Mahmut ÖVÜR
Son yıllarda Kürt meselesinde çözüme giden yolu en iyi özetleyen yaklaşımı Başbakan Erdoğan dile getirdi: "Terörle mücadele siyasetle müzakere."
Bu sivil ve siyasi mücadelenin önünü açan bir yaklaşımdı. Ayrıntılarına girmiyorum, BDP'nin buna cevabı da bir o kadar net oldu: "İrademiz Öcalan'dır."
BDP, kendisinin muhatap alınmasını değil Öcalan'ı önerdi ve bu nedenle de çok eleştirildi. Şimdi olup bitenlere bakınca BDP'nin ne yaptığını anlamak gerçekten zor. Ciddi bir kafa karışıklığı var.
Devlet, tam da BDP'nin dediği gibi Öcalan'ı muhatap alıp yeni bir süreç başlattı. Hükümet de bu süreci, eskileriyle kıyaslandığında daha temkinli götürüyor.
Ancak BDP çevresinde garip şeyler oluyor. Çelişkili açıklamalar yapılıyor ve telaş söz konusu. Daha önce de yazdım, bilgi akışında sıkıntı var ama bu olup bitenlerin onunla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın Avrupa Parlamentosu'ndaki konuşmasında da aynı çelişkili durum dikkat çekiyor: Önce Öcalan'ı hem PKK'nın hem de halkın tek muhatap kabul ettiğini söylüyor sonra da şunu ekliyor: "Kesinlikle İmralı- Kandil arasında direkt temas imkânları sağlanmalıdır."
Neden? Öcalan'ın koşulları barışa uygun değil. İyi de yıllardır Öcalan'ı tek muhatap ilan eden BDP değil mi? Başta Kürt siyasi çevrelere olmak üzere herkes şu sorunun cevabını merak ediyor: "BDP, neden şimdi memnuniyetsiz ve tedirgin?"
Aynı şey Pervin Buldan'ın açıklamalarında da görülüyor. O da şöyle diyor: "Sayın Başbakan istediği kadar bu konuda açıklama yapsın, istediği kadar bazı arkadaşlarımızın ismini çizmeye çalışsın, biz BDP olarak şu konuda çok netiz: İmralı'ya gidecek heyetin mutlaka eş başkanlarımızdan oluşması gerektiğini ifade ediyoruz."
İyi de bu dayatmanın anlamı ne? Başbakan Erdoğan ve hükümet yetkilileri belki kamuoyunu da dikkate alarak temkinli olmak adına ya da ilkesel duruş adına "Dağdakilerle buluşanlar listede olamaz" diyebilir.
Hatta bu tür süreçlerde hükümetlerin daha sert açıklamaları da olabilir. BDP'nin bu yaklaşıma aynı tonda cevap vermesinin sürece ne yararı var?
Buldan, İmralı'ya gidecek heyetin "mutlaka eşbaşkanlar"dan oluşması gerektiğini söylüyor. Diyelim ki görüşmeye eşbaşkanlar değil de iki veya üç BDP'li gitti. Peki, O BDP'liler BDP üyesi değiller mi?
BDP kendi milletvekiline güvenmiyor mu? Sanıyorum Buldan'ın bu yaklaşımı parti içinde de tartışma yarattı ki bir milletvekili şöyle diyor:
"Buldan arkadaşımızın açıklamalarını ben de doğru bulmadım. Söyledim de. Eşbaşkanlar dayatması niye? Gruptan bir arkadaşımız bizi temsil etmiyor mu? Sanıyorum, kurumsal olarak BDP'nin yok hükmünde sayılması rahatsızlık yaratıyor."
BDP'nin bu sürecin içinde olması gerektiğini herkes söylüyor. Ancak, yıllarca seslendirdiği "Öcalan'la görüşün" tezi, onca muhalefete rağmen hayata geçirilmişken BDP'nin yan çizmesi anlaşılır gibi değil.
Neden daha kucaklayıcı ve kamuoyunu kazanacak bir rol üstlenmiyor da süreci sabote edecek bir yaklaşım sergiliyor?
Acaba BDP'liler "Biz ne olacağız?" kaygısı mı yaşıyor yoksa işin içinde başka hesaplar mı var?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İnce’nin şansı var mı?
6.08.2020 - En hakiki sahte siyasetçiler çağı
28.05.2019 - Yattaki sır isim: Abdullah Gül
6.05.2019 - Beşiktaş Kulübü’nde İmamoğlu kavgası
3.05.2019 - İmamoğlu’na o locayı kim ayarladı?
2.05.2019 - “AB’de HDP’ye siyaset hakkı vermezler”
28.04.2019 - Gel de şüphelenme
21.04.2019 - YSK İstanbul seçiminin yenilenmesine karar verirse
19.04.2019 - Kurul başkanları o kadar insanı nasıl buldu?
18.04.2019 - CHP yönetimi neden susuyor?
13.04.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Ad Soyad Giriniz...
"Ben nesnellige inanmam, samimiyet ve durustluge inanirim" cumleniz samimiyetten de, durustlukten de uzak. Bir senedir yazilarinizi okuyorum. Erdoganin ve AK Parti hukumetinin butun hatalarini, suclarini, gunahlarini gormemezlikten, duymamazliktan gelerek tek tarafli, celiskili hatta bilincli olarak gercekleri es gecen bir propaganda organi oldugunuz acik secik ortada. Ustelik, gercekleri yazan ve savunan insanlara da ikidebir atip tutuyorsunuz. Benden size tavsiye: Bu insanlarla bir TV programinda tartismaya cikmayin sakin; gulunc duruma dusersiniz. Bir zamanlar Hrantla ayni gazetede yazdiginiza inanasim gelmiyor.