Lale KEMAL

CHP umut olmak zorunda
21.11.2015
1805

 CHP'den göreceli demokratik değişim atağı çok geç geldi. Haziran seçimleriyle vatandaşa dokunan iş, aş yani ekonomik sorunlara yoğunlaşmış olması, partinin yüzde 25'lerde dolaşan kemikleşmiş oylarının artmasında yeterli olmadı, olamazdı da hamle çok geç geldi.

Endişem odur ki, 1 Kasım seçimlerinde iktidarın, korku üzerine kurulu, devlet olanaklarını kullanarak asimetrik bir yarışla beklenenin üzerinde oy almasıyla birlikte muhalefet partilerinin daha işlevsiz kılınması belki de yok olması riski bulunuyor.

Kişisel siyasi hırslar uğruna üretilen sözde delillerle başlatılan cadı avı, muhalif iş dünyasının mallarına el konarak sermayeye dolayısıyla Türkiye ekonomisine de ağır darbeler indirme süreciyle devam ediyor.

Bu baskılar karşısında muhalefetin sesi gür değil cılız çıkıyor.

Anamuhalefet partisi olarak CHP'den gelen tepkiler, daha ziyade açıklama ve soru önergesi verme şeklinde seyrederken örgütlü, sonuç alıcı, yaptırımı olabilecek tabanı harekete geçirecek bir strateji geliştirilmiyor.

Bununla birlikte CHP'den açıklama niteliğinde gelen kimi tepkilerin, şimdilik caydırıcı olmasa da meselenin özünün daha iyi kavranmakta olduğunun işaretleri sayılabilir. Nitekim, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Koza İpek Holding'in ardından Kaynak Holding'e yönelik operasyonlara tepkisini Twitter hesabından şöyle dile getiriyordu:

“Devlet, yüzlerce kişi çalıştıran holdinglere hukuksuz şekilde kayyım atayarak, ülkemizin demokrasi karnesine bir kırık not daha ekliyor. Dünya, ekonomik kalkınma için büyük şirketlerini el üstünde tutuyor, Türkiye ise büyük holdinglerine dolgun maaşlı kayyımlar atıyor. Erdoğan, ‘Bana ihanet ettiler,' diyerek kişisel bir düşmanlık içinde olduğunu kanıtlıyor. Ancak yargı, intikam değil adalet işidir!.”

Muhalefetteki diğer parti MHP, süregelen baskılara gür biçimde ses çıkartmıyor, sanki gizli bir el bu partiyi işlevsiz kılıyor. HDP ise 1 Kasım seçimlerine giden süreçte kriminalize edilerek, ağır baskı altına alındığından ve Güneydoğu'daki çatışmalarda ortaya çıkan hak ihlalleri ile uğraşmaktan ülkenin genelini uçuruma sürükleyen gelişmeler karşısında yeterli tepkiyi koyamıyor.

CHP'de, eskisinden farklı olarak artık haktan yana olan, özgürlükçü bir kadronun daha bir kendini gösterdiğini söylemek mümkün. Bu kadroların, Suruç, Ankara Tren Garı katliamı, Güneydoğu'da, PKK ile süren çatışmalarda sivillerin hedef alındığına dair raporları ve bunun gibi daha pek çokları,  bugün göz ardı edilse de hukukun tesis edildiği ileriki zamanlarda faillerinden hesap sorulmasının önünü açacak önemli belgeler niteliğinde.

Diğer yandan, CHP değişime direnen ulusalcı kadrosundan arınamıyor. CHP bir yanda özgürlükçü kadrosu diğer yanda ulusalcı kadrosuyla sergilediği ikili yapısıyla, dozu artırılarak sürdürülen baskıların mağdurlarına umut olamıyor. İnsanlar çaresiz, “Birilerinin bu gidişata dur demesi gerekiyor,” diyerek bir kurtarıcı arıyorlar.  Bu kurtarıcıların başında,  vatandaşın çaresizlikle dillendirdiği ne yazık ki asker de var, geçmişteki darbelerin bu ülkeyi nasıl bir harabeye çevirdiğini, bu günleri miras bıraktığını unutmuşçasınalar. Bir askeri kaynağıma göre, TSK'nın müdahaleye niyeti yok, darbe teşebbüsü davaları bu kuruma ders olmuş. Ama hiç belli olmaz.

CHP, özgürlükçü kadrosuyla atağa kalkıp baskıya maruz kalan yüzde 50'lik kesime umut olmak zorunda.  Muhaliflere yönelik baskılar karşısında demeç vermekten öte daha ses getiren caydırıcı bir politika geliştirmesi gerekiyor.  

Bu gidişle muhalefet de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar