Kurtuluş TAYİZ
Türkiye’nin yaşadığı sıkıntılar dış kaynaklı elbette ama asıl zorluk içeride. Rusya, İran, Suriye veya Batılı herhangi bir devletin varlığı ya da tehdidi Türkiye’yi sanıldığı kadar zorlamaz; ülkeyi asıl zorlayan, dış tehdidin içeride uzantılarıyla buluşması. Zaten içeriyi hazır ettikten sonra kapıya dayandılar. Olaylar birbirini izledi. Gezi, 17-25 Aralık darbe girişimleriyle Türkiye’de siyasi bölünmeyi derinleştirdiler. Cemaat ve CHP, bu kirli politikanın taşeronluğunu üstlendi. 6-7 Ekim provokasyonu ile PKK ve HDP, çözüm sürecini sonlandırıp Suriye’deki terörü Güneydoğu’ya ihraç etmeye başladı.
Hatırlanacak olursa, hendek terörünün hemen öncesinde hükümet, yaklaşan tehlikeyi fark ederek Meclis’ten “İç güvenlik yasa tasarısını” çıkarmaya yöneldi. “İç savaş” tehdidini önlemek amacıyla çıkarılmak istenen bu tasarıya kimler engel olmak istedi? HDP, CHP ve MHP, ortak hareket ederek bu tasarıyı geçirmemeye çalıştı. Bu partiler, neredeyse kıyameti koparıyordu, “polis devleti oluyoruz” diye.
Oysa tam da o günlerde güney sınırımızda hareketlilik artmıştı. PKK ve HDP eliyle Güneydoğu’da iç savaş çıkarma hazırlıkları sürüyordu. Muhalefet ve uzantısı malum medya, elbirliğiyle Türkiye’nin dışarıdan kuşatılmasını gizlemeye, içeriden de bu kuşatmayı tamamlamaya çalıştı. Türkiye’yi Türkiye yapan bütün değerler tek tek tahrip edildi, aşındırıldı. Türkiye’yi hedef alan PKK “çevreci bir örgüt”, PYD ise “Suriyeli Kürtlerin kurtuluş partisi” olarak kamuoyuna pazarlandı.
PKK, milletin evlatlarını öldürmeye, ülkeyi yakıp yıkmaya başladığında ise siyasilerin çoğu ölü numarası yaptı. PKK ve HDP güzellemesi yapan medya ise Güneydoğu’da olan biteni gizleyerek “siviller öldürülüyor” kampanyasına girişti. Ülkenin akademisyenleri de Avrupa’da hazırlanan “Devlet katliam yapıyor” bildirilerini imzaladı. En aklı başında görünen yazarların verdiği akıl “PKK’yla masaya oturalım”dan öteye gitmedi.
Son yıllardaki gelişmeler gösterdi ki, Türkiye’ye dışarıdan zarar verebilirler ama yıkamazlar; fakat dış tehdit içerideki işbirlikçileriyle birleştiğinde ülkeyi parçalayabilir, toplumsal bütünlüğü bozabilirler. Osmanlı’yı da dışarıdan değil, içeriden bitirdiler; Batı, Osmanlı’yı önce ‘hasta’ edip yatağa düşürdü, yıprattı, yağmalamaya hazır hale getirildi; ardından da tarihten silmek için harekete geçti.
Türkiye’nin bugün yaşadığı süreç Tanzimat sonrası Osmanlı’nın baş aşağı gittiği son yılların neredeyse kopyası gibi. Batı, yüzyıl önce olduğu gibi içimizdeki etnik fay hatlarını yine harekete geçirdi, siyasi bölünmeyi derinleştiriyor, mezhep ayrılıklarını körüklüyor; Batı’nın koruması altındaki bir kesim ise terörle, algı operasyonlarıyla, siyasi komplolarla ülkenin birliğini, beraberliğini bozarak ülkeyi parçalanmaya doğru sürüklüyor.
Bu yüzden asıl tehlike dışarıda değil, içeride. Yüz yıl öncesinden farklı olarak umutlu olmamızı sağlayan durum ise milletin, hükümetin ve ordunun birlik içinde olması; bu birlik bozulmazsa düşman kapıdan içeri asla giremez.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019