne çıkabilir, anarşi gelebilir, zaruretler haramları mübah kılar vs. deyip evlat katlinden, ulemayı memur yapmaya kadar pek çok gayri İslami şey tatbikat alanı bulacaktır.
Elbette, dindarların da eşit vatandaş olarak iktidara talip olma hakları var ve elbette bir mümin olarak siyasette de İslami prensiplere göre hareket edeceklerdir. Ancak, bu prensiplerin çoğulcu, insan hak ve hürriyetlerini, inanç ve düşünce özgürlüğünü kısıtlamayan, devlet gücü ile din ve dindarlık dayatmayan şeyler olması gerekir. Ama, bu prensipler şu anki hali ile Müslüman siyaset felsefesinde ve fıkhında ortodoksi halini maalesef almamıştır.
Tüm bunlar olsa bile şu risk yine orta yerde duracaktır: Devletin başındakiler, icraatlarını İslam için ya da İslam adına yaptıklarını iddia edecekleri ya da öyle görünecekleri için İslam, iktidarda yıpranacak ve zarar görecektir. Adaletsiz, merhametsiz, zorlayıcı, korkutucu, müjdelemeyen, ayrımcılık yapan bir İslam uygulaması ortaya kaçınılmaz şekilde çıkacaktır.
Bu yüzden birkaç ay önce “pasifist ve muhalif İslam siyaset felsefesi ve fıkhı” geliştirmemiz daha iyi olur demiştim. Yani, “devleti, imameti, iktidarı ve güçlü olmayı değil de insanı, makasıdı, onurlu bir kul olmayı, ahlakı, hürriyeti ve insan haklarını, adaleti ve yardımlaşmayı merkezine alan, gerekirse ezilmeyi, yenilmeyi, geri çekilmeyi ve diyar değiştirmeyi ama temel prensiplerden ve ahlaktan taviz vermemeyi öncüleyen bir siyaset felsefesi ve fıkhı.”
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
3.02.2016
26.06.2016
22.06.2016
18.06.2016
16.06.2016
14.06.2016
12.06.2016