İhsan DAĞI
Tamam, AB üyeliği artık pek gündemimizde değil. Ne AB’nin isteği kaldı çünkü, ne de Türkiye’nin AB’ye girecek hali. Konuştuğumuzda da artık en iyimserlerimiz bile üyelikten söz etmiyor. Üyelik perspektifi tamamen rafa kaldırılmış durumda.
Bunun nedeni açık üstelik: Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin tamamen ortadan kaldırıldığı bir ülkenin AB üyeliği beklenmez. Bekleyen de yok zaten. Türkiye artık Avrupa’da istenmeyen sığınmacıların tutulduğu bir ileri karakol.
AKP iktidarının Ankara’yı zapt ettiğinden beri AB’de gözü de yok ayrıca. İleri karakolluktan da memnun. Hem üç-beş AB parası geliyor hem de elinde AB’ye karşı kullanabileceği ‘stratejik bir koz’ bulunduğunu sanıyor.
İktidar AB’yi rafa kaldırmış da olsa sanki muhalif kesimler biraz istekli gibi. Özellikle CHP tabanının yıllar içinde AB üyeliği arzusu ‘yeniden’ canlanmış görülüyor. Bu değişime bir göz atmak önemli, çünkü bize CHP seçmeninin sadece AB’ye değil Türkiye’ye bakışına ilişkin de bir şeyler anlatıyor.
Elimizde Metropoll’ün 2005’ten beri yaptığı analizlerin bir dökümü var. Aşağıdaki tabloda yıllar içinde AKP ve CHP seçmeninin AB’ye bakışındaki kaymaları görebiliyoruz (AKP seçmeninin değişimi ayrı bir yazı konusu).
AB’yle üyelik müzakerelerin başlaması kararının hemen ardından Mart 2005’te tam üyeliğe destek rekor yüzde 76 düzeyinde. AKP’lilerde bu oran yüzde 83’e çıkıyor. CHP’lilerin desteği de yüzde 77 ile ortalamanın üstünde.
Haziran 2007’de AB üyeliğinden yana olanlar toplumun yüzde 56’sı. CHP seçmeninin de yüzde 55’i Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. Bu, ortalamanın altında ama çok uzağında da değil. 2007 yılı önemli, çünkü, cumhurbaşkanlığı seçim krizi, ardından 27 Nisan muhtırası ve AKP’nin yüzde 49 oy aldığı genel seçimin yılı.
Tepki birikiyor ve bir yıl sonra geliyor: Mayıs 2008’de AKP seçmeninin AB desteği yüzde 74’te, CHP’nin yüzde 46’ya düşüyor. Zaman zaman AKP seçmeniyle aradaki farkı azaltmakla birlikte uzun süre CHP seçmeninin AB’ye üyelik isteği yüzde 40’larda seyrediyor. Ve hep Türkiye ortalamasının altında.
Çünkü bu yıllarda Baykal’ın liderliğindeki CHP için AB, Kıbrıs’ın satılması, egemenlikten taviz, ılımlı İslam’a teslimiyet, ordunun zayıflatılması, Türkiye’nin dışarıya pazarlanması vs. demek. Ulusalcı bir dil ve içe kapanmacı bir zihniyet hem partinin tepesinde hem de tabanında egemen. Devletçi ve egemenlikçiler. Çünkü, devlet hala kendilerinin sanıyorlar. Türkiye’nin Ankara’dan yönetilmesini istiyorlar, çünkü Ankara’dan yönetilen bir Türkiye’de seçimlerden nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın iktidara ortak olduklarını düşünüyorlar.
2011 anayasa referandumuyla devletin AKP’ye kaptırıldığını bilmiyorlar henüz. Bu bilgiye Gezi olaylarıyla sahip olacaklar. 2013’ün sonunda da devlet ‘yeni sahipleri’nin üzerine tescillenecek… İşte bu noktadan itibaren CHP’lilerin AB üyeliğine desteği artacak. Gezi olaylarının ardından 2014’te artık yeni bir trend var. AKP seçmeni AB üyeliğine düzenli olarak ortalamanın altında, CHP seçmeni ise ortalamanın üstünde destek vermeye başlayacak.
2014’te CHP’lilerin yüzde 53’ü AB üyeliğinden yanayken AKP’lilerin sadece yüzde 44’ü bu yönde bir tercih belirtiyor. Bu tarihten sonra CHP’lilerin tutumu Türkiye geneline paralel dalgalanmalar göstermekle beraber hep ortalamanın üzerinde. Destek ortalamasının yüzde 39 ile dibi gördüğü Haziran 2017’de bile CHP’lilerin yüzde 53’ü AB diyor.
Ocak 2021’de ise CHP seçmeninin AB desteği yüzde 77 ile yeniden zirve yapıyor. Bu en son veride AKP seçmeninin sadece yüzde 46’sı AB üyeliğinden yana görüş belirtiyor. Türkiye genelinde AB üyeliğine destek ise yüzde 58.
Ne oldu da CHP seçmeni AB’yi 2013 sonrası yeniden keşfetti?
Cevap, CHP’lilerin yaşadığı Türkiye tecrübesinde gizli: Türkiye otoriterleştikçe CHP seçmeni AB’ye yöneliyor. Sorun, belki de tek başına otoriterleşme değil, devleti kendinden çalan rakip partinin (AKP’nin) yönetimindeki bir Türkiye’nin otoriterleşmesi.
Bir başka ifadeyle, CHP tabanı AKP’nin devleti tümüyle kontrolüne almasıyla birlikte AB’ye bakışını değiştirmiş görülüyor. Gezi olaylarından itibaren yavaş yavaş AKP’nin (‘CHP’nin kurduğu’) devleti ele geçirdiği kabulü, ‘Seçimleri kaybetsek bile devlet de bizim iktidar da’ anlayışının yerini aldı. Sonuçta, 2000’lı yılların başındaki AKP’liler gibi, onlar da demokratikleşmenin ‘uluslararası dinamikleri ve dayanakları’ olduğunu düşünmeye başladı. Ankara’dan yönetilen bir Türkiye’nin denetlenemeyen ve dengelenemeyen bir AKP yönetimi olduğunu fark ettiler. Şimdi, denge ve denetim için AB’ye bakıyorlar.
Kısacası, CHP tabanı devleti kaybettiğini anladıkça, rotayı Batı’ya doğru çevirdi. Geleneksel müttefiki orduyu, yargıyı, bürokrasiyi karşısında gördükçe demokrasiyi, siyaseti ve demokratikleşmenin uluslararası dinamiklerini keşfetti.
Çok geç kalmış bir yönelim ve arayış bu.
AKP’nin başarılarından (!) birisi de Türkiye’nin demokratikleşme sürecindeki dış dinamikleri imha etmesidir. Artık AB Türkiye’yi demokratikleşebilir bir ülke olarak görmüyor. AB üyesi komşularını rahatsız etmesin ve sığınmacılara karşı Avrupa kapılarını tutsun yeter. Ancak içten kaynaklı derin ve yaygın demokratikleşme hamlelerinin ardından, belki, AB yeniden ‘transformatif’ bir işlev kazanabilir.
Ancak her durumda CHP tabanının içe kapanmacı refleksleri bir yana bırakarak yeniden ‘dünyalı’ olmayı tercih etmesi iyi bir haber. Atatürk’e dayanan modernleşmeci kökleriyle de uyumlu.
Acaba, CHP’nin siyasi elitleri 2013’ten günümüze tabanlarındaki bu derin kırılmanın farkında mı? Farkındalarsa, AB’ye hevesli tabanları ile Avrupa sivil toplumunu, sosyal demokrat siyasi partileri buluşturan, toplumlar arası sivil insiyatiflerle hükümetleri aşan yeni ‘sosyal ağlar’ kuruyorlar mı? 1970’lerde Karamanlis’in Yunanistan’da yaptığı gibi, demokratik dönüşüm sonrası Türkiye’yi hızla Avrupa’ya açacak bir strateji çalışmaları ve vizyonları var mı?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023