Kürşat BUMİN
“FETÖ sanıkları” konvoyu iki yandan seçilmiş kuvvetle muhtemel göstericilerce kuşatılmış. Göstericilerin bazılarının yanlarında getirdikleri “idam ilmiği”ni sanıkların üzerine attığını gözlüyoruz… Tabii ki “idam isteriz!” tezahüratı eksik değil.
Bugünlerde medyanın hemen her türlüsünde önümüze getirilen bir görüntü var. Bu görüntü (görmemiş olmanız imkansız) bizi “FETÖ” davası sanıkları subayların duruşmaya nasıl getirildiklerinden haberdar ediyor. (Fark ettiğiniz gibi “FETÖ”yü tırnak içine alıyorum; çünkü bu sözcük (malûm “sözde” sözcüğü gibi) devletin icadı bir sözcük olduğu için uzak durmak lazım) Her ne ise de, söylediğim gibi rütbeli asker “FETÖ sanıkları” kollarına birer rütbesiz asker girmiş olarak “duruşma salonu”na doğru yol almaktalar. Olayın cereyan ettiği alanın kapalı bir alan olduğu anlaşılıyor. Ama -yine bildiğiniz gibi- durum hiç de öyle değil. “FETÖ sanıkları” konvoyu iki yandan seçilmiş kuvvetle muhtemel göstericilerce kuşatılmış. Göstericilerin bazılarının yanlarında getirdikleri “idam ilmiği”ni sanıkların üzerine attığını gözlüyoruz… Tabii ki “idam isteriz!” tezahüratı eksik değil.
“İdam isteriz” tezahüratının nereden çıktığını biliyoruz. Epeyce zamandır unuttuğumuz, geride kaldığını düşündüğümüz bu “arzu”nun tekrar gündeme gelmesinin nedenini hatırlatmak gereksiz. Ayrıca bu kötülüğün gerçekleşme ihtimalinin olup olmadığı da fazlasıyla sallantıda. Bir taraftan Avrupa ile ilişkileri onarma yolunda adımlar atıyor gibi davranacak, ama aynı zamanda devletin adam öldürme hakkını savunacaksınız; Bu git-gel ne kadar ikna edici olabilir ki?
“İdam” denilince, ülkede yönetim erkini hemen her şeyiyle ele geçirmiş bir sağ siyasetin yüzünde başka ifadeler olmalı diye düşünüyor insan. Duruşmaya götürülen sanıkların üzerlerine atılan “idam ilmiği”ni görünce bu siyasetin “Durun yahu siz ne yapıyorsunuz, Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun idam sehpasındaki fotoğraflarını hatırlamıyor musunuz” demesi beklenmez mi? Uzun yıllar bu infazların her yıl dönümünde gazetelerin baş sayfalarına kurulan bu fotoğrafların bu ülkenin insanlarını nasıl isyan ettirdiği akla gelmiyor mu? Hadi diyelim bir başka sağ iktidarın (Demirel) Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını “bunlar solcuydu” diyerek sonuna kadar savunma vicdansızlığını paylaşıyorsunuz. Hadi diyelim ortağınız MHP’nin 12 Eylül’ün kendi öz militanlarını da idam sehpasına götürdüğünü unutarak “Meclis’e getirin biz hazırız” diyerek eşine az rastlanır bir düşüncesizlik sergilemesi de sizi memnun ediyor. Peki ama tek partili dönemin İstiklal Mahkemeleri’nin idam sehpasının önüne dizdiği masumları da mı hepten unuttunuz? Tek bir örnekle hatırlatacak olursak, İskilipli Atıf Hoca’nın akıbeti de mi size “Ne yapıyoruz biz yahu!” dedirtmiyor. Çok yakın zamanda MHP başkanının miting alanlarında size “Oğluna gemi alacak kadar paran var, asacak ip mi bulamıyorsun?” diyerek ortaya “urgan” atması ve sizin bu çıkışı “Sen niye asmadın, ip yoksa millet sana ip gönderirdi” diyerek cevaplayarak giriştiğiniz “açık idam artırması” bugünün utanılası “sulh”una ulaşmış bulunuyor. Hadi diyelim ki o “milliyetçi”, Dersim isyanın idamlarını da savunur; ama siz “sanki” farklı düşünüyordunuz…
Şimdi de istersiniz, “idam cezası”nı “milli irade”nin tercihine bağlayan günümüzün hamasi siyasetinin ülkenin kendisini sosyal demokrat olarak sunan ana muhalefet partisi tarafından nasıl değerlendirildiğine göz atalım:
Yazının bu faslını not olarak referandum tarihinden bir gün önce karalamıştım. O günün akşamı CHP Genel Başkanı CNNTürk’te “devlet uçağı”nın müdavimlerinden bir programcının sorularını cevaplıyordu.
“İdam” meselesine gelmeden not ettiğim ilk soru-cevap “Tek adamlık”tan söz eden CHP’nin şikayet edilen bu durumun Atatürk’ün döneminde de geçerli olup olmadığı değerlendirmesine ilişkindi. Tahmin ettiğiniz gibi, Kılıçdaroğlu, bu türden bir benzetmenin imkansızlığını açıklamaya koyuldu. CHP Genel Başkanı’na göre böyle bir benzetme yapılamazdı, çünkü Atatürk’ün gücü Meclis tarafından denetlenmekteydi ve dolayısıyla onun “Tek adam” olmasına Meclis karşı çıkmıştı vs.
Bu soru/cevap –tabii ki- birçoğunuz gibi beni de şaşırtmamıştı. Atatürk nasıl “Tek adam” olarak nitelenebilirdi?! Şevket Süreyya’nın “Tek Adam”ı raflarda dursa da böyle bir kıyaslama imkansızdı!
Cevap bu şekilde, yani aslında “üzücü”ydü doğrusu… Oysa Başkan, hiç değilse, hepimizin aklına geldiği gibi Atatürk’ün tabii ki “Tek Adam” olduğunu, çünkü o dönemin zaten “Tek partili” bir dönem olduğunu hatırlatıp,”O dönemler geride kaldı, biz artık çok partili bir dönemdeyiz, bugüne bakalım” diyerek işin içinden çıksaydı, tamam belki yüzde bilmem kaç “Hayır”ı kaybeder ama sonunda kazançlı çıkan o olurdu.
Neyse de, biz geçelim “idam” soru/ cevabına: Sorucu soruyor: “İdam cezasının geri getirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?”, “İdam cezası” geri gelmez mi, ne diyorsunuz? Başkan’ın cevabı makul: “Gelmeyeceğini herkes biliyor. Her şeyden önce anayasa değişikliğini gerektiren bir husus”
Bir diğer soru (mealen tabii ki) : “İdam cezası”nın önündeki anayasa engelinin kaldırılması için meclise bir teklif getirilirse nasıl davranırsınız?” “Tamam”, diyorsunuz, Başkan şimdi “idam cezası”na ilişkin Mitterrand’ın ilk ez cumhurbaşkanı seçildiği seçimin hemen arifesinde bir televizyon programında söz konusu cezaya ilişkin yaptığı açıklamanın bir benzerini yapacak… Yapacak, çünkü bir “sosyal”inden de vazgeçtik, bir “demokrat” tan ancak böyle bir yorum gelir.
Fakat o da ne? Kılıçdaroğlu’nun cevabı şöyle bir şey: “Söz konusu teklif Meclis’e bir gelsin bakalım, gerekçesi nedir?” Ve de arkasından bir atasözü: “Doğmamış çocuğa don biçilmez”!
Görüyorsunuz, “Memleketimin zavallı sosyal demokrat partisi” desem yanlış mı olur? Demek “idam cezası” konusunda o derece “ihtiyatlı”sınız? Demek referandum arifesinde “idam cezası”na taraftar olan seçmenleri (de) ürkütmemek gerekiyor?
Biraz önce Mitterrand’ın sözü geçtiği için yazıyı söz konusu (yine seçim arifesinde) televizyon programında Başkan’ın “idam cezası”na ilişkin açıklamasıyla bitireyim: Söylediğim gibi ertesi gün cumhurbaşkanlığı seçimi; kamuoyu yoklamaları seçmenlerin çoğunluğu “idam cezası”nın kalkmaması taraftarı olduğunu söylüyor. Mitterrand’ın konuya ilişkin açıklaması ise şöyle: “Kamuoyunun çoğunluğunun idam cezasına taraftar olduğunu söyleyen sondaj sonuçlarını okumaya ihtiyacım yok.” Yani “Seçilirsem kaldırırım”. Nitekim bildiğiniz gibi Mitterrand seçimi kazanır ve söz konusu cezayı kaldıran kanun teklifi iki ay sonra Meclis’ten geçer…
“Bizim neyimiz eksik?” diyelim, Biz niçin bu örneğin de içinde barındığı sahici ve güçlü bir muhalefete sahip değiliz?
Bizim payımıza duruşma salonunun yolunu tutan sanıkların üzerlerine tezahürat eşliğinde “idam ilmiği” atan/ attıranların görüntülerini izlemek mi düşüyor? Ne büyük talihsizlik…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018