Kurtuluş TAYİZ
Siyasi çekişmelerin de bir ahlakı, olgunluğu, düzeyi olması beklenir; 28 Şubat’ın güçleriyle aynı cephede yer alıp, iktidara aynı mevziden ateş edip sonra da iktidar partisini 28 Şubat’çı olmakla suçlamak gerçekçi olmadığı gibi ahlaklı da değil. Kimse iktidar partisiyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı tarafta durmak, mücadele etmek zorunda değil elbet, hatta muhalefet tarafına geçerek itiraz ve eleştiriyi esas alan bir çizgide de yer tutabilir. Siyasette, medyada olur şeyler bunlar, gayet normal.
Ama bunu yaparken işin kolayına kaçıp “28 Şubat’ta bu kadar baskı görmedik” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AK Parti’yi Postmodern darbecilerle eşitlemek ucuz olduğu kadar ahlaksızca, vicdansızca, art niyetli bir muhalif davranış olur. Sırf muhalefet olsun diye de yazılacak, söylenecek laflar değil bunlar.
“12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta bu kadar baskı ortamı yoktu” demek kolay. Herkes istediği eleştiriyi, suçlamayı tabii rahatça yapabiliyor. Fakat biraz gerçekçi olalım; muhalefet, iktidara karşı geniş bir koalisyon kurmuş durumda. 28 Şubatçısından 12 Eylülcüsüne, Fetö’cüsünden PKK/HDP’sine, DHKP-C’sine kadar bütün güçler “Anti-Erdoğan” cephesinde birleşmiş siyaset yapıyor. Üstelik Batı da bu cepheye arka çıkarak seçimlerde destek veriyor. Ülkede siyasi olarak ciddi bir özgürlük ortamı var. 28 Şubat’ta CHP, PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yle, sözde “irticacı” olarak yaftalanan Saadet Partisi’yle, FETÖ’ye yakın İP’yle koalisyon, adına “Millet ittifakı” dediği geniş bir siyasi cephe kurabilir miydi?
Muhalefet, 15 Temmuz darbe girişi hiç olmamış gibi davranıyor. 28 Şubat’ı hatırlatmayı pek seviyorlar ama nedense 15 Temmuz’u ısrarla unutturmaya çalışıyorlar. Darbeci hainler, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesini ortadan kaldırmak için suikast timleri görevlendirmişlerdi. Şimdi bunlar hiç olmamış gibi Erdoğan’ı “diktatörlük” ile suçlamanın maruz görülecek hiçbir yanı yoktur. Erdoğan, siyasi tarihimizin gördüğü en kanlı darbenin hedefi ve aynı zamanda mağdur bir lideridir; bu gerçeği bir yana bırakıp onu ısrarla “diktatör” olarak göstermek, kodlamak ciddi bir psikolojik harp taktiği değil de nedir? Erdoğan’ı darbecilerle, hükümet uygulamalarını darbe dönemleriyle eşitlemek, aynı göstermek; AK Parti ve Erdoğan’ı “diktatörlük”, “otoriterlik” göndermeleriyle kodlamak, Irak ve Suriye’yi kan gölüne çeviren küresel çetenin sistemli bir kara propaganda yöntemidir. Bu söylem aynı zamanda müdahaleye zemin oluşturmak amacıyla üretilmiştir.
Bu dili, söylemi kullanıp, ülkeye yabancı müdahalesi için çalışan muhalefetle aynı mevzide konumlanıp ardından “ama baskı var, darbe dönemlerindeki gibi” demek dürüstlük değil, kurnazlık ve bir tür yavuz hırsızlıktır. 28 Şubat’ı gerçekleştiren güçler bugün daha geniş bir cephede Erdoğan ve AK Parti’ye karşı birleşmiş durumda. Arkalarında da Batılı güçler var. Uyanıklara bakın ki, hem 28 Şubat’ın güçleriyle birlikte hareket ediyor hem de hükümeti 28 Şubatçı olmakla suçluyorlar! Dil cambazlığı da bir yere kadar; millet bu ağlak, ucuz edebiyata prim vermeyeceği gibi az buçuk millet nezdinde kredisi olanı da tümden hafızasından siler, hatırlatalım!
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019