İlker DEMİR
Cumhuriyet gazetesi başlık atmış, "Hiçbir ölü bu kadar canlı olmadı!"
Marx için atıyor bu başlığı.
Oysa Deniz Gezmiş'tir bu başlığın karşılığı.
İnsanlık, insanın insanı, doğayı sömürdüğü sınıflı toplumdan kurtulmak için mücadeleye başladığından beri vardı Deniz.
Roma'da Spartaküs'ten CHE'ye, Simavna Kadısıoğlu (Şeyh Bedrettin)'dan İbrahim Kaypakkaya'ya adı bilinmedik nice Deniz vardı bu halkın bağrında.
Deniz Hızır gibi bir vicdandır.
Hangi Deniz'i ansan diğeri eksik kalır.
1915'de sürülen on binlerce Ermeninin her biri birer Deniz'di.
Çünkü tıpkı Deniz'in asılma nedeni gibi egemenliği pekiştirmek için sürgünle ölüme gönderildi.
Karadeniz'de boğulan TKP kurucusu 15 Komünist benimsemedikleri bir rejimin yıkılışı, yeninin kuruluşuna yardım için gelirken denizde boğduruldu.
15'ler egemenliği paylaşmamak için öldürüldü, onlar da birer Deniz'di.
81 yıl önce 4 mayıs 1938'de Dersim'deki dağ, taş, nehir ve derelerde on binlerce canın oluk oluk akan kanı Deniz'in kanıydı.
Dersimli Aleviler de egemenlik Sünnilikle pekişsin diye öldürüldü.
29 aralık 2011'de Roboski'de bombalanan Kürd köylüler, katırları ve Kürdistan illerindeki operasyonlarda öldürülen masum canlar da birer Deniz'di, neden hep egemenlikti.
İsyan bahaneydi.
Komünistler eşitik ve adalet dedi, yıllarca ya sürgün hayatı yaşadı ya da idam, müebbet hapis cezası yedi.
30 Mart 1972'de Kızıldere'de öldürülen Onlar, Deniz'in ta kalbiydi.
Onlar, Deniz'i kurtarmak için 3 Nato görevlisini rehin almıştı; konu candı, devlet o kadar zalimdi ki, 3 gencecik canı kurtarma amacı için bile uzlaşmadı, çağrıya cevap vermek için çatıya çıkan Mahir can hemen vuruldu.
Minicik baraka roket atarla yaylım ateşine tutuldu, zeki, üretken, geleceğe olumlu katkısı olacak pırıl pırıl gençlere, Mahir Çayan, 9 arkadaşı ve 3 görevliye mezar oldu.
Kil kızılı Kızıldere'nin suyu kanla daha da kızıllaştı.
Devletti, uzlaşmazdı.
Yaşama hakkı çiğnenmez, sahibine teslim edilirse, hak hukuk istemi, uzlaşma meşrulaşır, gençlikle barışır, barış yaygınlaşır ve adalet diye devam eder giderdi.
Devlet düşmansız ne ederdi!
Devlet yeter demedi, şiddeti devam etti.
Denizler (Deniz Hüseyin Yusuf) 6 Mayıs 1972'de devlet tarafından asılarak öldürüldü.
O zamanlarda da bugünkü cumhur ve millet ittifakına benzer devlet ittifakları vardı.
O zamanlarda da devlet partilerinde halkçı imajı için vitrinde az da olsa vicdanlılar vardı, onlar idama hayır dedi.
Devletçiler evet dedi.
Evet diyen vicdansız devlet ittifakçıların 218'i AP'li, 28'i CHP'liydi.
Hayır oyu veren vicdanlıların 48 kişinden 47'si CHP'li, 1'i TİP'liydi.
Tip vekili Rıza Kuas hastaydı.
118 milletvekili oylamaya katılmadı; 144 vekili olan CHP'nin 97 vekili oylamaya katılmayanlardandı.
Bu düpedüz vicdansızlıktı, çünkü 30 oy daha hayır çıksa üç fidan kurtulacaktı.
Şimdi Denizler için anmalar düzenleyen, pazarlamasını yapan CHP'ye sormalı, 97 vekil neden oylamaya gelmedi?
Dünü sormaya ne gerek, dokunulmazlık oylamasına CHP, 'anayasaya aykırı ama evet' dedi.
CHP aynı CHP, zulme onayı değişmedi.
Zaten devlet de aynı devlet.
Onlarca yılda bir arpa boyu yol almadı Türkiye'de demokrasi, barış maalesef.
Denizler ölmeye, haksız yere hapisler yatılmaya devam ediyor.
Ama buna rağmen halk, sanki inadına çocuklarına Deniz adını veriyor.
Adı başka başka olsa da burada vicdanı olan herkes birer Deniz.
İbrahim, Mahir, Hüseyin, Ulaş, Yusuf, Sakine, Baki, Figen, Selocan, ne kadar mağrur varsa, adı Deniz.
Burada hak, hukuk, adalet ve mücadelenin adı Deniz.
Köleci toplumdan kapitalizme kadar Deniz'in adı Spartaküs'tü.
Ama artık kapitalizmin el koyduğu artı değer için mücadele eden de Deniz..
Latin Amerika'da Deniz, CHE.
Her halkın mutlaka bir Deniz'i var.
Devletin Deniz'i yok, Deniz'in de devleti.
Cumhuriyet başlık atmış ya Marx için "Hiçbir ölü bu kadar canlı olmadı!" diye, yaşasa belki Marx da yürekliliğin adını Deniz koyardı.
Türkiye'de "Hiçbir ölü Deniz kadar diri olmadı!"
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.10.2025
17.09.2025
28.08.2025
10.08.2025
28.07.2025
17.07.2025
6.07.2025
23.06.2025
6.06.2025
16.05.2025