İlker DEMİR

DEPREM Mİ, KAPİTALİZM Mİ ÖLDÜRÜR?
16.02.2023
748

Artık "sol" ve sağ analistlerin "av" zamanı.

Dağarcıklarında ne varsa.

Kimi müteahhiti kimi mühendisi kimi belediyeyi/hükümeti vuracak, gücünün ve bilgisinin yettiği kadar.

Yine titrek ve öfkeli bir tonla hüzünlü anı/öyküler anlatılacak ekranlarda sahiplerin rotasına denk.

Deprem süresince ekranlarda yarı bilginlerin dedikodu tadında "bilgi" fırtınası estirilecek.

Mesela ordu yardıma neden geç geldi diye sorulacak ince ve derin bir kuşkuyla..

Kimi darbe olasılığı derken, kimi yerin kulağı kuşkular yayacak.

Kimse devletin savaş halinde olduğunun altını çizip de can dostu barış politikasının altında kimlerin elinin olmadığını gündeme koymayacak, yaşamı kurtarmaya salt geç gelmeye sabitleyecek.

Taraftarlar deprem fareleriyle uğraşacak, binlerce ölümün acısını unuttururcasına yumruk ve sopanın öldüresiye vuruşlarını öve alkışlaya anlatacak, ama  yarı insan bile olamayan ırkçılar mültecilerin varlığından kıtlık çıkaracak.

Alt kültür polemiklerde bilimsel cilalar eksik olmayacak, ekranlarda  kimi uzman kimi devlet etiketliler olacak, acı bilimle bulamaç yapılacak. 

Propaganda/pazarlama fışkıran bu ekrani üretimlerde tabi ki nedenler konuşulmayacak, aranmayacak, yüzeysellerle yetinilecek.

Çünkü ekranlarda hep egemen sınıf eksenli tartışmacılar olacak.

Mesela gelecek en yakın depremin tahminleri üzerine bilimsel fallar açılacak.

Hayat sürüyor, kimi uzman tekrardan inşaatlardaki temel çeşitlerini anlatacak, onları dinlerken eski lüks konutların lansmanları akıllara gelecek, sağlam olduklarına bu kadar güvenmenin cehaleti, bir kez daha ve yine o nafile, "elim kırılsaydı da.." denilecek.

Bunlar mecbur konuşulacak; çünkü halk,  yapılacak yeni inşaatlara, eski kısır döngüye yeni bir başlangıçmış gibi hazırlanacak, uzun vadeli ödeme planları, uzun metinlerde gizli sermaye payları övgüyle bağış niyetine açıklanacak.

Sık sık tek tük kurtarılan canlar toplu ölümü unutturmaya adeta malzeme edilecek, kurtarılamayanların acısı sevinçleri burkacak.

Soğuktan donarak ölümler devam ederken kurulamayan çadır kentler göçten sonradan kurulsa da, kurtarılamayan canlar yardımı beklerken inşaat makinaları enkaz kaldırmaya başlasa da muhalefetin ortaklaşa radikal bir can kurtarma hareketi oluşturamadığından eller böğürde seyredilecek. .

Birinci derece yakınların çığlığı dışında canhıraş ses çıkmayacak, çıkan sesler de duyulmayacak yine ateş düştüğü yeri yakacak.

E o zaman aynı nakarata devam.

Keson temel neydi?

Ya radye temel?

Kirişli kirişsiz radye, hangi zeminde ne ifade eder?

İnşaat yatay mı dikey mi?

İkametgah mı seçeceksin, inşaatçı mı olacaksın?

Nerede yaşamın devlet/yönetim/uzman teminatı, güven?

Yaşam güvencesi sadece halkın kendi belleğinde ve ellerinde.

Evet, ama bir de kazık temel mevcut ve daha yaygın.

Para çoksa suya, sulu araziye, ekolojiye doğanın iş bölümüne canlıların geleceğine garez varsa,  çok çeşitli kazık temeller, kazıkları daha da kazıklamak için de “uç kazıklar” var.

Yeter ki kazık isteyin.

Yeter ki ekolojik denge, iklim değişikliği, canlıların geleceği önemsenmesin.

İdeolojiye kadar meta, al sat doldur kasayı ve vesile olanların payı ihmal edilmesin yeter ki.

O zaman gezegenin her milimetre karesi sermayenin.

Yeter ki kapitalizmi sorgulama, "tarım toprağına inşaat çok yönlü katliamdır" deme!

Devletin inşaat politikasını kökten ele alma.

Demokrasi, demokratik hak isteme.

Barınma hakkı bir temel hak, kayalık zemine inşaat yapmak bilimsel şart olsa da.

"Deprem öldürmez bina öldürür" de ki, tarım arazileri tekrar parsellensin, yeni binaların ekspertiz raporları hazırlansın. Kapitalizmin kasaları her daim  aç!

Karar ver artık, deprem mi kapitalizm mi öldürür?

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar