Mahfi Egilmez
Türkiye, ilk kredi notlarını 1990 yılında S&P’den (BBB), Moody’s’den (Baa3) ve JCR’dan (BBB) olarak almıştı. Türkiye’nin 1990 yılında aldığı notları yatırım yapılabilirlik eşiğinin üzerindeydi. Körfez Krizi ve savaşı nedeniyle o dönemde tahvil ihraç edilemediği için bu notların açıklanması 1992 yılında yapılan tahvil ihracını beklemek zorunda kaldı. Aşağıdaki tablo Türkiye’nin kredi notu serüvenini başlangıçtan bu yana yılsonlarındaki durum itibariyle gösteriyor (1990 yılında Türkiye’nin, Fitch’ten değerlendirme yapması yolunda bir talebi olmamıştı. Fitch, Türkiye değerlendirmesine 1994 yılında başladı.)
Tablo 1: Türkiye’nin S&P, Moody’s ve Fitch’den Aldığı Kredi Notlarının Tarihsel Seyri
Yıllar |
S&P |
Moody's |
Fitch |
1992 |
BBB (negatif) |
Baa3 |
BBB (JCR) |
1993 |
BBB (negatif) |
Baa3 (negatif) |
BBB (JCR) |
1994 |
B+ (durağan) |
Ba3 |
B |
1995 |
B+ (durağan) |
Ba3 |
BB- |
1996 |
B (durağan) |
Ba3 |
B+ |
1997 |
B (durağan) |
B1 |
B+ |
1998 |
B (pozitif) |
B1 |
B+ |
1999 |
B (pozitif) |
B1 (pozitif) |
B+ |
2000 |
B+ (durağan) |
B1 (pozitif) |
BB- |
2001 |
B- (durağan) |
B1 (negatif) |
B (negatif) |
2002 |
B- (durağan) |
B1 (negatif) |
B (durağan) |
2003 |
B+ (durağan) |
B1 (durağan) |
B (pozitif) |
2004 |
BB- (durağan) |
B1 (durağan) |
B+ (pozitif) |
2005 |
BB- (durağan) |
Ba3 (durağan) |
BB- (pozitif) |
2006 |
BB- (durağan) |
Ba3 (durağan) |
BB- (pozitif) |
2007 |
BB- (durağan) |
Ba3 (durağan) |
BB- (durağan) |
2008 |
BB- (negatif) |
Ba3 (durağan) |
BB- (durağan) |
2009 |
BB- (durağan) |
Ba3 (pozitif) |
BB+ (durağan) |
2010 |
BB (pozitif) |
Ba2 (pozitif) |
BB+ (pozitif) |
2011 |
BB (pozitif) |
Ba2 (pozitif) |
BB+ (durağan) |
2012 |
BB (durağan) |
Ba1 (pozitif) |
BB- (durağan) |
2013 |
BB+ (durağan) |
Baa3 (durağan) |
BBB- (durağan) |
2014 |
BB+ (negatif) |
Baa3 (negatif) |
BBB- (durağan) |
2015 |
BB+ (negatif) |
Baa3 (negatif) |
BBB- (durağan) |
2016 |
BB (durağan) |
Ba1(durağan) |
BBB- (negatif) |
2017 |
BB (negatif) |
Ba1 (negatif) |
BB+ (durağan) |
2018 |
B+ (durağan) |
Ba3 (negatif) |
BB (negatif) |
2019 |
B+ (durağan) |
B1 (negatif) |
BB- (durağan) |
2020/Eylül |
B+ (durağan) |
B2 (negatif) |
BB- (durağan) |
Tabloda yeşil boyalı sıralar Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir düzeyde olduğu tarihleri gösteriyor. Bu notların ve 29 yıllık kredi derecelendirme macerasının Eylül 2020’de geldiği noktanın ne anlama geldiğini anlayabilmek için bu üç kuruluşun kredi notlarının anlamını ortaya koymak gerekiyor. Aşağıdaki tablo bu amaçla hazırlandı.
Tablo 2: Önde gelen Üç Kredi Ölçüm Şirketinin Kredi Notlarının Anlamı
Tablodaki boyalı yerler Türkiye’nin 29 yıllık kredi notu macerasının başlangıcını ve bugünkü durumu gösteriyor. Türkiye 1990 yılında aldığı kredi notlarıyla yatırım eşiğinin üzerinde yatırım yapılabilir düzeyde başlamıştı. Zaman içinde bu notlarda dalgalanmalar yaşandı. Türkiye, 1994 yılında yitirdiği yatırım yapılabilir ülke konumunu 2013 yılında (Moody’s ve Fitch’in notlarıyla) yeniden yakaladı. 2015 yılında tekrar yatırım yapılamaz ülke konumuna gerileyen Türkiye, izleyen yıllarda sürekli bir düşüş yaşayarak bugünkü düzeye geldi. Bugün Türkiye’nin kredi notları yatırım yapılamaz ülke konumunda (S&P ve Moody’s’de yüksek spekülatif düzey ve Fitch’de spekülatif düzeyde) bulunuyor.
Tablonun ilk sütunu notların tersten ve 0’dan başlayarak sıralamasını ve aynı zamanda da notların tarafımdan verilmiş sayısal karşılığını gösteriyor. Buna göre en yüksek not olan AAA’ya 23, en düşük not olan D’ye de 0 vererek kredi notlarını sayıla olarak ifade etmiş oluyorum. Şimdi bu sayısal notlardan giderek hazırladığım S&P ve Moody’s notlarının tarihsel gelişimini bir grafiğe dönüştüreyim.
Grafik: S&P ve Moody’s Türkiye Notlarının Gelişimi
Grafik bize Türkiye’nin kredi notlarının 1994 ve 2001 krizlerinde olumsuz yönde etkilendiğini, 2008’de başlayan küresel krizde ise mevcut düzeyini koruduğunu sonrasında yükselişe geçerek başlangıç düzeyine tekrar ulaştığını gösteriyor. O noktada fazla kalamayan notlar yeniden düşüşe geçmiş ve bugünkü düşük düzeye gelmiş durumda. Bugünkü düzey; S&P açısından 2001’de verilen en düşük düzeyin hala üzerinde olsa da Moody’s açısından bugüne kadar Türkiye’ye verilmiş en düşük düzeye inmiş bulunuyor.
Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin iki kez yatırım yapılabilir düzeye çıktığı durum ve bugünkü durumda kritik makroekonomik göstergelerin karşılaştırılması yapılıyor.
Tablo 3: Türkiye’nin 1990, 2013 ve 2020 (I. Yarı) Önemli Makroekonomik Göstergeleri
|
1990 |
2013 |
2020 I. Yarı |
Büyüme |
9,3 |
8,9 |
-9,9 |
Enflasyon |
60,4 |
7,0 |
11,8 |
Bütçe Açığı |
-3,3 |
-1,0 |
2,2 |
Cari Denge |
-1,3 |
-6,8 |
-2,2 |
Dış Borç Yükü |
26 |
41 |
57 |
1990’da Türkiye yatırım yapılabilir ülke notlarını aldığında enflasyon dışındaki göstergeleri oldukça iyiydi. 2013’de, 19 yıl aradan sonra, yeniden yatırım eşiğinin üzerine çıkıldığında tek sorun cari açıktı. Bugün yatırım yapılamaz ülke statüsünde olan Türkiye’nin büyüme (küçülme) ve dış borç yükü sorunu göze batıyor. Öte yandan enflasyondaki artış eğilimi de görünümün bozulmasına katkı yapıyor.
Ne var ki bu makroekonomik göstergeler olayı tam olarak açıklamaktan uzak. Türkiye’nin kredi notunun bugün, 29 yıllık süre içinde en düşük düzeye gelmesinin nedenlerini anlamak için Moody’s’in geçtiğimiz günlerde yaptığı not düşürmesinin gerekçelerine bakmak gerekir. Moody’s not indirimini üç gerekçeye bağlıyor: (1) Türkiye’nin dış kırılganlıklarının bir ödemeler dengesi kriziyle sonuçlanması olasılığı artıyor. (2) Türkiye’nin kredi görünümüne ilişkin riskler artarken, ülkenin kurumları sorunların etkili bir şekilde çözümü konusunda gönülsüz ya da aciz görünüyor. (3) Yıllardır Türkiye’nin bir güç kaynağı olan mali tamponları tükeniyor. Kuruluşun not indirimine ek olarak verdiği negatif görünüm değerlendirmesi de şu üç gerekçeye dayanıyor: (1) Türkiye’nin mali göstergeleri, önümüzdeki yıllarda beklenenden daha hızlı bir şekilde daha kötüye gidebilir. (2) Yetkililerin sorunlara dönük yetersiz tepkisine ilişkin aşağı yönlü riskler de Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda tam anlamıyla bir ödemeler dengesi krizi yaşaması olasılığını artırıyor. (3) ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler ile Doğu Akdeniz’deki gerilimleri içeren birkaç cephede artan jeopolitik riskler, herhangi bir kriz için hızlandırıcı olabilir.
Bu değerlendirmeler içinde geçmiş raporlarda yer almayan iki tespit var: ‘…ülkenin kurumları sorunların etkili bir şekilde çözümü konusunda gönülsüz ya da aciz görünüyor’ ve ‘yetkililerin sorunlara dönük yetersiz tepkisi…’ Bu tespitler Türkiye’nin kredibilitesini olumsuz etkileyen en önemli konulardan birisinin yönetim sistemi sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Ve öyle görünüyor ki bu sorun çözülmeden ekonomide alınacak önlemlerin fazlaca bir katkısı olmayacak. Bu da bizi, yıllardır söylediğimiz yapısal reformlara getiriyor.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
26.07.2025
9.06.2025
1.06.2025
29.05.2025
27.04.2025
5.04.2025
12.02.2025
5.02.2025
26.01.2025