İhsan YILMAZ
Bir dünya barışı projesi olarak Hizmet Hareketi
		
	
						10.07.2016  
					
					
					
						
						1778
					
					
				
	Hizmet Hareketi’nin dünyanın pek çok çatışma bölgesinde okullar açarak ve çatışan tarafların çocuklarını aynı sınıflarda eğiterek, dolaylı ve uzun vadeli ama daha kalıcı bir şekilde barışa katkıda bulunduğunu yıllardır yazıp çiziyoruz. Dünyaca ünlü İslamolog John L. Esposito ile beraber yayına hazırladığım, dünyanın farklı yerlerindeki tecrübelerin analiz edildiği “İslam ve Barış İnşası: Gülen Hareketi İnisiyatifleri” kitabı hem İngilizce hem de Türkçe olarak 5-6 yıldır kitabevi raflarında okuyucuları ile buluşuyor.
	
	
	Ancak, Hareket’in baskı ve şiddetle direkt karşılaşınca hangi tavırları sergileyeceği, barışçıl kalmaya devam edip edemeyeceği, içinden radikalleşen unsurların çıkıp çıkmayacağı ve Hareket’in şiddete olan mesafesinin azalıp azalmayacağı test edilmemiş bir durum idi. Elbette, Fethullah Gülen, 1971, 1980 ve 28 Şubat darbelerini yaşamış ve hepsinde de kurulu düzenin hedefi olmuştu. Hepsinde belli bir oranda kendisi ve sevenleri zulme maruz kalmıştı. Ancak, son 2.5 yıldır olduğu kadar uzun süren, sistematik, çok yoğun, çok geniş kesimleri hedef alan ve çok zalim bir süreci Hareket, daha doğrusu o zamanki hali ile Cemaat, yaşamamıştı.
	
	
	Ayrıca, 20. yüzyılın sonuna kadar Cemaat, adı üzerinde çok büyük oranda birbirine pek benzeyen bireylerden oluşan homojenimsi bir oluşum idi. Böyle bir oluşumu Gülen’in söylemsel ve eylemsel olarak barışçıl felsefesinin etkisi altında tutması daha kolay idi. Ancak, 15 yılını geride bıraktığımız bu yüzyılda, Cemaat artık tam anlamı ile bir hareket halini aldı. Yani çoğulculaştı, her meşrepten, etnisiteden, dilden, kültürden, siyasi ideolojiden ve hatta dinden insan Hareket’in gönüllüsü ve etkin aktivisti haline geldiler. Dünyadaki, bünyesinde her meşrepten insani barındıran, çok genişlemiş diğer dinî hareketlerde görülen, ciddi kriz zamanlarında, bünyeden bir parçanın radikalleşerek ayrılması hadisesinin Hareket’te gözlenip gözlenmeyeceği, benim gibi sosyal bilimciler için bir muamma idi.
	
	
	Hareket gönüllülerinin çok önem verdikleri kurumları, binaları ve Hizmet ortamları kurulu düzen tarafından çok büyük oranda yok edilmiş durumda. Yüzlerce Hareket mensubu, sadece hayır işleri yaptıklarından dolayı zindanlara tıkılmış halde.
	
Binlercesi zalimin işini kolaylaştırmamak adına yurtdışında. Yüz binlercesi her gün endişe ile cadı avının ve hatta soykırımın kendisine ne zaman dokunacağını bekliyor. Benim bizzat başıma da geldiği üzere, akrabalarımız, Hareket aktivisti olmadıkları halde bizim yüzümüzden zulme maruz kalıyor; ya işten atılıyor ya da hapse atılıyor. Bugüne kadar binlerce insanı öldüren PKK’ya yapılmayan, insanların malını-mülkünü devlet zoru ile gasp etme, Hizmet gönüllülerine yapılıyor. Her gün onlarca TV ve gazeteden, Hareket, onun manevi lideri ve gönüllüleri bin bir türlü hakarete, iğrenç iftiraya ve nefret söylemine maruz kalıyor.
	
	
Binlercesi zalimin işini kolaylaştırmamak adına yurtdışında. Yüz binlercesi her gün endişe ile cadı avının ve hatta soykırımın kendisine ne zaman dokunacağını bekliyor. Benim bizzat başıma da geldiği üzere, akrabalarımız, Hareket aktivisti olmadıkları halde bizim yüzümüzden zulme maruz kalıyor; ya işten atılıyor ya da hapse atılıyor. Bugüne kadar binlerce insanı öldüren PKK’ya yapılmayan, insanların malını-mülkünü devlet zoru ile gasp etme, Hizmet gönüllülerine yapılıyor. Her gün onlarca TV ve gazeteden, Hareket, onun manevi lideri ve gönüllüleri bin bir türlü hakarete, iğrenç iftiraya ve nefret söylemine maruz kalıyor.
	Tüm bu olan bitenlere rağmen, bırakın herhangi bir devlet görevlisine, AKP üyesine ya da kurumuna bir taş ve hatta yumurta atmayı, herhangi bir şiddet eyleminde bulunmayı, Hizmet Hareketi mensupları içinden radikal bir söylemin şakasını ya da imasını dahi yapan çıkmadı. Gülen’in barış felsefesi ya da sulh-u umumi (genel dünya barışı) projesinin sevenlerinin kalplerinde çok ciddi yer ettiği yeteri kadar uzun bir süre test edilmiş oldu.
	
	
	Ayrıca, bu süreçte, Hareket, devlete, siyasete ve siyasilere olan kritik mesafenin ayarının kaçtığında zararlı sonuçlar ortaya çıktığını yaşayarak gördü. Herkesi kendi konumunda kabul etmeye ikna olmuş, başkasına hayat tarzı ya da din dayatmanın zulüm olduğunun idrakinde, global köyde barış içinde bir arada yaşamayı İslami bir amaç edinmiş bireyler yetiştirme projesine gölge eden, bu, devlete ve siyasetçiye mesafe ayarının kaçması, bir daha tekrar etmemesi gereken bir sorun olarak Hareket’in aklına nakşedilmiş durumda.
	
	
	Hizmet Hareketi’nin sadece sözde değil özde de barışçıl olduğu test edilmiş ve onaylanmıştır. Bu fırtına dönemi elbet bir gün geçecektir ve Hareket, hakkındaki “bunlar da takiyye yapan kripto İslamcılar mı acaba” gibi soru işaretlerini bertaraf etmiş olarak, dünya barışı için aranan etkin aktörlerden birisi olacaktır.
Yazarlar
- 
			
			Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ahmet TAŞGETİRENDağdakilerin siyasete girmesi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehmi KORUHakem ile hakim adaletli davranmazsa… 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Taha AkyolCumhuriyetin evrimi 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
- 
			
			Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
3.02.2016
26.06.2016
22.06.2016
18.06.2016
16.06.2016
14.06.2016
12.06.2016