Lale KEMAL

İsrail yakınlaşması fos çıkabilir
19.12.2015
1694

 İktidarın, öngörülemeyen, adeta günübirlik izlenimi veren dış politikası ile Ortadoğu bölgesinde yalnızlaştırdığı Türkiye'ye dost arayışları çerçevesinde İsrail ile yakınlaşmakta olduğunu görüyoruz.

Türkiye'nin, Suriye sınırında Rus uçağını düşürmesi sonrasında Irak'a gönderdiği askerlerini Bağdat'ın ve ABD'nin tepkisi üzerine kısmen geri çekmesiyle Ankara'nın izlediği dış politikasındaki kışkırtıcı nitelik ve belirsizlikler iyice su yüzüne çıktı.

Bu öngörülemeyen politikaları sonucu Ortadoğu'da sıkışan hükümet, Rusya'nın başı çektiği, ‘Şanghay örgütüne üye olayım, Çin'le füze üreteyim' derken hem NATO hem de AB'ye sarıldı. Şimdi de yalnızca Batı bloku değil Ortadoğu coğrafyasında da Mısır ile diğer bazı Körfez ülkeleriyle arayı iyi tutan, Suriye'de Esad'a sıcak bakan İsrail ile yakınlaşma arayışlarına hız verdi.

İsviçre'nin Zürih kentinde Türk ve İsrail yetkilileri arasında yapılmakta olan görüşmelerden, iki ülke arasında ilişkilerin tekrar normalleştirilmesi yolunda ön anlaşmaya varıldığı haberleri geldi. Bu satırlar yazıldığı sırada, Türk yetkililer, ‘süreç devam ediyor' derken İsrail tarafı, prensipte Ankara ile anlaştıkları mesajını veriyordu.

Meşhur, ‘one minute' çıkışından sonra 2010 yılında İsrail'in Gazze'ye ablukasını yararak bu kente insani yardım götürmek isteyen Mavi Marmara gemisine İsrailli komandoların saldırısı sonucu 10 Türk'ün ölümü iki ülke ilişkilerini germişti. Dönemin Türk büyükelçisinin alçak koltuğa oturtularak Türkiye'nin aşağılanmak istenmesi gerilime tuz biber ekmiş, ve Türkiye, İsrail ile askeri ilişkilerini kesmiş, diplomatik temsil düzeyi en alt seviyeye indirilmişti.

Türkiye'de her iktidar döneminde Türkiye-İsrail ilişkilerinde, Filistin sorunu yüzünden inişler çıkışlar her zaman oldu. İki ülke arasında bu kez yaşanan gerginliğin diğerlerinden farkı; dış politikanın, zaten sorunlu olan durağan halinden çıkıp İslami, mezhepçi refleksleri ön plana çıkartan, yarın ne yapacağı bilinmeyen bir yönetim anlayışının Ankara'da hakim olmasıdır. İsrail'de ise Türkiye'de vesayet dönemlerinde asker ile ilişkileri iyi tutmaya alışmış Netanyahu'nun, yeniden iktidara gelmiş olmasıdır.  

Nihayetinde ABD'nin arabuluculuğunda Netanyahu, Mavi Marmara baskınında can kayıpları nedeniyle özür dilemiş, ölenlerin yakınlarına tazminat ödenmesini de kabul etmişti. Gelinen noktada, Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri normalleştirmesi için ortaya koyduğu şartlardan, Gazze'ye İsrail ablukasının kalkması konusunda bir anlaşmaya varılamadığı anlaşılıyor. İsrail ise yakınlarındaki bir açıklamasında, ablukanın kalkmasını “saçma” olarak nitelendirip, Gazze halkına zaten insani yardımın gitmekte olduğunu hatırlatmıştı.   

Ankara, Gazze şartında ısrar ederken Erdoğan'ın, daha başbakanken planladığı Gazze ziyaretini yapamamış olduğunu da bu vesileyle hatırlatalım. Niye acaba?

Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri normalleştirme isteği, Rusya, İran, Irak ve Suriye tarafından kuşatılmışlığını aşma arayışının bir parçası. Ne var ki, Ankara'nın bu kuşatılmışlığını aşmasında kilit ülke olan Rusya'nın, Ankara-Tel Aviv yakınlaşmasını engelleme kudreti bulunduğunu da görmek lazım.

Ankara'nın, İsrail ile arayı düzeltme çabaları, yüzde 55 düzeyinde bağımlı olduğumuz Rus gazını, Moskova'nın, uçağını düşürmesine misilleme olarak her an kesebileceği ihtimaline karşı alternatif gaz kaynakları arayışında olduğu bir döneme de denk geldi.

Türkiye-İsrail arasında ilişkilerin yeniden normalleştiğini ancak atılacak somut adımlarla görebiliriz. Bu yolda ilk adım, iki ülke temsil düzeyinin yeniden büyükelçilik seviyesine yükseltilmesiyle olacak. Bu adımı görmeden ilişkilerin rayına oturduğunu söylemek mümkün olmaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar