Kurtuluş TAYİZ
Kadının bedenini koruma mücadelesi verirken aklını kaptırması, meta olarak kullanılmaktan çıkmaya uğraşırken siyasi bir meta haline gelmesi, kadın özgürlüğünün bugünkü en önemli sorunlarından biri. Kadının evinden çıkması, ekonomik hayata katılması, erkekle aynı haklara sahip olması sanıldığı gibi kadını eşit ve özgür bir bireye dönüştürmedi. Bu ilerleme, belki kadının meta olarak görülmesine ve kullanılmasına birtakım sınırlamalar getirdi, fakat diğer yandan, kadının siyasi bir meta olarak kullanılma değerini arttırdı. Erken dönem kapitalizmi kadının sadece bedenine sahip olurken, çağımız kapitalizmi kadının ruhunu da teslim aldı.
Kadın, bir meta olmaktan çıktığını görüp sevinirken, kendisine açılan "özgürlük" alanının niteliğini kavrayamadı; cazibesine kapıldığı bu özgürlük alanının, kendisini nasıl siyasi bir nesneye dönüştürdüğünü göremedi.
Türkiye'de de kadın örgütleri bugüne kadar hakim ideolojiyi ve siyasal sistemi yeniden üretmekten ileri gidemedi. Son yıllarda ise dikkat çekici bir şekilde Batı modernleşmesinin ikinci sınıf taklidi olan eski devleti ve vesayet sistemini ayakta tutma işlevini üstlenmiş olmaları. Muhafazakar değerleri arkasına alarak güçlü bir temsil yakalayan siyasal iktidara karşı vesayet sistemi de en batılı değerleri, yani kadınları yardımına çağırdı. Vesayet sistemi, AK Parti iktidarını meşruiyetini kadınlarla tazeleyerek yeniden dengelemeye çalışıyor.
Eski devleti savunan siyasal partilerin, medyanın, akademinin, sivil toplum kuruluşlarının bugün kadınlar için siyasal akıl üreten birer merkeze dönüşmesi tesadüf olmasa gerek. Düne kadar her kadını pornografi nesnesi gören hakim kültür endüstrisi, kadınları bugün siyasal iktidara karşı birer politik nesne olarak değerlendiriyor. Vesayet sisteminin amiral gemisi Hürriyet'in, kadın özgürlüğü mücadelesinin bayraktarlığını üstlenmesi tuhaf değil mi?
Evet biraz tuhaf ama anlaşılmaz değil; Hürriyet'in temsil ettiği vesayet cephesi, AK Parti iktidarına karşı askerle, polisle, yargıyla, medya gücüyle verdiği siyasi mücadeleyi kaybetti; şimdi ise kadınların toplumsal gücünü arkasına alarak iktidar partisine karşı aynı savunma savaşını devam ettiriyor.
Kadın sorunu, hiç olmadığı kadar siyasal hayatın merkezine oturmuş durumda. Siyasal gündemin ilk sırasında kadın sorunu var. Kadın örgütleri de hiç olmadığı kadar etkin bir dönem geçiriyor. Kadınlar, kendilerini belki de ilk kez bu kadar yoğun şekilde siyasi bir mücadelenin merkezinde görüyor, siyasi bir kavganın tarafı olarak hissediyor. Bu durum haliyle kadınların kendilerini özne olarak hissetmesine yol açıyor. "Benim bedenim, benim kararım" mottosunda olduğu gibi kendi kendilerinin efendisi olduklarını düşünüyorlar. Ama bence asıl efendiler kadınları maniple eden, vesayeti savunma savaşının parçası haline getiren güç merkezleridir. Kadınları, "özgürlük mücadelesi" verdiklerine inandırarak, AK Parti'ye karşı verilen büyük iktidar savaşının metası haline getirdiler. Ne yazık ki, kadının siyasi olarak en fazla körleştiği bir dönemden geçiyoruz. 8 Mart'a, bir de bu açıdan bakmakta fayda var.
.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019